Darbe lafı o kadar çok kullanılıyor ki, kelime dejenere oldu. Ben burada vurmak, zarar vermek anlamında kullanıyorum.
Dikkat çekmek istediğim konu Yargıtay’ın hem anayasaya hem kendi içtihatlarına aykırı şekilde AYM’ye karşı savaş açmasının ekonomiye zarar vermesidir.
Önce bir örnek olaydan bahsetmeliyim…
EKONOMİDE GÜVEN?
Günlerden 7 Mart 2018, Moody’s adlı derecelendirme kuruluşu Türkiye’nin notunu Ba1’den Ba2’ye düşürdüğünü açıklamıştı. Sebeplerden biri, “para politikası”ndaki yanlışlar ve kurumların baskı altına alınmasıydı. Emirle faiz indirtmeyi ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığının kaldırılmasını kastediyordu.
Moody’s not indiriminin diğer bir sebebini şöyle açıklıyordu:
“Hükümetin Anayasa Mahkemesi'nin politik mahkûmları tahliye kararını eleştirmesi ve alt mahkemenin bu karara uymaması, yargı makamının temelini çürütmektedir.”
AYM, Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın tutuklanmalarının “hak ihlali” olduğuna hükmetmiş, fakat hükümet AYM’ye yüklendiği gibi görevli Ağır Ceza hakimleri de AYM’yi “yetki gaspı” ile suçlamış, tahliyeyi reddetmişlerdi.
Financial Times gazetesi, bu haberi verirken “Erdoğan’ın yönetiminde denetim ve denge kurumlarının zayıfladığını” yazıyordu. (8 Mart 2018)
Bu kurumların birincisi yargıydı tabii.
Ekonomide güven hukukun üstünlüğüne bağlı olduğu için Moody’s bu meseleyi derecelendirme açıklamasına almıştı.
YARGITAY’IN EKONOMİYE ETKİSİ
İbret alınmayınca tarih tekerrür ediyor. Yargıtay 3. Ceza Dairesi AYM kararına uymamakla kalmayıp bir de suçlayınca döviz yükseldi. Üstüne üstlük Yargıtay da hukuktan ziyade siyaset diliyle yazılmış bir bildiri yayınlayarak AYMyi suçladı…
Ekonomist yazar Erdal Sağlam, 10Haber’deki makalesinde şöyle yazıyordu:
“Son çıkan anayasa krizi piyasaları hemen etkiledi ama bir an önce çözülmediği takdirde asıl etkisinin zaman içinde katlanarak büyüyeceği söylenebilir. Her krizin, faturayı ödeyen geniş halk kesimlerinin yükünü arttırdığı da unutulmamalı…”
Sağlam, “Sürekli krizle rasyonel ekonomi olmaz” diye uyarıyordu. (11 Kasım 2023)
Kendinizi yatırımcı yerine koyun. Türkiye’ye milyonlarca dolar yatırım yapacaksanız, hukuk düzeni nasıl diye hukukçu uzmanlarınıza inceleme yaptırmaz mısınız? Siyasi hürriyetler yatırımcıyı fazla ilgilendirmiyor ama hukuk düzeni çok ilgilendirir. Onun içindir ki Moody’s yatırımcı müşterilerine yayınladığı bültende “AYM kararını mahkeme uygulamadı” diye yazıyor, iktisatçılar sürekli hukuk uyarısı yapıyor.
YARGITAY’IN DOĞRU KARARLARI
Yargıtay 3. Dairesi’nin ve Yargıtay Başkanlığının AYM’yi nasıl suçladığı biliniyor. AYM’yi yetkisini aşarak Yargıtay kararlarına müdahale etmekle suçlamışlardı.
Halbuki Yargıtay, hem de Ceza Genel Kurulu 26 Ekim 2022 tarihli kararında, aynen “Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ve içtihadi anlamda yol gösterici niteliği tartışmasızdır” diyerek AYM’nin bireysel başvuru kararlarının Yargıtay’ı da bağladığına karar vermişti. (Karar No: 2022/ 671, paragraf 112)
Dahası, AYM’yi ağır sözlerle suçlayan 3. Ceza Dairesi’nin kendisi de 4 Nisan 2023 gibi yakın tarihli kararında “Anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar' ibaresinin kapsamının, Anayasa Mahkemesinin Daireyi de bağlayan kararları doğrultusunda yorumlanması ve belirlenmesi gerekmektedir” diyerek AYM’nin yetkisini tescil etmişti. (Karar No: 2023/966)
ÇÖZÜM NE?
Yargıtay’ın bu iki kararı mevcutken Yargıtay neden AYM’ye hücum etti, AYM kararına uymayı neden reddetti, anlayamıyorum.
Acaba Can Atalay muhalif ve solcu olduğu için mi? Ya da sadece AYM’ye duygusal tepki mi?
Hukuk evrenseldir, kişinin ırkına, dinine, felsefi tercihine, sosyal sınıfına bakmaz.
Adalet duygusallık da kabul etmez. Cevdet Paşa’nın veciz ifadesiyle hakimler “hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn olmalıdır.”
Çözüm TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, Yargıtay’a yazısını iade ederek ve Yargıtay’ın bu kararlarını da ekleyerek, AYM kararının uygulanmasını istemesidir. Yapar mı? Kestiremiyorum. Eski Numan Kurtulmuş yapardı.
Netice: Hukuk fantezi değildir, hukuk ekmektir.