Hukuk devleti mi, guguk devleti mi?

Taha Akyol

Amiraller bildirisi üslup ve tarz itibariyle kesinlikle yanlıştır fakat hukuken suç sayılması mümkün değildir. İçlerine tek general almadan sadece emekli amirallerin imzalaması “denizcilik” uzmanlığını ön plana çıkarmak istediklerini gösteriyor. Zaten asıl konuları da Montrö Sözleşmesi…

Fakat iktidar elindeki bütün kamu gücünü ve medya gücünü seferber ederek “darbe iması” diye bir kamuoyu yaratmak, darbeye direniş psikolojisiyle tabanını mobilize etmek istiyor.

Siyaset böyle.

Ben işin hukuki yönü üzerinde duracağım…

RÜTBE SÖKMEK MAAŞ KESMEK

CB Yardımcı Sayın Fuat Oktay’ın şu sözlerine bakın:

Eğer ki taşıdıkları rütbe, sıfatlar her ne ise ağır geliyorsa yükümlülükleri, biz onların yükümlülüklerini, ağırlıklarını hafifletmesini de biliriz. Gereği yapılacaktır, yapılmaktadır da zaten.” (6 Nisan)

Bahçeli’nin “rütbeleri sökülsün, maaşları kesilsin” sözünün tekrarı gibi sözler…

Oktay’ın bu sözlerinin hukuki karşılığı nedir? Bilmiyoruz.

Emekli askeri hakim Ahmet Zeki Üçok, Anayasa Mahkemesi’nin bir iptal kararını da hatırlatarak, askeri ceza hukukuna göre bunun mümkün olmadığını arkadaşımız Elif Çakır’a anlatmıştı. (Karar, 7 Nisan)

Saygın ceza hukukçumuz Prof. İzzet Özgenç, soruşturma açılmasını bile eleştiriyor:

Söz konusu ‘bildiri’ler dolayısıyla Yargının harekete geçmesinin ve ilgililer hakkında özellikle terör ve örgütlü suçluluk ‘şüphe’siyle soruşturma başlatılmasının, hukuki temeli bulunmamaktadır.” (7 Nisan)

KHK NE DİYOR?

Türkiye’de kanunların uygulanmasında ağır siyasi sorunlar olduğu gibi bir de “KHK hukuku” var! 375 sayılı KHK’ya göre “terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli egemenliğine karşı faaliyette bulunan yapı, oluşum ve gruplarla… iltisakı” bulunanların rütbeleri Bakan onayıyla alınır...

Fakat söz konusu emekli amirallerden sadece beş on kişinin CHP ile “iltisakı” var. CHP meşru bir partidir, hakkında hiçbir hukuki sorun yoktur, iktidar bile aksine iddia etmiyor; bu bir.

İkincisi “eş, çocuk, yeğen, damat, gelin” durumu “iltisak” sayılırsa FETÖ sanık ve hükümlülerinin “eş, çocuk, yeğen, damat, gelin” ilişkileri açısından AK Parti hukuken suçlanabilir mi? Kesinlikle hayır…

Aynı şekilde bu olayda CHP’ye de amirallerde de “iltisak” suçlaması yönetilemez.

Türkiye guguk devleti değil de hukuk devleti ise, soruşturmanın da rütbe sökme ve maaşları kesme sözlerinin “hukuki temeli” yoktur

ANAYASA MAHKEMESİ’Nİ KAPATMAK!

Fakat ülke o halde ki MHP lideri Bahçeli Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istiyor, kararlarının “yok hükmünde” olduğunu söylüyor!

Bahçeli marjinal bir partinin lideri değil. Meclis’te temsil edilen, iktidarı ayakta tutan ve iktidarın politikalarını ciddi surette etkileyen bir lider. Sözleri hafife alınamaz.

Fakat “AYM kararları bağlayıcıdır” diyen Adalet Bakanının söyleyeceği bir şey yok mu?

Devletin başkanı olan Cumhurbaşkanı’nın anayasal kurumların varlığını savunmak görevi yok mu?

Efendim, AYM başkanı, “çözüm süreci” döneminde Polis Akademisi’nde ‘12 kötü adam’a ev sahipliği yapmış…

Polis Akademisi’nin yöneticileri İçişleri Bakanı, Başbakanı ve Cumhurbaşkanınca üçlü kararnameyle atanıyordu. Söz konusu çalıştay da dönemin İç İşleri Bakan Beşir Atalay’ın katılımıyla yapılmış açık ve devlet politikasına uygun bir çalışmaydı.

Çözüm sürecine karar verip yürüten de Bahçeli’nin bugün bütün gücüyle desteklediği dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’dı.

AYM Başkanı sayın Prof. Zühtü Arslan eleştirilecekse kararlarıyla, kararlarındaki hukuki referanslarla ve ilmî eserleriyle eleştirilmelidir.

Anayasal kurumların ve görevlilerinin aşağılaması yargı bağımsızlığı konusundaki ağır sorunlarla birlikte ülkenin hukuk devleti imajına ciddi zarar vermektedir.

TÜRKİYE’NİN HUKUK SEVİYESİ

İşte dün Alman SWP Vakfı, “Türkiye’de kurumları felce uğratıldı, Meclis zayıfladı, yargı işlevsizleşti” diye rapor yayınladı.

Türkiye hakkında hukuk devleti ve basın özgürlüğü araştırmaları, sıralamalar ve hele de Venedik Komisyonu’nun raporları son derece kaygı vericidir.

Halbuki Türkiye’nin çok ihtiyaç duyduğu yabancı sermayeyi çekebilmesi ve terörle mücadelede dünya hukuk çevrelerinin desteğini kazanabilmesi için ‘guguk devleti’ değil, hukuk devleti olduğu konusunda inandırıcı bir seviyeye çıkması şarttır.

Vatanseverliğin de gereği, Türkiye’nin hukuk standardını gelişmiş demokrasiler düzeyine çıkarmaktır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (143)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.