AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’u, o unutulmaz “hiçbir şey olmadıysa bile bir şey oldu” sözünden hatırlarsınız. Şimdi, Altılı Masa’yı eleştirirken, parlamenter sistemin krizler çıkardığını söylüyor. Sözleri şöyle:
"Şu anda parlamenter sistemle yönetilip de az çok kriz, kaos, kargaşa yaşamayan ülke yok. Bizde daha fazlası yaşanıyordu.”
Doğru, bizde 1990’lar koalisyonlar yüzünden “kayıp yıllar” olmuştu. Fakat koalisyonla yönetilen Almanya’da hiçbir siyasi kriz yok. Hatta gelişmiş parlamenter demokrasilerde hükümet krizleri ekonomiyi batırmıyor. Devlet makinesi yani kurumlar düzgün çalışmaya devam ediyor.
KRİZ VE SİSTEM
Kavgalı koalisyonlar gibi tek kişiye denetimsiz yetkiler verilmesi de kötü sonuçlar doğurdu, bu da bir gerçek.
Evet bizde 1979 krizinin de 1994 ve 2000 krizlerinin de sebebi, koalisyonların, yaklaşan krize karşı zamanında “acı ilaç” uygulamaktan sakınmalarıydı. Bu yüzden ekonomi ameliyat masasına düşmüştü. Güney Kore’nin ‘depara kalktığı’ yıllarda biz böyle düşe kalka yürüyorduk.
Bunun çok çeşitli sebepleri var. Güney Kore’nin bilim ve teknolojiye, ihracata öncelik vermesi birinci sebeptir. Bizde bilim hamaseti çoktur ama o düzeyde bir bilim şuuru olmadı! Koalisyonların uzun vadeli politikalar oluşturamaması da düşük performansımızın sebeplerden biridir.
CB sistemine geçiş için 1990’lardaki koalisyonların başarısızlığı çok istismar edildi. Çanakkale şehitliği görüntüleri, mehter marşları propagandaya eşlik etti. Bu hamaset içinde, bir sistemin iyi işlemesi için zorunlu olan yetki-denetim meselesi, kurumların etkinliği gibi hayati konular akla bile gelmedi.
Türkiye’de sistem meselelerini çok iyi bilen, dünya literatüründe yeri olan bilim insanlarımız vardır; onların görüşlerine başvurulmadı… Reis’e ne kadar çok yetki verilirse devlet makinesi iyi işler sanıldı.
CB SİSTEMİ
CB sisteminin mimarlarından Prof. Şükrü Karatepe’nin Fatih Altaylı’ya söyledikleri, nasıl bir sistem getirildiğini net olarak anlatır:
“Tayyip Erdoğan için yapılan bir düzenlemedir diyorlar. Kim güçlü ise işaret gösterir ve yapılır. 82 anayasası Kenan Evren için yapıldı ve herkes kullandı. Bugün Tayyip Bey istiyorum dedi ve yaptırdı.” (26 Ocak 2017)
Böylece Sayın Erdoğan’ın bizzat tanımladığı gibi, “tek kişi ve sadece millete karşı sorumlu” bir sistem! (18 Şubat 2017)
Parlamento denetimi yok, yargı denetimi fiilen imkansız… Juan Linz’in 1990 yılında Latin Amerika laboratuvarına bakarak yazdığı gibi bizde de “sistem kişiselleşti.” (https://muse.jhu.edu/article/225694/pdf)
Kurumlar “önemsiz” hale geldi, “tek kişilik hükümet”in duyguları, kaygıları, düşünceleri devlet politikasına dönüştü… Eski koalisyonlar gibi CB sisteminde de Erdoğan, Ekim 2020’de açıkladığı “acı ilac”ı göze alamadı, “enflasyonlu büyüme” sarmalına girdi.
SİSTEMİN PERFORMANSI
CB sisteminde Türkiye’nin dünya ekonomisindeki payı yüzde 1.24’ten yüzde 0.86’ya indi!... Küresel Refah Endeksi’nde Türkiye on yılda 66. sıradan 93. Sıraya düştü! “Yönetişimi en hızlı bozulan ülkeler” arasındayız!
Bu da CB sistemindeki “kayıp yıllar”dır.
Şunu söylemek mümkün: CB sisteminde yaşadığımız kriz, koalisyonların krizleri kadar, hatta kurumlardaki hasar açısından daha ağırdır. Koalisyon hükümetleri zamanında kurumlar siyaset karşısında bugünkü kadar ezilmemişti bari... Özal ve Derviş reformlarını tam bir liyakatle uygulamışlardı.
CB sisteminde ise, Merkez Bankası’nın kanunla düzenlenmiş atama şartları 3 Sayılı CB Kararnamesiyle, “tek imza” ile değiştiriliverdi…
NASIL BİR SİSTEM?
Zihnimizi siyasetin güç kavgalarına rehin vermeden düşünelim: Kavgalı koalisyonlar da “tek kişilik hükümet” de ülkeye hayır getirmiyor. Nasıl bir demokratik sistem diye düşünürken mutlaka “kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, bağımsız yargı, güçlü kurumlar” önceliğiyle düşünmeliyiz.
İktidar blokunda CB sistemini bu unsurlar açısından reforme etme yönünde en ufak bir niyet kıvılcımı gözükmüyor. Çünkü reform demek, “gücün dengeli ve denetimli dağılımı” demektir, iktidara ise güç tutkusu hakim.
Altılı Masa’nın geliştirdiği “güçlendirilmiş parlamenter sistem” kuvvetler ayrılığını ve güçlü kurumları öngörüyor, fikren destekliyorum.