’Devlet-i muntazama’

Taha Akyol

Derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye ekonomisine dair yıllık raporunu yayımladı. İyi dediği tespitler var, dikkat çektiği endişeler var.

Türkiye’ye yatırım yapmalarını istediğimiz dev şirketler bu tür raporları son derece önemserler.

Siyaset, rapor iyi olursa “dünya bize hayran” plağını, olumsuz olursa “dış güçler” plağını propaganda tedavülüne koyar…

Biz işin aslına bakalım. Zira ‘dış güçler’ deyip geçiştirmek kendimizi aldatmak olur.

Moody’s son raporunda Şimşek-Özkan ekibinin ‘ortodoks’ iktisat yolunu izlediğini, Türk ekonomisindeki şu üç dev soruna çözüm getirmeye yöneldiklerini belirtiyor.

Enflasyonu düşürmek… Böyle bir sorunumuz yok mu?!

Türkiye’nin büyük dış dengesizliğini azaltmak… Dış açığımız rekorlar kırmıyor mu?!

Mali disiplini sağlamak… Seçim ekonomisi uygulayarak iki yıl üst üste ek bütçe çıkaran tek ülke biz değil miyiz?!

6 YILDIR ÇÖZÜMSÜZ…

Aynı Moody’s bu iktidar doğru politikalar izlerken, Türkiye’yi dünyaya “yatırım yapılabilir ülke” ilan etmişti. (16 Mayıs 2013)

Ficth’s ise ondan bir yıl önce Türkiye’nin “yatırım yapılabilir ülke” olduğunu açıklamıştı. Yabancı yatırım girişi rekorlar kırıyordu gerçekten de…

Fakat Moody’s ve Fitch’s gibi kuruluşlar, 2017’de alarm vermeye başladılar. Birinci sebep “dış açığın büyümekte” olması, ikinci sebep “kurumsal bağımsızlığın zayıflaması” idi. (1 Şubat 2017 ve vd)

Başbakan Erdoğan 2014’ten beri faizi indirtmek için Merkez Bankası’na ağır sözlerle hitap ediyor; Ali Babacan ve Mehmet şimşek ise Merkez Bankası’nı savunuyorlardı. Döviz yükselirse Merkez Bankası TL’yi korumak için faizi artırıyor, Erdoğan’ın tepkisini çekiyordu.

Doların 4.9 TL’ye çıkması üzerine Merkez Bankası faizi yüzde 13,5'ten 16.5'e yükseltmiş, Mehmet Şimşek şu açıklamayı yapmıştı:

TCMB Başkanı ve PPK üyelerinin TL’deki düşüşü ve fiyat istikrarını sağlamak için atacakları gereken her adımda tam desteğim var.” (23 Mayıs 2018)

Şimşek tivitinde “dış açık, mali disiplin, TL’nin istikrarı” vurgusunu yapılıyordu; Moody’s’in dünkü açıklamasının aynısı! Altı yıldır çözümsüz kalarak büyüyen üç büyük sorun!

Fakat 9 Temmuz 2018’de CB sistemine geçilecek, Şimşek’in yerine Berat Albayrak getirilecekti. Sonrası malum…

YAPISAL SORUNLAR

Türkiye’yi krize sürükleyen popülist politikalar ve Özal Reformları ile Kemal Derviş reformları… AK Parti’nin ilk on yılındaki ‘ortodoks’ politikalar ve son yıllardaki popülist politikalar ve yine kriz…

Kriz-reform sarmalı… Birçok sebebi var ama kurumların zayıflığı en önemli birkaç sebepten biri.

Benim “Laf Dinlemedi, Merkez Bankası Nereden Nereye?” adlı kitabımda bu süreç hakkında ayrıntılı bilgiler vardır.

O araştırmamdan benim çıkardığım bazı ‘laboratuvar sonuçları’ var:

Kurumların zayıflığı, mesela iktidar partisinin Merkez Bankası’nı istediği gibi hizaya getirebilmesi… Seçim ekonomisiyle verimsiz harcamalara oluk oluk kaynak aktarıp bütçe açığının patlatılması, bunu önleyebilecek Mali Kural Kanunu’nun 2010 yılında iktidar tarafından engellemesi… Liyakat yerine ‘bizden’ atamalar…

Bunlar her devirde “yapısal” sorunlarımız.

Artık lider ve parti şartlanmasının dışında, Türkiye’nin asli sorunlarına rasyonel ve kurumsal gözle bakmalıyız.

BEŞ YILDA

Bakın, tekzip edilmeyen haber: Mehmet Şimşek, TÜİK’e telefon açarak, “gerçeği açıklayın, program yapamıyorum” dedi!

Dört yılda TÜİK’te dört başkan ve çok sayıda üst yönetici değiştirildi; Merkez Bankamızda da öyle olmadı mı? Kurumların böyle “laf dinler” hale getirilmesi, güveni sarstığı gibi ‘rasyonel’ program yapılmasını da engelliyor.

Moody’s’in raporunda da Şimşek-Özkan ekibinin kademeli de olsa “uzun vadede” sorunları çözebileceği belirtiliyor ama “yeni bir politika dönüşü yaşanmasıyla kredi görünümünün negatife çevrilebileceği” uyarısı da yapılıyor.

Zira Türkiye altı yılda beş defa ekip ve politika değiştirdi: Babacan-Şimşek ekibi, onların yerine Berat Albayrak… Sonra ‘ortodoks’ Naci Ağbal ve Lütfi Elvan… Sonra onların yerine ‘heteredoks’ Şahap Kavcıoğlu ve Nurettin Nebati… Sonra onların yerine ortodoks Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan, ne kadar süreyle???

Siyaset böyle… Onun için “devlette devamlılığı” sağlayacak kurumlar liyakatli ve güçlü olmalı.

Büyük alimlerimizden Cevdet Paşa’nın deyişiyle “devlet-i muntazama” yani.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (104)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.