Diyanet’in faiz fetvası üzerine

Taha Akyol

Cumhurbaşkanı Erdoğan emirle faiz indirtiyor ve bunu “nass” uygulaması olarak takdim ediyor. Fakat üç gün önce devreye soktuğu dövize endeksli mevduat politikası iktisat çevrelerinde ‘örtülü faiz’ tartışmalarına yol açtı…

Erdoğan’ın politikasının “nass”a aykırı olduğunu gösteren eski bir Diyanet fetvası medyada dolaşıma sokuldu. Fetvada “mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır” denildikten sonra şu vurgu yapılıyor:

Söz konusu faiz oranlarının enflasyonun altında ya da üstünde olması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz. Bu itibarla bankaların vadeli mevduat hesaplarına para yatırmak caiz değildir.”

Bu eski fetva bir yönüyle Erdoğan’ın işine gelir, çünkü “faiz sebeptir” politikasına denk düşüyor… Ama aynı zamanda dövize endeksli mevcut politikasına terstir çünkü negatif faizi bile reddediyor…

DİYANET VE SİYASET

Gerçi Diyanet’ten Erdoğan’ın son politikasını dinen meşrulaştıran yeni bir fetva çıkarsa hiç de sürpriz olmaz! Diyanet faizli konut kredisiyle TOKİ’den konut almanın caiz olduğuna dair fetva çıkarmadı mı? (15 Ocak 2020)

Pandemiye karşı “ulusal düzeyde başlatılan dayanışma kampanyalarına” bağış yapmanın dinen zekât yerine geçeceğine dair fetva vererek muhalif belediyeleri dışlamadı mı?

Hatta iktidarın bu politikasına dinî desteğin işaretleri başladı bile. Değerli arkadaşımız Ahmet Taşgetiren’de okudum: Fıkıh uzmanı bir “hoca”, bankaya para yatıranların aldığı faiz, dövizin altında kalırsa aradaki farkın devlet kesesinden ödenmesini “kamu yararı, maslahat, zaruret” gibi fıkhi metotlarla “caiz” gördüğünü açıklamış.

Sigorta türlerini ve “murabaha ile leasing” işlemlerini İslam’a aykırı bulan “hoca”mızın şimdi bankaya faizli para yatırmayı teşvik anlamına gelen bu iktidar politikasını caiz görmesi sürpriz değildir.

Böyle tartışmalı konularda neyin caiz, neyin haram olduğu konusu elbette din âlimlerinin alanındadır. Ben “faiz” kavramının altında ne büyük sorunların ve görüş ihtilaflarının yattığına dikkat çekmek istiyorum.

DİYANET’İN KİTABI

Evvela Diyanet fetvasındaki “faiz oranlarının enflasyonun altında olması” halinde bile haram sayılması sorunlu bir görüştür.

Fetvayı yazanlar Diyanet’in on yıl önce yayınladığı İlmihal’i bile okumamışlar. Orada “paranın satın alma gücünün yani gerçek değerinin hızlı bir düşüş kaydettiği, enflasyonun çok yüksek oranlarda seyrettiği toplumlarda faiz, bu sınıra kadar paranın enflasyon karşısındaki eriyişini durdurucu bir çözüm olarak görülmekte” deniliyor, böyle durumlarda, faiz hakkında “açık cevap vermenin bir hayli güç” olduğu belirtiliyor. Dahası, faiz korkusuyla “dindar kesimin ekonomik hayattan uzak durarak pasif ve mütevazi işlerle yetinmesinin” yanlış olduğu da kaydedilmektedir. (Bkz. İlmihal, cilt II, s. 422-426)

Bu noktada, Osmanlı’da neden sermaye birikimi ve Sanayi Devrimi olmadığı konusunda Halil İnalcık, Mehmet Genç, Timur Kuran, Şevket Pamuk gibi tarihçilerimizi okumak gerekir, bilhassa dindarlar ve İlahiyatçılar okumalı.

BİLGİ İHTİYACI

Görülüyor ki, çağımızdaki modern ekonomide neyin dinen haram olan “riba”, nelerin ise vazgeçilemez “para politikası aracı” ve Erdoğan’ın söylemiyle “mevduat kazancı” olduğunu eski fetva sayfalarında bulamayız. İktisat tarihi, modern iktisat ve işletme, sosyoloji bilimleri olmadan bu konuda sağlıklı politika geliştirilemez.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan “faiz sebeptir” diyor, “nas” diyor, “benim tezim” diyor ama 6-7 yıldır istikrarlı politikalar oluşturamadı. Bir teorik model de yazılmış değil. Görülüyor ki, Kendi beşerî politikalarını “nass” diye takdim etmemeli, bunun vebalinden sakınmalıdır.

Ekonomide konvansiyonel politikalar şarttır; yani kurallı, kurumlaşmış serbest piyasa ekonomisi.

Faiz meselesini hem İslami hem iktisat tarihi, hukuk ve sosyoloji disiplinleri açısından tahlil eden muhterem Hocamız Ali Bardakoğlu, “takas ve tarım ekonomisi” çağlarındaki fetvaları tekrarlayarak zamanımızda ekonomiye çözüm getirilemeyeceğini yazıyor. Naslardaki “maksat” (maqasıd) ile sanayi çağı ekonomisinin birlikte mütalaa edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Muhterem hocamızın “İslam’ı Doğru Anlıyor muyuz?” adlı son derece değerli, ufuk açıcı eserini önemle tavsiye ederim. (s. 249-263)

Siyasi ya da ideolojik kavgalara değil, bilgiye, araştırmaya, müzakereye ihtiyacımız var. Uzak Doğu’nun yaptığı gibi.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (107)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.