Deniz Baykal vefat etti. Siyasi hayatını anlatacak değilim. Son derece önemli bulduğum iki eserinden bahsedeceğim: Biri doktora tezi olan “Siyasal Katılma” adlı kitabı… Öbürü CB hükümet sistemi konusunda Meclis’te yaptığı konuşma…
Nesillere bıraktığı iki entelektüel miras.
“Siyasal Katılma” adlı kitabında, Cumhuriyet tarihimizdeki iki ana çizgiyi tam bir bilimsel objektiflikle tahlil eder: Bir yanda CHP, karsında DP ve devamı olan Adalet Partisi…
2007 gibi yıllarda kendisine çok ısrar etmiştim… 2000’lere kadar olan gelişmeleri izah eden bir önsöz yazması ve bununla kitabın ikinci baskısının yapılması için… Fakat siyasi meşguliyet buna izin vermemişti.
İKİ ANA ÇİZGİ
Baykal’ın kitabının özeti şudur: CHP, “belli bir ilkeler grubuna göre toplumu düzenleme amacına yönelmiş bir siyaset anlayışını” temsil eder… Bu partideki iç buhranlar genellikle ilkeler tartışması halinde ortaya çıkar… Birincil muhatapları şehirler ve aydınlardır. (sf. 117)
Karsındaki DP ve AP ise “belli ilkelere göre toplumu düzenleme amacına yönelmiş değildir… Toplumun tabanından gelecek taleplere, baskılara karşı hassastır. Seçimlerdeki başarısı da bunun sonucudur...” (s.118)
Baykal CHP çizgisini “rasyonel”, “sistematik ve ütupik”, DP ve AP’yi ise “fonksiyonel”, “ampirik ve pragmatik” olarak tanımlar. Tek Parti devrinde yaygın olan “ilerici-gerici” şablonuna yer vermez.
Liderliği döneminde CHP’yi bu dar zeminden çıkarma girişimleri oldu. “Anadolu solu” kavramı bunun bir ifadesiydi.
Başörtülü ve çarşaflı kadınlara CHP rozeti takması laikçi kesimin tepkisini çekmişti. Arkadaşımız Fikret Bila bu meseleyi sorduğunda Baykal’ın cevabı şöyleydi:
“Ben partiye gelmiş örtülü bir kadını nasıl geri çeviririm? Tek parti zihniyetine mi dönelim? Biliyorsunuz, tek parti döneminde, Kızılay’a, Atatürk Bulvarı’na köylüleri poturlu, şalvarlı diye sokmazlardı. Şimdi CHP’den beklenen, bu zihniyetin bir uzantısı gibi davranması mıdır? Tek parti dönemine dönmesi midir?”
Baykal, Atatürk’le görüşmek için yola çıkan Aşık Veysel’in kıyafeti yüzünden Bulvar’a sokulmayıp geri çevrildiğini hatırlatıyordu. (Milliyet, 2 Aralık 2008)
İKİ BAYKAL
Akademisyen Baykal, siyasi hayatımızdaki bu ana kutuplaşmayı doğru teşhis etmişti. Fakat politikacı Baykal’ın bu kırılmayı aşmak için çabası bir genel politika geliştirmek olmadı, “pragmatik” davrandı.
Tavrının “açılım” olmadığını Fikret Bila’ya açıklamalarında da net olarak belirtir.
Ben sorduğumda, CHP tabanının böyle bir açılıma hazır olmadığını, partinin bölünmemesi gerektiğini söylemişti.
Bu yüzden CHP’nin ‘klasik’ imajı Baykal döneminde değişmedi. 28 Şubat döneminin önde gelen Nur Serter gibi isimlerini de milletvekili yapmıştı.
Bu “açılım”ı zamanımızda Kılıçdaroğlu yapıyor.
CB SİSTEMİ
Baykal’ın “eser” denilmeye layık ikinci entelektüel mirası, 9 Ocak 2017 günü CB sistemi hakkında Meclis’te yaptığı konuşmadır. “Buraya kimseyi suçlamak ya da karalamak için gelmedim. Günlük siyaset yapmak için burada değilim” diye başlıyordu.
Milletvekillerinin taslağı görmeden boş kağıt imzaladığını, metnin “alelacele, telaşla hazırlanmış, olgunlaşmamış” olduğunu belirtiyor, bu sistemin “millet egemenliğinin yerine şahıs hegemonyasını ikame edeceğini” söylüyordu.
Baykal’ın zabıtlardaki sözleri şöyle:
“Belki en temel yanlış, Cumhurbaşkanının Meclisteki iktidar partisinin aynı zamanda genel başkanı da olabilmesidir. Bundan daha büyük bir hata tasavvur edilemez. Bu, yasama ile yürütmeyi iç içe geçirmek demektir. Cumhurbaşkanı yani tüm Türkiye’nin temsilcisi olması gereken kişi bir siyasi partinin genel başkanı, grup toplantısına katılacak, MYK toplantısına katılacak, o partinin yararlarını, çıkarlarını savunacak, takip edecek. Cumhurbaşkanı AKP Genel Başkanı olacak, AKP Genel Başkanı da yargıyı belirleyecek, Anayasa Mahkemesini belirleyecek, HSYK’yı belirleyecek. Değerli arkadaşlarım, sağduyumuzu mu kaybettik Allah aşkına?..”
Baykal, “bu parti devleti olmak demek” diyor, CHP tarihinde parti devletinin olduğunu ama bundan çıkılarak demokrasiye geçildiğini anlatarak teklifin reddedilmesini istiyordu.
Siyaset bilimi doktoru Baykal’ın CB sistemi hakkındaki öngörüsü doğru çıktı maalesef.
Baykal’ı rahmet ve saygıyla anıyorum.