‘Hukukçu’ olmak ne yazar?

Taha Akyol

Türkiye’nin üniter baro yapısını tahrip edecek olan “çoklu baro” projesine AK Parti ve MHP içindeki hukukçu milletvekillerinden niye bir itiraz yok?

Toptan karşı çıkamayabilirler ama “üniter” yapıyı koruyarak seçim sisteminde bazı düzeltmeler yapılmasını bari savunamazlar mıydı?

Adalet Komisyonu önünde “çoklu baro” teklifini protesto eden avukatlar, iktidar mensubu hukukçu milletvekillerine cübbe gönderdiler… Cübbenin düğmesiz, yani hiçbir otoritenin önünde iliklenmeyen, boyun eğmeyen bir savunma şuurunu temsil eden bir sembol olduğunu hatırlatmak için.

Bir şey çıkar mı? Sanmam...

Bizdeki itaat kültürü ve emir kumanda hiyerarşisine dönüşmüş “parti disiplini” maalesef milletvekilinin bağımsız vicdanıyla görüş açıklamasını bile çok büyük çapta engelliyor.

Emir demiri kesiyor, hukukçu olmak fark etmiyor.

ONLAR NASIL YAPIYOR?

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilirken, daha taslağı görmeden imzalamak için sıraya girip kameralara poz veren milletvekilleri gördük. (1 Aralık 2016)

Hukukçu olup olmamaları ne yazar; görmeden imza attıktan sonra?

Kurumlaşmış bir hürrriyetçi demokraside nasıl olurdu bu işler?

Fransa 2008’de yaptığı anayasa reformu için bir “Balladur Komisyonu” kurmuş, komisyon herkesle görüşerek tam bir yıl çalıştıktan sonra 2008 reformu metnini hazırlamıştı.

Baştan ortak hedef ortaya konulmuştu:

• Yargı bağımsızlığı güçlendirilecekti…

• Partili Cumhurbaşkanı karşısında ikinci duruma düşmüş gözüken parlamento güçlendirilecekti.

Ayrıntıları için bir yıl çalışılmıştı.

Hemen belirteyim, Hakimler ve Savcılar kurulundaki bütün politikacılara ve politikacıların atama yetkisine son verdiler bu reformla.

Bizde ne bir yılı… Bir ayda Meclis’in önüne getirilmiş, AK Parti ve MHP gruplarında bile müzakere edilmemiş, Meclis’te sorgusuz sualsiz parmaklar kalkmıştı….

ACELEYE GETİRMEK

Aceleye getirilmesinin sorunları bir yılda ortaya çıkmaya başladı. CB hükümet sisteminde kurumlar, meclis ve yargı dahil, en iyimser ifadeyle, ikincil duruma düştü.

Bu sistemde Merkez Bankası’nın serüvenini biliyorsunuz. Merkez Bankası Kanunu’ndaki görev süreleri KHK ile değiştirildi… Siyasi gözle bakmayıp merkez bankacılığı gözüyle bakan MB Başkanı “laf dinlemiyor” diye görevden alındı…

Ekonomik dengeleri kurulmadan faiz indirtildi ama enflasyon çıktı…

Dahası, rezerv paralarla swap anlaşması yapamıyoruz.

Bunun çeşitli sebepleri olabilir. Fakat Reuters’ın haberine göre, Swap için baktıkları faktörlerden biri “Merkez Bankalarının bağımsızlığı”dır. (10 Nisan 2020)

Bizimki de bağımsız, yani siyasi emirle değil teknik kararlarla çalışır dediğinizde inandırıcı olmuyor.

Görüyorsunuz uzmanlarla enine boyuna araştırmadan “uçar gibi hızla” yapılan düzenlemelerin yanlışları bir yerde dönüp karşımıza çıkıyor böyle!

Temel kanunları, kurumlarla ilgili kanunları, hele de ‘sistem’ gibi ülkelerin yönetiminde ve istikbalinde en önemli bir konuyu niye aceleye getirmeden enine boyuna konuşmak lazım, görüyorsunuz?

Gece yarısı torba yasalara birkaç madde daha atarak düzgün “yasama” yapılamaz, yapılamıyor.

ENDİŞELİYİM….

İktidar bir yıl önce tantanalı törenlerde taahhüt ettiği “hakimlerin coğrafi teminatı”nı hâlâ çıkarmadı. Ama yine uçar gibi aceleyle, “çoklu baro” teklifini Meclis’ten geçirmek üzere…

Yine iyi müzakere edilmeden…

Bu son aşamada iktidar partilerindeki hukukçular Genel Kurul’da “üniter” yapı ilkesini kurtarmak için bir şeyler yapar mı?

Yaşanmış olanlar pek bir ümit vermiyor.

Termik santrallere filtre takılmasını alkışlarla kabul edilip kanunlaştırmışlardı, Beştepe’den geri çevrilmesini de alkışlamadılar mı?

Böyle olunca ne oluyor?

Hataları zamanında düzeltmek mümkün olmuyor…

Farklı görüşlerin ortaya konulmasıyla geniş ufuklu düşünceler yerine dar, hiyerarşik, partizan düşünceler egemen oluyor.

İşte maalesef, yukarıda birkaç örneğini verdiğim tecrübelere rağmen, iktidar “çoklu baro”da yine dar, hiyerarşik, partizan bir tutumla dolu dizgin gidiyor.

Savunma mesleğinde üniter yapının sarsılmasından çok endişeliyim; hem savunma hakkı ve meslek ahlakının daha bir zarar görmesinden; hem ideolojik, politik, etnik gruplaşmaları derinleştirecek olmasından…

İnşallah yanılıyorumdur.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (57)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.