Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP lideri Özgür Özel’i terör örgütünün “kapı kulu” olarak suçlaması, Manisa’da şehit cenazesinde Özel’in protesto edilmesini takdirle karşılaması ve hemen mahalli seçimler için oy istemesi nasıl değerlendirilmeli?
Evvela, PKK terörüne karşı dört partinin ortak bildirisini Özel’in imzalamaması terör yandaşlığı olarak gösterilemez. Zira Özel daha ağır bir bildiriyle terörü kınadı, tedbirler araştırılmasını ve milli yas ilan edilmesini istedi. Bu konuda Özel’in tek kusuru, iktidarın propaganda makinesinin bunu nasıl istismar edeceğini kestirememiş olmasıdır.
İktidarın propaganda makinesi, 6’lı Masa’yı da terör işbirlikçisi gibi göstermede başarılı olmuştu! Skandal çapındaki “montaj video” vak’asını biliyorsunuz.
Bizde siyaset salt bir güç kavgası, siyasi bir düello halinde cereyan etmektedir. Artık hakikatin, gerçeğin hiçbir değerinin kalmadığı, “harp hiledir” anlayışını siyasette rakiplere uygulandığı bir dönemdeyiz!
İşte, Erdoğan, şehitlerimizin cenazesi daha toprağa verilmeden muhalefeti terör işbirlikçisi göstermekte, kendi partisine oy isteyebilmektedir!
HAİN SUÇLAMASI
Muhalefeti hain göstermek bizde eski bir hastalıktır. İttihatçılar’la başladı. Kemalizm döneminde devam etti. Celal Bayar üzerinden DP’ye geçti. Günümüze kadar uzandı.
Muhalefete böyle bakıldığı için Tek Parti devrinin, izleyen devirlerin yanlışları düzeltilemedi…
Ak Parti de son on yıldaki yanlışlarını “dış güçler” söylemişye ve muhalefete yönelik “ihanet” suçlamasıyla örttü. CB hükümet sisteminin anayasa hukuku ve siyaset bilimi verileriyle tartışılmasını hem baskıyla hamasetle ve terör suçlamasıyla önledi. Şu sözler Erdoğan’ındır:
“Kandil'den talimat geliyor. Ne diyor Kandil, ‘hayır diyeceksiniz’ diyor. Hayır diyor bunlar. Şimdi, Kandil ‘hayır’ diyor. Kandil ile beraber ‘hayır’ diyenler onlarla aynı değil mi?..” (18 Şubat 2017)
Ve hemen, Peygamberimizin “kişi sevdikleriyle beraberdir” hadisini okumuştu.
Ve, Türkiye 20 bin dolara ulaşabilecekken CB sisteminde 10 bin dolara düştü! Gerimizdeki birçok ülke bizi geçti. Bütün uluslararası ölçümlere en aşağılara indik. Kime yaradı?
Terörist PKK’yı ana muhalefetle bile işbirliği yapan, müşterek politikalar uygulayan bir örgüt gibi göstermek kime yarar?!
DEĞİŞEN SİYASETLER
HUDAPAR dün Meclis’te “eyalet sistemi, federasyon, özerklik tartışılsın” diye konuştu. Erdoğan’ın “yerli ve milli” diyerek taltif ettiği HUDAPAR’ın programında var bu. Adalet Bakanı Tunç Anayasa’nın değişmez maddelerini hatırlatarak “tartışılması söz konusu olamaz” dedi.
Erdoğan da tepki gösterir mi?
Muhalefetteki bir parti bunu deseydi, iktidar yeri göğü birbirine katardı. Ama HÜDAPAR müttefik!.. Dahası, Erdoğan’ın kendisi HDP tabanından oy alma siyasetini güderken eyalet sistemini övmüştü! (30 Mart 2013)
MHP ile ittifak yapınca bunu 2017’de reddetti.
Erdoğan, 6’lı Masa’nın Anayasa taslağı hakkında bile “dışarıda yazıp ellerine verdiler” diye konuştu, konuşabildi.
RASYONALİTE AÇIĞI
Demokraside oy elbette temel kavramlardan biridir. Fakat demokraside program ve istikrarlı ilkeler, partiler arası medeni ilişkiler de önemlidir. Her şeyi oy kazanmaya odaklamak ve geniş kitlelere dayanan muhalefeti hainlikle, mandacılıkla suçlamak hem ülkede gerilimi, kutuplaşmayı vahim boyutlarda tırmandırıyor hem siyaseti rasyonellikten, itidalden, verimlilikten uzaklaştırıyor. Demokrasinin denetim ve denge fonksiyonu işlemiyor. Ispatı mı?
İşte hamasetin, hain suçlamasının, otoritenin, muhalefete baskının zirve yaptığı CB sistemi dönemi…
2012’de fert başına 12.500 dolara ulaşmış Türkiye, kolayca 20 bin dolara çıkabilecekken, 2022’de 10 bin dolara düştü! Bunu başta iktidar, hepimizin düşünmesi gerekmiyor mu?
Niye bir Güney Kore olamıyoruz?
Bakın Şerif Mardin hocamız 1966 yılında ne yazmıştı:
“Türkiye’de sürekli muhalefetin boğazının sıkılmasının yol açtığı en önemli kayıp sosyal ve iktisadi yaratıcılığın engellenmesi olmuştur…” (Türk Modernleşmesi, İletişim Yay. s. 177)
Asaf Savaş Akat ve Seyfettin Gürsel’in “Çıkmaz Yol, Dünden Yarına Türkiye Ekonomisi” adlı kitabını okuyun. (Bilgi Üniversitesi)
Orada göreceksiniz her devirde iktisadi gelişmemizin “vasat” kaldığını…