Meclis’teyiz; 13 Arılık 2002 Cuma günü… Meclis’te, Tayyip Erdoğan’ın yasağını kaldırmak için anayasa değişikliği yapılıyor. Erdoğan Siirt’te okuduğu şiirden dolayı mahkum edilmiş, Yargıtay zorlama yorumlara Erdoğan’ı Anayasa’nın 76. Maddesindeki yasağa sokmuştu.
Bazıları “artık muhtar bile seçilemez” diyerek sevindirik olmuştu. Hem de ömür boyu!
Çünkü Anayasa’nın o zamanki 76. Maddesine göre, terör suçları ve “ideolojik veya anarşik eylemlere katılanlar veya bu eylemleri teşvik edenler” hiçbir zaman milletvekili seçilemezlerdi, hatta “affa uğramış olsa bile.”
Yargıtay Erdoğan’ın okuduğu şiiri “ideolojik eylemleri teşvik” saymıştı.
3 Kasım 2002 seçimlerini AK Parti kazanmıştı, Abdullah Gül başbakandı. Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla partisinin Genel Başkanı olabilen Erdoğan, milletvekili seçilemiyor, bu yüzden başbakan da olamıyordu.
Anayasa’nın 76. Maddesini değiştirmedikçe bu imkansızdı.
BAYKAL’IN DEMOKRATİK TAVRI
CHP lideri Deniz Baykal anayasa değişikliğine destek vereceklerini açıkladı. “Anayasasının bazı maddelerinin” değiştirilmesini öngören metin imzaya açıldı. “İdeolojik veya anarşik eylemlere katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik” cümlesi 76. Maddeden çıkarılıyordu. Terör eylemlerine katılma ve teşvik seçilme engeli olacaktı.
501 milletvekilinden 444’ü “kabul” oyu vermişti. 80 kadar CHP’li kabul oyu vermişti.
13 Aralık 2002 günlü Meclis oturumunda, AK Parti Grup Başkanvekili Burhan Kuzu kürsüdedir:
“Genel Başkanım Sayın Baykal'a da ayrıca teşekkür ediyorum; sağ olsun, var olsun; hakikaten büyük destek verdiler. Bu kadar yüksek rakam çıkması, beni ayrıca çok sevindirdi.” (Tutanak Dergisi, Dönem 22, cilt 1, s. 356)
Anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı Sezer geri çevirdi ise de Meclis bu defa 437 oyla aynen kabul etti, anayasa değişikliği yasalaştı, Erdoğan’a seçilme yolu açıldı.
9 Mart 2003’te tekrarlanan Siirt seçimlerinde, AKP’li Mervan Gül adaylıktan çekildi, Erdoğan aday oldu ve seçildi... Sonrası malum…
TARİH YAZACAK
Bu günlerde bu olayın hatırlanmasının sebebi, tabii yaklaşık 20 sene sonra İBB Başkanı İmamoğlu’nun “bir kelime”, evet bir tek “ahmak” kelimesi yüzünden yine siyasi bir kararla mahkum edilmesidir.
İmamoğlu zaten Cumhurbaşkanı adayı olmayacaktı denilebilir. Belediye bakanlarının aday olmayacağını CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu açıklamıştı… Fakat, yasak kesinleşirse Ak Parti, halkın oylarıyla kaybettiği İBB başkanlığını siyasi bir yargı kararıyla ele geçirmiş olarak 2023 seçimlerine girecektir. Sadece bu değil…
2024 baharında yapılacak olan İBB seçimlerinde de İmamoğlu aday olamayacak! İktidar partisi 2024’teki İBB seçimlerinde de en kuvvetli rakibini tasfiye ediyor.
Erdoğan bugün ‘ben yattım, o da yatsın’ diye özetlenecek tavır içinde.
Bir taşla kaç kuş dersiniz?
Ben Erdoğan’ın ne düşündüğünü merak ediyorum.
‘Atı alan Üsküdarı geçti’ diye mi, düşünüyordur?.. Yoksa tarihin bu mukayeseyi yapacağını düşünerek içsel bir tedirginlik mi duyuyordur?..
MEDENİ DÜNYADA…
Hayatını hukuk ve tarih okumaya adamış bir gazeteci olarak benim içimde yıllardır sürüp giden tedirginlik, bu ülkede hâlâ siyasetin hukuktan üstün olmasıdır.
Takrir-i Sükunlar… Tahkikat Komisyonları… İhtilal mahkemeleri… Darbeler, muhtıralar, OHAL’ler, KHK’lar… Derken, 21. Yüzyılda yargı bağımsızlığının önceki devirler gibi ağır bir sorun olmasıdır.
Gelişmiş ülkelere bakın, oralarda niye yok böyle vahim sorunlar? Oralarda siyaset kavgaları niye medeni, ölçülü ve makul… Bizde niye haşin ve acımasız?
Siyaset hukukla sınırlanmazsa haşin ve acımaz bir güç haline dönüşüyor.
Gelişmiş ülkeler dedim… ‘Hakaret hukuku’ uzmanı Doç.Dr. Serhat Sinan Kocaoğlu’nun “Uluslararası ve Ulusal Yargı İçtihatları Çerçevesinde Hakaret Suçu” adlı kitabına bakınız. (Seçkin Yayınları).
‘Ahmak’tan daha ağır “kaba, nezaket sınırlarını aşan” sözler cezai suç sayılmıyor (sf. 152 vd). Hatta, bırakın seçilme hakkının kısıtlanmasını, tam hakaret durumlarında dahi modern dünya hapis yerine para cezasına gidiyor (sf. 447 vd). İfade hürriyetinin üstünlüğü için.
Türkiye’de hiçbir ideoloji, hiçbir siyasi ikbal kavgası, Türkiye’nin gelişmiş ülke olması idealinden üstün olamaz. Bunun da ön şartı, hukukun üstünlüğüdür.
Not: Dün akşam, İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, hakaret suçlarında siyaset yasağının kaldırılması için kanun teklifi vereceklerini açıkladı. Destekliyorum