Merkez Bankası, ‘politika faizini yüzde 25’e çıkardı. İktisatçıların tahmini en fazla yüzde 20 idi. Hatta yüzde 18 diye tahmin edenler vardı.
İktisatçıların düşük tahminde bulunmalarının sebebi, Erdoğan’ın daha yüksek oranlara izin vermeyeceğini düşünmeleriydi. Yoksa yüzde 25 bile ‘ortodoks’ iktisat açısından yeterli görülmez.
Merkez Bankası, böyle tahminlerin üzerinde faiz arttırmakla şunu gösterdi: Enflasyonla ve dolarla mücadelede kararlılık!
Evet sadece enflasyona değil, dolara karşı da mücadelede!.. Türk bankalarındaki mevduatın yüzde 68’i dolarla, buna “dolarizasyon” deniliyor. Vahim bir durum… Çünkü “faiz sebeptir” denilerek TL’nin değeri düşürüldü TL’ye güven tahrip edildi. Parası olan dolar ve altına gitti.
Nitekim yüzde 25 faiz oranı açıklanınca, dolar yüzde 2 değer kaybetti, yani TL dolar karşısında yüzde 2 değer kazandı.
Piyasa acı derslerle modern iktisadı herkese öğretiyor.
EY FAİZ…
Türkiye gibi sermaye birikimi düşük ülkelerde kredi çok büyük bir ihtiyaçtır, düşük faiz büyük imkandır. Düşünün ki, Kanunu Süleyman zamanında kredi faizi şeyhülislam fetvasıyla yüzde 12 iken, sermaye birikimi yüksek olan o zamanki Avrupa’da “meşru faiz” yüzde 5 civarındaydı. (F.Braudel, Kapitalizm ve Maddi Uygarlık, cilt 2, s. 332.)
Çünkü merhum Mehmet Genç hocamızın belirttiği gibi, üç kıta hakimi iken bile, “nüfus, üretim hacmi, sermaye stoku, teknoloji ve enerji kapasitesi bakımından Avrupa Osmanlı’nın asgari 4-5 katı büyüklükleri kontrol ediyordu…” (Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi, Ötüken yay. s. 35)
Bol olan şey ucuz olur. Sermaye bolsa faiz düşük olur.
Bugünkü Türkiye’de mütevazi ihtiyaç kredilerinden tutun, büyük yatırımlar planlayan dev şirketlerimize kadar herkesin acil ve ucuz kredi ihtiyacı var.
Bu açıdan “faiz sebeptir… nass var nass” söylemi hem seçmene verilen popülist “müjdeler”den biriydi, hem dindar insanımıza bir sadakat mesajıydı. Epey oy getirdi ama para basarak buraya kadar, tıkandı işte.
BAĞIMSIZ KAMU GÖREVLİLERİ
Başbakan Erdoğan 2014’ten itibaren “faiz sebeptir” diyerek Merkez Bankası’na faiz indirimi için ağır baskılar yaptı. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, dövizin fırlamasını önlemek ve dolarizasyona meydan vermemek için politika faizini yüzde 10’a çıkardığında, Cumhurbaşkanı, “yüksek faiz de vatanı satmaktır” diyerek, ağır suçlamada bulunmuştu. (27 Şubat 2015)
O dönemde Ali Babacan ve Mehmet Şimşek, Erdoğan’a karşı Merkez Bankası’nın bağımsızlığını savunmuşlardı. CB sisteminde bağımsızlık, mağımsızlık kalmadı.
Şimdi geriye baktığımızda, Erdem Başçı’nın ve Murat Çetinkaya’nın “laf dinlememek”le ne kadar doğru davrandıkları anlaşılıyor.
Geçen 7-8 yılda emirle faiz indirtip ucuz kredi müjdeleri dağıtmanın nelere mal olduğu belli: TL’nin değeri mum gibi eridi, dolarizasyon yüzde 68’e, dış açık 109 milyar dolara çıktı, bütçe açığı patladı, enflasyon zirvelerde… Türkiye’nin dünya ekonomisindeki payı 1980 yılı seviyesine düştü!..
RASYONEL İKTİSAT
Hiç olmazsa Naci Ağbal 24 Aralık 2020’de politika faizini yüzde 15’ten yüzde 17’ye çıkardığında görevine devam edebilseydi... Zira faiz artırımıyla doları dört ayda 8.20 TL’den 7.21 TL’ye düşürmüştü. Enflasyon da aşağıya yönelmişti.
Ağbal uzaklaştırıldı… “Laf dinleyen” bir ekip getirildi.
Zaten dünyada bu yüzden Merkez Bankaları bağımsızdır. Politikacıların “müjdeler” dağıtarak makro dengeleri bozmalarını önlemeleri için.
Erdem Başçı’yı, Murat Çetinkaya’yı, Naci Ağbal’ı teşekkür ve takdirle anıyorum.
Dünkü yüzde 25 politika faizi kararını Erdoğan’a rağmen değil, onu ikna ederek aldıkları muhakkaktır.
Yeni Merkez Bankası yönetiminin yüksek teknik donanımı, Şimşek’in Bakan olarak desteği bunda etkili olduğu gibi, ekonominin nasıl kötü gittiğini göstermeleri de Erdoğan’ı ikna etmiş olmalıdır.
Osman Cevdet Akçay hocanın nasıl etkili bir konuşma yaptığını zihnimde canlandırıyorum.
İnşallah “Lütfi Elvan olayı” ve “Naci Ağbal olayı” tekerrür etmez, Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası’nın başkan ve başkan yardımcıları en az beş yıl göreve devam ederler.
Bu beş yıl benim uydurmam değil. Kanundaki süre... Önümüzde çok büyük, evet çok büyük sıkıntılar var, “rasyonel iktisat”tan başka çözüm yok çünkü.