Fay hatlarında siyaset kavgası

Taha Akyol

Kimlikler ve değerler üzerinden kutuplaşarak, karşımızdakini hain, alçak, mürteci, dinsiz diye suçlayarak siyaset yapmak!

İster istemez çok öfkeli bir siyasettir. Demagojiye, hamasete, ötekileştirmeye çok müsaittir.

CB sistemi bu kavga ve kutuplaşma hastalığımızı büsbütün körükledi.

Her devirde kutuplaşma ve kavga siyasetimize hakim oldu.

Netice, Güney Kore elli yılda gelişmiş ülkeler düzeyine çıktı, biz hala “orta gelir” tuzağının içindeyiz!

Birbirimizle kavga ederken, aslında neye hizmet etmişiz?!

TEMEL SORUN

Raymond Aron, Fransa örneğinde, “devrim geçiren” ve “sanayileşmede gecikmiş” ülkelerde laik ideolojilerin de din gibi algılandığını, özgür birey fikrinde uzlaşılamadığını, bu yüzden kutuplaşmanın çok uzun sürdüğünü anlatır. (The Dawn of Universal Hstory, s. 163 vd.)

Bizde de böyle.

Mesele devrimci, karşı devrimci olmak değil, bu şablonları aşıp geleceğe bakabilmektir.

Türkiye aynı zamanda sanayileşmede gecikmiş bir ülkedir. Bu yüzden, “sürüden ayrılanı kurt kapar” diye ‘özgür birey’i korkutan kapalı toplum yapılarını tam aşabilmiş değiliz.

Kültürel fay hatlarımız aynı sebepten hala çok kırılgan!

Türkiye’de en gergin fay hatlarından biri din-laiklik gerilimidir; CHP ve karşıtları halinde siyasete yansımıştır.

Bu konularda Şerif Mardin, Turan Güneş, Kemal Karpat gibi düşünürlerimizi okumanızı tavsiye ederim.

CHP VE KILIÇDAROĞLU

Merhum Kemal Karpat, “Kimlik ve İdeoloji” adlı kitabında CHP ve karşıtları şeklinde oluşan kültürel fay hattını anlatır. Karpat Hoca’nın önerisi, sağın artık “tek parti ve CHP aleyhtarı sendromundan vaz geçmesi”dir.

Gerçekten CHP karşıtlığına odaklanmak, merkez sağın ufkunu daraltmış, entelektüel gelişmeyi ve siyasi vizyonu kısıtlamıştır.

Karpat Hoca’nın CHP çizgisine de önerisi şöyle:

CHP’nin köklü bir değişim geçirerek merkezî, demokratik bir parti haline gelmesi gerekir ki bu da ancak Milli Mücadele’nin ve Cumhuriyet’in kuruluş amaçlarını, bu arada kültür, din ve tarih anlayışını gerçekçi bir yoruma tabi tutmakla mümkün olabilir…” (sf. 328)

Bugün CHP’de Karpat’ın beklediği açılımı yapan, CHP’yi fay hatlarından çıkarıp geniş kitlelere açmak isteyen, Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

Fakat iktidar, ‘bunlar camilerimizi ahır yaptı’ gibi söylemlerle CHP’yi eski fay hattında göstermek istiyor.

İYİ PARTİ VE AKŞENER

Türkiye’de şehirleşme, kentleşme, piyasa ekonomisi, eğitim ve dışa açılma geliştikçe insanların düşüncesinde eski fay hatlarında kavga etmek yerine, daha refahlı, gelişmiş bir hukuk devleti olma fikri ağır basmaktadır..

Bu gelişimin sosyolojik motoru şehirlerdir.

Böyle bir sosyolojik potansiyelin milliyetçilik anlayışı tabii ki ötekileştirici değil kapsayıcı, haşin değil sıcak ruhlu, özgürlükçü ve evrensel hukuku üstün tutan bir milliyetçilik olabilirdi. Bu sosyoloji milliyetçilik açısından liderini Meral Akşener’de, partisini İYİ Parti’de buldu.

Şu sözler, milliyetçi düşüncenin büyük hocalarından merhum Erol Güngör’e aittir:

Fikir hürriyeti konusunda hiçbir sınırlamaya taraftan değilim... Fikir daima serbestlik, esneklik ve açıklık ister! Partizanlığın olduğu yerde fikir olmaz… Düşünce daima gelişmeye açık tutulmalıdır…” (Sosyal Meseleler ve Aydınlar, s. 477-478)

Bugünkü bilgi çağında milliyetçiler fikir hürriyetini bu çağın seviyesinde savunmalıdır.

NEYİN KAVGASI?

Elbette demokraside parti mücadeleleri olur. Sorun; artık tarih halinde algılanması gereken fay hatlarını günümüzde siyaset konusu yapmaktır.

Millet İttifakı, bütün bileşenleriyle, dünün fay hatlarındaki kavgaları sürdürme yerine Türkiye’nin bugünkü sorunlarına odaklanıyor.

Cumhur İttifakı’nda ise Ak Parti, 2011 yılına kadar Avrupa Birliği kıstasları yönünde politika izledi, Türkiye’yi geliştirdi. Fakat 2011’den ve özellikle de ekonomide inişe geçtikten sonra fay hatlarında kimlik ve değerler gerilimi ile taban tutmaya çalışıyor.

AK Parti’nin de MHP’nin de karşıtlarını “hain” diye suçlaması, yüz yıllık tarihimizi dolduran yanlışın devamıdır.

Hepimizin düşünmesi gereken hayati soru şudur: Fay hatlarında geçmişin kavgaları üzerinden ideolojik siyaset yapmanın ülkeye faydası nedir?

Bu kavgalar yerine, kuvvetler ayrılığına dayalı özgürlükçü bir demokraside toplumsal enerjimizin ekonomiye, eğitime, bilime, sanata yönelmesi Türkiye için daha iyi olmaz mı?

Gelişmiş ülkelerde gelir 40 bin doları geçti, bizde hamasi nutuklar arasında 8 bin dolara düştü!

Neyin kavgasını yapıyoruz?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (139)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.