TÜSİAD’ın sesini kısmış bir iktidar, iki bakanla bir Merkez Bankası Başkanı’nı TÜSİAD’a göndererek görüşmelere başladı.
Dün de TOBB’la görüştüler. Görüşmeler devam edecek.
Elbette olumlu…
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’la Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal ideolojik takıntılardan uzak rasyonel isimler. Adalet Bakanı Gül, uygulamada kayda değer bir gelişme olmasa da “reform”un söylemini bari yürüten bir Bakan…
TÜSİAD’daki görüşmede aynı objektif dili konuştuklarını, çözümler konusunda görüş birliği olmasa bile önemli oranda görüş benzerliği olduğunu düşünüyorum.
Hoşuna gitmeyen sesleri kısma, eleştirileri susturma alışkanlığı içindeki iktidarın, nihayet çeşitli kesimleri “dinleme” ihtiyacını duymasını tabii ki önemsemek gerekir.
ZAMANINDA ELEŞTİRİ
İktidarın TÜSİAD’la sadece ekonomiyi değil, hukuk ve insan haklarını konuşacak olması dikkatinizi çekti, değil mi?
Görüyor musunuz, ekonomi nasıl da hukukla, insan haklarıyla ilgilidir.
Onun için TÜSİAD’ın bu alanlarda raporlar yayınladı, açıklamalar yaptı ama iktidarın sert tepkileriyle karşılaştı.
TÜSİAD’ın eski başkanlarından Muharrem Yılmaz, “ihale yasası onlarca kez değiştirilen böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir” demişti. (23 Ocak 2014)
Bu eleştiri karşısında ne yapılmalıydı?
İhale yasasını nasıl bozmuşuz, nasıl düzeltmeliyiz diye araştırmalar, görüşmeler yapılmalıydı, değil mi?
Ama Başbakan Erdoğan, “dünyanın hiçbir yerinde Kendi ülkesini dışarıda kötüleyen bir işveren örgütü bulamazsınız, dünyanın her yerinde bunun adı ihanettir” diyerek TÜSİAD’ı suçlamıştı. (28 Ocak 2014)
Halbuki Maliye Bakanı Mehmet Şimşek da aynı 2014 yılında şunları söylemişti:
“Sayıştay denetimi gözümüzü açtı… Elimden gelse Kamu İhale Kanunu’ndaki tüm istisnaları kaldırırım. Avrupa Birliği mevzuatı neyse aynısının Türkiye’de uygulanması gerekir…” (5 Kasım 2014)
‘İstisnalar’ yani ihale açmadan istediğin şirkete iş verilmesi.
Şimşek de etkili olamamıştı.
SORUNLAR BİRİKİNCE
Olaylar da gösterdi ki 2014 yılında Kamu İhale Kanunu’na yöneltilen o eleştiriler haklıymış. Ama dikkate alınıp düzeltmek yerine ihanetle suçlanıp konu kapatılmıştı.
Ahmet Davutoğlu, 2019’daki açıklamasında “İhale kanunundaki istisnanalar kanunun kendisini işlemez hale getirdi.” (22 Nisan 2019)
Sadece TÜSİAD değil, birçok kuruluşun eleştirileri oldu,
Sadece İhale Kanunu da değil, hukuk ve yargıyla ilgili birçok eleştiri oldu.
Cumhurbaşkanı “geleceğimizi Avrupa’da tasavvur ediyoruz” dedi değil mi? Ama yetkili AB organlarının CB sistemi ve yargı bağımsızlığı konularında çok ciddi eleştirileri var.
Eserleri yurt dışında da saygı gören ekonomist ve hukukçularımızın eleştirileri var; ama TV’lere çıkamıyorlar, eleştirileri dar teknik düzeyde kalıyor.
Bu eleştiriler zamanında dikkate alınsaydı, hatalar asgari düzeye inerdi. Böyle olmadı, eleştiriler etkisizleştirildi, hatalar da birikmeye devam etti…
Sonunda, yaşamakta olduğumuz ağır iktisadi sorular patlak verdi.
ŞERİF MARDİN DİYOR Kİ
Bizzat iktidar ve hatta tüm AK Parti camiası düşünmeli: Zamanında yapılan eleştirileri dinleyip görüşmeleri o zaman yaparak çözümler getirmek gerekmiyor muymuş?
İhanet suçlamalarıyla bastırmak, TV ve gazetelerde eleştirileri susturmak ve böylece sorunların birikip nihayet ekonomik krizin patlamasına yol açmak iyi mi oldu?
Merhum Şerif Mardin Hocamız, “Türk Modernleşmesi” adlı eserinde yayınlanan 1966 tarihli makalesinde şöyle diyordu:
“Türkiye’de muhalefetin sürekli boğazının sıkılmasının yol açtığı en önemli kayıp, sosyal ve iktisadi yaratıcığın engellenmesi olmuştur.” (S. 191-192)
Ortalama kalkınma hızımız niye çok lüksek değil? Niye bir Uzak Doğu mucizesi başaramadık?
Bir de bu açıdan düşünmek gerekmiyor mu?
AK Parti, “cumhuriyet tarihinde görülmemiş” kalkınmadan bahsediyordu fakat bu onun “AB sürecinde” geçen ilk iki döneminin eseridir. 220 milyar dolar dış yatırımın geldiği dönem!
Eleştirilerin bastırılması, hukukun siyaset elinde araçsal hale getirilmesi ve bu yüzden yanlışların düzeltilememesi sonucu yaşadığımız iktisadi kriz, bizi on yıl geriye götürdü.
İktidarın reform söylemindeki samimiyet testi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, temel hak ve hürriyetler alanındaki davranışına bağlıdır.
İnşallah olumlu olur.