Merhum Cemal Kaşıkçı, nişanlısı Hatice Cengiz ile yapacağı nikahın işlemleri için 28 Eylül 2018’de İstanbul’da Suud Başkonsolosluğuna gitti. Kendisine 2 Ekim’de gelmesi söylendi…
Başkonsoloslukta görevli İstihbarat Şefi Abdullah el Muzaini hemen ertesi günü, 29 Eylül’de Sabiha Gökçen’den Riyad’a uçtu. Belli ki cinayetin planı yapılacaktı.
2 Ekim günü iki özel jet uçağıyla 15 kişilik infaz ekibi sabaha karşı İstanbul’a indi, saat 10.00 sularında konsolosluğa girdiler.
Merhum Kaşıkçı saat 13.14’te konsolosluğa girdi ve bir daha çıkamadı. 7 dakika içinde boğulmuş, elbiseleri çıkarılmış, infaz ekibindeki Adli Tıp Uzmanı Salah Muhammed Abduh et-Tubeyki tarafından cesedi parçalara ayrılıp deri çantalara yerleştirilmişti.
Dublör Muhammed Al Madani, merhum Kaşıkçı’nın elbiselerini giyip dışarı çıkacak, Kaşıkçı çıktıktan sonra ortadan kaybolmuş olacaktı. El Cezire’ye göre ise parçalar asitle eritilerek yok edilmişti.
Ortadoğu siyasetinde, Rus, İran, Çin, İsrail istihbaratlarının muhalifleri yabancı ülkelerde “infaz” etmesi zaman zaman görülen iğrenç bir metottur.
NEDEN KAŞIKÇI?
Merhum Cemal Kaşıkçı, Arap kimliğini ve Filistin davasını kuvvetle savunan fakat despotizmi kararlılıkla eleştiren demokrat bir aydındı. Washington Post’ta yazıyor, TV’lerde, sempozyumlarda konuşuyordu.
Despot Prens Muhammed bin Salman kadınların araba sürmesine izin vermek gibi göstermelik adımlarla Batı’da “reformist” kimliği kazanmaya çalışırken, Kaşıkçı şöyle yazmıştı:
“Prens, gerçek ‘reformist’ olduğunu ispat etmek için medyada kamuya açık müzakere ve tartışmalara izin vermeli, görüşlerinden dolayı hapsedilenleri serbest bırakmalıdır.” (WP, 28 Şubat 2018)
Bir başka yazısında, “Suudi Veliaht Prens, Putin gibi hareket ediyor” diyordu. (WP, 5 Aralık 2017)
Merhumun, Suud parasıyla ve baskısıyla, Arap medyada yazılarının yasaklanmasını anlatan yazısı, Arap dünyasında despotizmin ‘sınır aşan’ niteliğini görmek bakımından bir belge niteliğindeydi. (WP, 11 Eylül 2017)
Kaşıkçı’nın Suudi hanedanının servetini ve suiistimalini anlatan makaleleri de az değildir.
Her yıl “80 – 100 milyar dolar iktisadi olmayan şekilde sarf ediliyor”du! Prens için yapılan özel havaalanı gibi…(WP, 5 Aralık 2017)
Despot Prens, vahşi bir infazla bu sesi susturdu işte.
Çok isterim ki, Kaşıkçı’nın makaleleri üniversitelerimizde birkaç master ve doktora konusu yapılsın…
DESPOTİK REJİM
BM raporunda yer alan kayda göre, Kaşıkçı’yı vahşice infaz etmek için Prens Bin Salman tarafından görevlendirilen infaz timinin kendi aralarında, “kurbanlık hayvan geldi mi?” diye konuştuklarını Türk istihbaratı tespit etmiş ve uluslararası belgelere geçmiştir. (AA, 19 Haziran 2019)
İtiraf gibi değil mi?
Hukuk ve insan hakları kültürünün gelişmediği eski eski geleneksel toplumlarda ve modern diktatörlüklerde otoritelerin muhaliflere bakışı böyledir.
Çağımızda o boyutlarda değil ama bütün otoriter sistemlerde siyasi otorite hukuktan üstün olmaya, özgürlükler ihlal edilmeye, aykırı sisler şu veya bu ölçüde susturulmaya devam ediyor. Zira “güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar.”
Otoriter rejimler arasında Suudi rejimi pek ‘orta çağ’ karakterinde… Orta çağda olduğu gibi devlet ve doğal kaynaklar, bu arada petrol Suud ailesinin mülkü! (Partimonyalizm)
Petrol, dospotizmin finansman kaynağı…
TÜRKİYE’NİN TAVRI
Hukukta, kamu düzeni nerede ihlal edildiyse oranın mahkemesi yetkilidir. Türkiye doğru bir kararla Kaşıkçı cinayetini soruşturmuş ve yargılamaya başlamıştı. Ama dosyayı Suudi Arabistan’a devrediyor!
Döviz için tabii.
Bu karar “Eyyy…” döneminin nasıl bittiğinin bir örneğidir bu. Mısır ve İsrail’le neler söyledik, şimdi nasıl davranıyoruz, değil mi?
Ermeni sorununa “soykırım” diyen Biden’a bile “eyyy…” diyemediğimiz bu dönemde, Kaşıkçı dosyasının Suudi faillere teslim edilmesi sürpriz değil.
128 milyar doları harcadık, swap işlemleriyle döviz bulmamız lazım.
Dünyaya meydan okumak da yanlıştı şimdiki aşağıdan alma tavrı da…
Türkiye’nin yüz elli yıllık diplomasi “eksen”ni bozmamak lazımdı. O hataların faturasını şimdi ekonomik krizle, dış politikada düzeltme çabalarıyla ve bir simge halinde, Kaşıkçı dosyasını faillerine teslim etmekle ödüyoruz.