Macaristan’da otoriter popülist Başbakan Victor Orban’ın Hıristiyan Demokrat Halk Partisi (Fidesz) dördüncü defa seçimleri yüzde 54 gibi yüksek bir oranla kazandı.
2010’da iktidara gelerek otoriter popülizmin önde gelen örneklerinden birini inşa eden Orban dört yıl daha ülkesini yönetecek.
Bizdeki ‘Millet İttifakı’na benzeyen 8 partili “Macaristan için Birlik” ittifakının adayı Marki-Zay yüzde 34.4’te kaldı. Halbuki Ekim 2015’te Budapeşte Belediye seçimlerini muhalefet ittifakının adayı Gergelly Karacsonnny kazanmış ve “İstanbul seçimlerini örnek aldık” diye konuşmuştu. Ama genel seçimleri kaybettiler.
‘MÜSLÜMAN İŞGALİ’
Bizdeki iktidar yanlısı medyanın bir kısmı Trump gibi Orban’a da pek bir sempatiyle bakıyor. Orban “Brüksel bürokratları” dediği Avrupa’ya meydan okuyor ya; tamam!
Ve de Putin dostudur Orban; tıpkı aşırı sağcı Fransız lider Marine Le Pen gibi… Otokratlar arasında böyle bir adı konulmamış bir ‘yoldaşlık’ var.
Aslında Trump gibi Orban da İslamofobik bir liderdir. 2018’de bütün Avrupa’ya yaptığı çağrı şöyledir:
“Büyük şehirlerimiz günden güne İslamlaşıyor… Böyle devam ederse bugünkü şekliyle tanıdığımız kültürümüz, kimliğimiz ve uluslarımız kaybolacak. En kötü rüyalarımız gerçeğe dönüşecek. Avrupa bu işgalin farkında bile değil… Tel örgü inşa ederek, hukuki ve fiziki sınır korumasıyla biz güney sınırlarımızı korumayı başardık. İslam dünyasının Güney’den bizi istila etmesini engelledik. Bu bölgede Latin yani Batı Hristiyanlığının son ülkesiyiz…” (AA, 18 Şubat 2018)
Göçmen sorunu çok boyutlu, karmaşık ve ciddi bir sorundur. Orban’ın militarist dil kullanması ve dinler savaşı tablosu çizmesi vahimdir, ilkeldir, saldırgandır, tahrikçidir.
Seçim kampanyalarında da hep böyle tehlikelerden, Sorosçu hainlerden bahseder. Halbuki kendisi Soros’un bursuyla Oxford’da okumuştu.
BAĞIMLI YARGI
Orban 2010 yılında yüzde 45 oyla iktidara geldikten sonra kamu kurumlarını adım adım siyasallaştırdı. İttifak arkadaşlarının desteğiyle Ekim 2011’de anayasada değişiklik yaptı, yargıçların emeklilik yaşını ve görev süresini aşağıya çekti. Böylece kıdemli yargıçlardan 228’i emekli edildi. AYM üyesi ve bizdeki HSK benzeri Milli Adalet Konseyi büyük çapta boşaldı ve tabii yerlerine Orban yanlıları atandı.
Macar filozof Gaspar Tamas, “Macar parlamentosu içi boş bir kabuk haline geldi” diyerek durumu tanımlamıştı.
Macar AYM Başkanı Andras Baka, ismini hukuk tarihine şerefle yazdırmış bir yargıçtı. AİHM’ye başvurdu. Tabii AİHM anayasa değişikliklerini denetleyemez ama “kanun yoluyla kompozisyonunu değiştirerek yargı bağımsızlığının ihlal” edildiğine karar verdi. Tümü 112 sayfada 192 paragraftan oluşan bir evrensel hukuk âbidesidir bu karar. (Büyük Daire, Case of Baka, 23 Haziran 2016, B. No: 20261/12)
Yolsuzluk iddiaları, AB üyeliğinin askıya alınması gibi başka ciddi sorunlar da var.
Bu durumda Orban niye kaybetmedi?
NEDEN ORBAN?
Orban’nın Batı düşmanı ve Putin dostu duruşuna karşı, muhalefet ittifakının lideri Marki-Zay, “Avrupa mı, Rusya mı?” diye doğru bir slogan ortaya atmakla kalmadı… NATO’nun Ukrayna’da askeri müdahalede bulunması, Macaristan’ın harekatta yer alması gibi saçma sapan laflar etti. Kendini maceracı durumuna düşürdü…
Kitlelerin bilinçaltını çok iyi koklayan Orban hemen kükredi:
“Petrol ve gaz olmazsa, Macar ekonomisi durur, fabrikalar kapanır, kitlesel işsizlik olur. Ukraynalılar Macar ekonomisini durdurmak, yıllarca süren kalkınmayı kaybettirmek ve Macaristan’daki üretimi azaltmak istiyor!”
Bu defa dış güçlere “Ukraynalılar”ı eklemişti!..
Elindeki devlet ve medya gücüyle ve sınırsız mali kaynaklarla muazzam propaganda yaptı.
Seçim zaferini de dış güçlere, uluslararası odaklara karşı bir zafer gibi ilan etti.
Daha önemlisi, kitleler için özgürlük değil, ekmek ve güvenlik önceliklidir. Orban ekonomiyi bozmadı, yabancı sermayeyi ürkütmedi. AB üyesi olarak kişi başına gelir 18 bin dolar, dünyada 61. sırada… Orban da ‘dış güçler’e karşı Macaristan’ın güvenliğini sağlayan, kaosu önleyen ve de Müslüman “işgalini” durduran bir “Hünyadı Yanoş” rolünü oynuyor!
Muhalefet daha etkin bir lider çıkararak Macaristan için daha özgür, daha refahlı, daha itibarlı bir gelecek vaad edemedi ya da inandıramadı.