Müttefiksiz Türkiye

Taha Akyol

NATO müttefikimiz olan Amerika Suriye’de terör örgütü YPG’yi TIR’lar dolusu silahlarla teçhiz ediyor. Yunanistan’ı üs ve yığınaklar donatıyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi üzerindeki silah ambargosunu kaldırdığı gibi, Rum ordusunun da eğitimini üsleniyor.

Türkiye, S-400 macerası yüzünden F-35’leri avucunun içinden kaçırırken, Yunanistan F-35’lerden satın almaya talip…

Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz de kötü. Osman Kavala’yı içeride tutma pahasına, AİHM kararlarını uygulamadığımız için, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye hakkında “ihlal prosedürü” başlatmış durumda… Ekonominin de hali ortada.

Bu yalnızlaşma halini Cumhurbaşkanı “ne doğu ne batı dünyasının parçasıyız” diye takdim ediyor. (21 Eylül 2022)

Yunan Başbakanı Miçotakis ise “güçlü müttefiklerimiz var” diye konuşuyor. (31 Mayıs 2022) Araplar bile Yunan müttefiki oldular.

BİR YUNAN KLASİĞİ!

Hep öyledir, Türkiye yalnızlaşırsa Yunan saldırganlaşır. Bir savaş çıkmayacaktır ama Yunanistan’ın ittifaklarını güçlendirmesi, Ege ve Doğu Akdeniz’deki Yunan-Rum iddialarının kabarmasına yol açmaktadır.

Türkiye gücünü hatırlattığında ise Yunan propagandası “saldırgan Türkiye” imajı çizerek hem Batı’da hem Orta Doğu’da ittifaklarını güçlendirmektedir. Bu bir Yunan klasiğidir.

Ekim 1981’de “Pan Helenizm” bayrağıyla iktidara gelen Andreas Papandreu, 12 Eylül darbesi sebebiyle Türkiye’nin Batı’daki itibar kaybını fırsat bilerek o saldırgan politikasını başlatmıştı.

Merhum siyasi tarihçi Fahir Armaoğlu, 1991’de çıkan kitabında, sanki bugünü yazıyordu:

“Yunan Başbakanı Papandreu’nın Türk düşmanlığı ve Türkiye’yi ‘tehdit’ olarak gösterme politikasının amacı, Türkiye’yi ‘saldırgan’ bir devlet olarak göstermek suretiyle Türkiye’nin hem NATO içindeki hem Amerika nezdindeki hem de Avrupa Topluluğu ile münasebetlerindeki durumunu zayıflatmaktı. Bunun için de Türkiye ile devamlı kriz çıkarıyordu” (Siyasi Tarih II, s. 255)

Merhum hocamız, Turgut Özal’ın ABD ve AB ile ilişkileri güçlendirerek ve Yunan siyasetine karşı “barış” ve “diyalog” kavramlarıyla diplomasi yaptığını anlatır

‘DENGE SIFIRLANDI’

Evet, Papandrue’nun karşısında çok şükür ki Turgut Özal vardı. Özal’ın “Davos ruhu” siyaseti Papandrou’yu diplomasiyle sıkıştırmasının ifadesiydi.

Özal ana “eksen” olarak NATO ve Avrupa siyasetini izliyor, Yunan’a fırsat bırakmıyordu. ABD’nin iki ülkeye ‘yardım’ında “7’ye 10” oranı yürüyordu…Hiçbir ABD başkanı ‘soykırım” demiyordu. Her devirde ABD ve Avrupa’da Türkiye’nin karşıtlarının yanında güçlü dostları da vardı. Şimdi ise…

Miçotakis Türkiye’nin “ne Doğu ne Batı” durumundan istifade ile aynen Papandreu’nun kriz politikasını yürütüyor.

Beştepe Beyaz Saray’dan telefon beklerken, Miçotakis ABD kongresinde ayakta alkışlanıyor, konuşmasında, tıpkı Papandreu gibi, Türkiye’yi ‘saldırgan’ bir devlet olarak gösteriyor.

Bazı sonuçlar aldığı da belli. “7’ye 10” oranı zaten Yunan lehineydi ama yine de bir “oran”dı. Bugün öyle bir noktaya geldik ki, Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias “7’ye 10” dengesinin bozulduğunu ve artık ‘10’a karşı 0’ seviyesine gelindiğini” ilan ediyor! (16 Eylül 2022)

DİPLOMASİ ZAMANI

Yunanistan’ın yoğun diplomatik saldırılarına karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan “ansızın gelebiliriz” gibi, “benim için yok” gibi, yahut Milli Mücadele zaferimizi hatırlatmak gibi söylemlerle tepki gösteriyor, askeri gücümüzü hatırlattığı da oluyor. Elbette haklı fakat Yunan tarafı bu üslubu ‘Türkiye’nin saldırganlığı’ ve hatta ‘neo Osmanlı’ diye propaganda ediyor. (Dendias, 8 Eylül 2022)

İktidar Mısır’la bilinen gereksiz kavgasını yürütürken Araplar da ‘neo Osmanlı’ suçlamasını yapmışlardı!

Miçotakis, Yunanistan’ın ne kadar barışçı ve ‘anti revizyonist’ (sınırların değişmezliği yanlısı) olduğunu göstermek için Lozan’ı savunan konuşmalar yapıyor, Erdoğan’ı diyaloga çağırıyor; amacı Türkiye’yi saldırgan ve ‘revizyonist’ bir ülke gibi göstermek…

Açık değil mi, içerideki hamaset, dışarıda hasımlara koz veriyor. Değerli tarihçi Şükrü Hanioğlu, “Türkiye’nin elden geldiğince neo-Osmanlı imajı vermekten sakınması gereklidir” diye uyarmıştı. (Karar, Eğrisi Doğusu, 11 Ocak 2021)

Kendimize sormalıyız, Batı’daki geleneksel dostlarımızı niye kaybettik, Araplar neden Yunanistan’ın yanında?..

Çözüm Türkiye’nin “Batı ekseni”nde ama çok daha geniş coğrafyalarda diplomasi yapmasıdır; hamaset değil, diplomasi.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (106)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.