95 yılı bulan ömrünü, geriye eserler ve saygın bir isim bırakarak tamamladı.
Kendisini ilk defa Turgut Özal ağabeyimden duymuştum. Amerika’da Ermeni tasarısına karşı lobi çalışmalarını anlatırken Jak Kamhi’yi övgüyle zikretmişti.
1990 yılıydı. Başbakan Özal Ermeni soykırım tasarısının ABD Kongresi’nde kabulünü önlemeye çalışıyordu. Bunun için Jak kamhi’yi davet edip görüşmüştü.
Neden Jak Kamhi?
Dünyaya açık bir sanayici olduğu gibi uluslararası ilişkilerde başarısı bilinen bir isimdi.
1492 yılında İspanya’dan kovulan Yahudiler, Sultan II. Beyazıt’ın çağrısıyla Osmanlı ülkesine gelmişlerdi. Bunun beş yüzüncü yıldönümünü dünya çapında bir etkinliğe dönüştürmek için Jak Kamhi öncülüğünde Yahudi vatandaşlarımız 1989 yılında “500. Yıl Vakıfı”nı kurmuş, özellikle ABD’de olmak üzere tanıtım çalışmalarına başlamıştı.
Amerikan gazetelerinde “500. Yıldönümü” vesilesiyle Türkiye lehine haberler görülüyordu.
500. YIL VAKFI
Müteveffa Jak Bey, başarı örnekleriyle dolu anılarını “Gördüklerim, Yaşadıklarım” adıyla yayınladı. (Remzi Kitabevi, 2013)
Kitapta kültürlü, eğitimli, dünyaya açık bir Türk Yahudi ailesinden Jak Kamhi gibi bir Türk vatanseverinin nasıl yetiştiğini okuyabilirsiniz.
Bilhassa önemli buluyorum; “evinde kütüphane bulunan şanslı bir çocuktum” diyor.
Kamhi’nin başarılarında çok okumasının etkisini gördükçe, evde kütüphane bulunmasının çocuklar için nasıl bir şans olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Kaç evimizde kütüphane vardır?!
Kitabın 391- 412. sayfalarında “500. Yıl Vakfı”nı anlatır. Böyle bir vakıf kurma düşüncesini
1988’de Cumhurbaşkanı Evren ve Başbakan Özal’a açıyor. “Türkiye’nin tanıtımı için çok yararlı olur” diyerek destek veriyorlar. Özal, çalışmalara katılmaları için Dışişlerine talimat veriyor.
Koordinasyon görevini Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz üstleniyor. Bütün büyükelçiliklere bu yönde talimat veriyor.
Belli başlı ülkelerde politikacılar, entelektüeller ve Yahudi cemaatleriyle temaslar kuruluyor. Bir yıla yakın süren bu çalışmalar sonunda, 114 imza ile 19 Temmuz 1989’da “500. Yıl Vakfı” kuruluyor.
Vakfın Başkanı Jak Kamhi’dir, 2008’den sonra, değerli tarih çalışmaları bulunan Naim Güleryüz’dür.
KAMU DİPLOMASİSİ
1990 yılında Amerika’da Ermeni soykırım tasarısı gündeme geldiğinde “500. Yıl Vakfı” Türkiye için hazır bir “kamu diplomasisi” zemini haline gelmişti. Jak Kamhi ve TÜSİAD’dan iş adamları Kongre’de görüşmeler yaparak lobi faaliyetinde bulundular.
Taner Akçam, 1989-1990’daki bu Ermeni tasarısını “en fazla yol alan girişim” diye nitelemişti.
Geri çekilmesinde jeopolitik faktörler, Özal Türkiye’sinin iyi imajı, bu lobi çalışmaları ve Amerika’daki Yahudi lobilerinin desteğinin kazanılması temel etkenlerdi.
1991 yılında Dışişleri Bakanlığı Jak Kamhi’ye Üstün Hizmet Ödülü verdi.
Bu olay, bir ülkenin imajının, lobi yeteneğinin, dünyaya açık iş insanlarına sahip olmasının, devreye sokabileceği entelektüel kapasitesinin “kamu diplomasisi” için ne kadar önemli olduğuna öğretici bir örnektir.
Kamhi anılarında şöyle yazıyor:
“Tanıtma faaliyetlerinin en etkin olduğu dönem Özal’ın Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemiydi.” (s. 263)
‘ÖRNEK VATANDAŞ’
Kanlı çatışmalarla dağılan çok uluslu imparatorluğun son yüz yılında Yahudilerle değil silahlı, siyasi bir çatışma bile olmadı. Komitalar çeteler kurmadılar, ‘düvel-i muazzama’ya Türkiye’yi jurnallemediler.
İstanbul borsasında Yunan sermayesiyle mücadele edenler, Yahudi işadamlarımızdı.
Siyonizm Rusya Yahudilerinin geliştirdiği bir Yahudi milliyetçiliğidir.
Yahudi cemaatiyle Osmanlı’nın da Cumhuriyet’in de sorunu olmadı.
Türkiye’nin genelinde olduğu gibi, bir Kısım Yahudi vatandaşlarımız Moiz Kohen örneğinde görüldüğü üzere Kemalizm’i benimsemişti, bir kısmı da Prof. Avram Galanti örneğinde görüldüğü üzere harf devrimini eleştirmişti, geleneksel kültürle irtibat kopar diye.
Türkiye’de azınlıklar sorunu yoktur; şu veya bu şekilde tarih bu sorunu çözmüştür.
Hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız.
Örnek vatandaş, değerli insan Jak Kamhi Bey’i saygıyla anıyorum. Ailesinin ve Yahudi vatandaşlarımızın acısını paylaşıyorum.