Ficth adlı uluslararası derecelendirme kuruluşu Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya, not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkardı. Daha önce Moody’s ve S&P adlı kuruluşlar da olumlu değerlendirmeler yapmıştı.
Mehmet Şimşek de memnuniyetini ve programına güvenini ifade eden açıklamalar yapıyor. İki açıklamasını son derece önemli görüyorum:
- “12 yıl sonra gelen bu not artışında, Türkiye’nin uluslararası normlara uyan, kural bazlı ve öngörülebilir politikaları etkili oldu…”
Şimşek’in bu sözleri ekonominin 12 yıldır, özellikle son beş yıldır nasıl kötü yönetildiğinin tescilidir.
- Şimşek’in diğer açıklaması şöyle: “Yerel seçimlerin ardından orta vadeli programı sürdürmek için seçimsiz uzun bir dönem olacak.”
Bu da seçimlerden sonra içirilecek acı ilacın ne kadar acı olacağının ‘teknik’ beyanıdır.
NEDEN 12 YIL?
Balık hafızalı olduğumuz için bugünkü sorunlarımızın geçmişteki sebeplerini bilmiyor, düşünmüyoruz. Hamasetimiz ve husumetimiz zihnimizde tarih bilgisine ve tarih şuuruna yer bırakmıyor.
Şimşek’in 12 yıldan bahsetmesinin sebebi şu: Fitch, 12 yıl evvel, 5 Kasım 2012’de Türkiye’nin notunu “yatırım yapılabilir ülke” seviyesine çıkarmıştı. Ardından Moody’s aynı yükseltmeyi yapmıştı. Gerekçeleri iç ve dış borcun azaltılması, bütçe disiplini, büyüme… Bir de “Kurumsal güçlülük”tü. Bu öncelikle Merkez Bankasının bağımsızlığı demektir.
Bunların temelinde Kemal Derviş’in 2001 reformları vardı. Ekonominin başında Ali Babacan, Maliye’nin başında Mehmet Şimşek vardı.
Fakat 27 Ocak 2017’de Fitch ve ardından Moody’s “yatırım yapılabilir” notunu bir basamak aşağıya çektiler… Bu defa gerekçeleri dış borcun fazla artması ve “kurumsal bağımsızlığın zayıflaması”ydı.
Çünkü Merkez Bankasına artan baskılar…2014’ten itibaren “faiz sebeptir” baskısı artmıştı. Benim “Laf Dinilemedi, Merkez Bankası Nereden Nereye?” adlı kitabımda ayrıntıları görebilirsiniz.
12 YILIN DEĞERİ
Verimlilik artmadan borç ve tüketimle büyümek yapay bir refah sağlıyor, seçim kazandırıyordu. Öyle bir süreçte Fitch, Moody’ı ve S&P gibi kuruluların not düşürmeleri ciddi uyarılardı ama “dış güçler”in saldırısı gibi gösterilirdi, oy da getirdi.
Sonunda, nüfus ve ihtilaçları arttığı halde ekonomik seviye sıralamasında 1980’lere inen bir ülke olduk!
Bu yüzden Şimşek’in “12 yıl” vurgusunu fevkalade değerlidir. Bir laboratuvar deneyi gibi, “12 yıl”da yapılan yanlışların Türkiye’yi nereye getirdiğini gördük.… Bugünkü ağır sıkıntılarımızın geçen 12 yıl içindeki sebeplerini kavramak, modern iktisat ilmini anlamak demektir… Merkez Bankası’nın bağımsızlığının önemini anlamak demektir…
Şimşek aynı açıklamasında, Türkiye’nin Haziran’dan bu yana “uluslararası normlara uyan, kural bazlı ve öngörülebilir politikalar” izlediğini ve olumlu etkilerinin derecelendirmelerde çıkmaya başladığını söylüyor.
Bunun anlamı, gecen 12 yılda “uluslararası normlara uymayan, kural bazlı ve öngörülebilir olmayan” politikalar izlendiğinin tescilidir. “Faiz sebeptir… bu benim tezim” sözü açıkça bu demekti zaten.
SEÇİMLERDEN SONRA
Şimdi Şimşek, “Yerel seçimlerin ardından orta vadeli programı sürdürmek için seçimsiz uzun bir dönem olacak” diyor, İngilizce mesajında söylüyor bunu. Çünkü mevcut politikalar yetersiz! “Erdoğan politika değiştirir mi?” güvensizliği de var, yabancı yatırımcı gelmiyor, hatta Türk yatırımcı başka ülkelere gidiyor.
Şimşek, seçimlerden sonra “seçimsiz uzun bir dönem olacak” diyerek hem devam edeceği mesajını veriyor hem acı ilacı daha da acı olarak içireceğini belirterek yatırımcıdaki tereddütleri gidermek istiyor.
Özal ve Derviş kanunlara bağladıkları reformları, IMF’nin ucuz ve uzun vadeli destek kredileriyle yapmışlar, acı ilaçları bu dozda olmamıştı. IMF’nin kesin şartları olur: Merkez Bankası’nın bağımsız olması, şeffaf Kamu İhale Yasası, Kamu Bankaları, bütçe açıkları, siyasete akan muslukların kapatılması… İktidar bunu istemediğinden, umut yatırımcının gelmesi, o da sağlam kurallar ve kurumlar olmadan gelmiyor.
Netice; “12 yıllık” hataların, kuralları ve kurumları zayıflatmanın faturasını ödüyoruz, daha da ödeyeceğiz.