Cumhurbaşkanı Erdoğan bir çıkmaz sokakta; sokağın üstünde “faiz sebeptir sokağı” yazıyor. Hem rasyonel hem İslami açıdan bir çıkmaz sokak.
Rasyonel açıdan, öngörülemezlik yaratıyor, TL’yi eritiyor.
Erdoğan bir yıl önce faizin yükseltilmesini “acı ilaç” olarak niteliyor, “kararlılıkla uygulayacağız” diyordu. (11 Kasım 2020)
Merkez Bankası’na Naci Ağbal gibi bilgi ve ahlakıyla güvenilen bir ismi getirmesi güveni güçlendirmişti. Sanılmıştı ki iktidar enflasyonla mücadelede kararlı…
2020 Eylül sonunda 8.30 lira olan Dolar, bu güvenle 12 Kasım’da 7.80’lere gerilemişti, TL değer kazanmaya başlamıştı…
Ama… Erdoğan aniden politika değiştirdi. 20 Mart 2021’de Naci Ağbal’ı azletti, “faiz sebeptir” yazılarıyla tanınan Şahap Kavcıoğlu’nu getirdi, Dolar bir günde 8 liranın üzerine çıktı!
Aynı yolda, dün Merkez Bankası’nın bütün iktisat bilimini çiğneyerek faiz indirimi yapması üzerine Dolar 11 lirayı gördü! TL kan kaybediyor, ekmeğimiz küçülmeye devam ediyor.
Böyle değişen politikalar güven yaratabilir mi?
FAİZ VE ‘NAS’ SÖYLEMİ
Erdoğan bir süre sonra bu çıkmaz sokaktan çıkmak için yeniden rasyonel politikalara dönebilir mi? Kim bilir?!
Erdoğan “faiz sebeptir” politikasını “nass” yani âyet-i kerimeye dayandırmakla, itikaden de kendini bağlıyor, nasıl politika değişikliği yapabilir?!
Sözleri şöyle:
“Bu konuda nas ortada. Nas orda olduğuna göre sana bana ne oluyor. Biz değerler silsilemiz içinde olaya buradan niye bakmıyoruz? Olaya buradan bakacağız ve adımımızı ona göre atacağız.”
Çağımızda devletlerin ekonomiyi düzenlemek için başvurdukları “para politikası araçları”na itikat gözüyle bakarsanız, şartlar ne olursa olsun, hatta yıkım yaratacaksa bile Merkez Bankası’nın bağımsızlığını sıfırlamak, faizi enflasyonun altına çekerek makro ekonomik dengelerin bozulmasına, enflasyonun fırlamasına aldırmamak gerekir!!
Erdoğan’ın, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’i ekonominin başından uzaklaştırdıktan sonra ve hele de CB isteminde uyguladığı politikalar da böyle sonuçlar veriyor.
Ama “ecdadımız” nasıl yapıyordu?
ŞEYHÜLİSLAM VE FAİZ
Osmanlı’da zenginler sadece taşınmaz mallarını değil, nakit paralarını da vakfederler, para vakıfları da faizle kredi verirdi.
Kanuni Süleyman zamanında 1539 yılında Şeyhülislam Çivizade Muhyiddin Efendi, bunun haram olduğuna padişahı ikna ederek yasaklattı… Ticaretin, dolayısıyla kredi ihtiyacının yaygın olduğu yerlerde, özellikle Rumeli’de ekonomi çöktü!..
Halveti Şeyhi Sofyalı Bâli Efendi, Kanuni’ye mektuplar yazarak çöküntüyü anlattı. Her yerden şikayetler geliyordu…
Kanuni Çivizade’nin yerine Ebussud Efendi’yi şeyhülislamlığa atadı. Ebussud Efendi, Anadolu ve Rumeli baş kadılarının da görüşünü alarak, para vakıflarının “muamele-i şer’iye” yoluyla, yüzde 12’ye kadar faizle kredi verebileceğine dair ünlü fetvasını çıkardı… Kriz aşıldı.
Bâli Efendi’nin Kanuni’ye mektuplarındaki “bazı hükümlerin Hakk’ın ilminde geçici” olduğu ifadesi, fıkıh bakımından çok dikkate değerdir. Hz. Ömer’den itibaren, dünyevi konularla ilgili nass’ların uygulanması sosyal bakımdan büyük zarar yaratacaksa, fıkıhta “tahsis, zaruret, istihsan, kamu yararı” gibi metotlarla çözümler getirildi. Ebussud Efendi’nin de yaptığı buydu. Bu konuda ilahiyatçı hocamız Prof. Hamdi Kâşif Okur’un “Para Vakıfları Bağlamında Osmanlı Hukuk Düzeni ve Ebussuud Efendinin Hukuk Anlayışı Üzerine Bazı Değerlendirmeler” adlı akademik makalesini herkese ve özellikle Beştepe iktisatçılarına önemle tavsiye ederim. (https://dergipark.org.tr/tr/pub/hititilahiyat/issue/7697/100836)
MODERN EKONOMİLER
Müslümanlar bu gibi yenileştirici metotları ve “ehl-i rey” denilen hür düşünceyi unutup dogmatizme düşmeleri geri kalmalarının önemli sebeplerinden biridir.
Özellikle bilim devriminin ve sanayi devriminin gerisinde kalmaları ve modern çağlara da bu iki devrimden önceki zihniyetlerle bakmaları bugünkü geri kalmışlıklarına yol açtı.
Cumhurbaşkanı, faiz konusunda gelişmiş kapitalist ülkeleri örnek veriyor; doğru… Çünkü onlarda hem sermaye birikimi yüksek hem ekonomiler rasyonellikle yönetiliyor.
Özellikle devlet iradesinde modern hukukun ve modern iktisadın standartlarına göre davranmak şarttır.
Nasslar devlet konusu değildir. İlahiyatçılar, tarihçiler, sosyologlar özgürce tartışsın.
Netice: Modern hukuk devleti ve kurallı piyasa ekonomisi… Başka yol olmadığı şu son on yılın yarattığı hasarlarda artık görülüyor.