Çin’de ortaya çıkan Korona virüsü nasıl bir virüstür, hangi yollardan yayılıyor, beklendiği gibi Nisan ayına kadar aşısı bulunabilecek mi?.. Bunlar cevaplarını bilim insanlarından alabileceğimiz sorular.
Her halde bilim çözüm bulacaktır.
Ancak salgının bütünüyle dünya ekonomisini kötü etkilemesi, ekonomik sıkıntıların siyasi sonuçlarının olması ayrı bir konudur.
Salgının hızla yayılıyor olması “küreselleşme” çağında, ülkelerin kendi kabuklarına çekilemeyeceğinin tipik örneğidir.
‘DÜŞMAN KOMPLOSU’
Çin’den bu virüsün “emperyalist saldırı” olduğu yolunda bir açıklama gelmedi. Fakat İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Ulusal Koronavirüs Önleme Merkezi Toplantısı’nın ardından yaptığı konuşmada şöyle diyor:
“Tüm kurumlar dikkatli olmalıdır. Toplumda korkunun yayılması ve ülkenin tatil edilmesi, düşmanın bir planı ve komplosudur.”
Virüs korkusunun güçlü olduğu toplumlarda, evet, adeta hayat duruyor; Çin’de böyle. Fakat bu bir “düşman komplosu” değil, insani bir refleks…
Çeşitli ülkelerde okulları kapatmak gibi tedbirler de alınıyor.
Toplumlar tabii ki paniğe kapılmamalı ama bunun yolu tedbirler konusunda bilim insanlarının ve devletin güvenilir açıklamalar yapması, vatandaşın nelere dikkat etmesi gerektiğinin iyi anlatılmasıdır.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın alınan tedbirlere dair açıklamaları ve vatandaşlara hijyen tavsiyeleri iyi bir örnek.
Tabii ki bilimin bu kadar geliştiği bir çağda, korona virüsü Orta Çağ’daki veba salgınları gibi kitlevi ölümlere yol açmayacak; virüse yakalananlar arasında ölüm oranı yüzde 2.4’ten ibaret zaten.
Fakat virüs, ekonomide ağır hasar yaratacak gibi gözüküyor.
KOMPLO TEORİLERİ
Öyle bir çağdayız ki, ulaşım ve iletişimdeki muazzam gelişmeler sebebiyle milletlerin sağlıkları da ekonomileri de iç içe geçmiş durumda.
Hangi ülkede salgın çıkması istenebilir ki!.. Bize de bulaşabilir…
Hangi ekonominin çökmesi istenebilir ki!.. Bizim dış ticaretimiz zarar görür.
Çağımızda Çin’de ortaya çıkan virüs bütün ülkelerde insanların sağlığını tehdit ediyor. Bu satırlar yazılırken virüs 17 ülkede görülmüştü. Çin’den sonra ilk sırada İran var. İran’ın ruhani başkenti Kum, Çin’de virüsün çıktığı Vuhan kenti gibi.
Ekonomide “küresel” faktör daha dikkat çekici…
Çin ekonomisindeki büyümenin virüs yüzünden 1.1 puan daha düşük olacağı, 140 milyar dolar kayba uğrayacağı yolunda tahminler var.
Çin’in ithalat ve ihracat taptığı ülkelerin ithalat, ihracat ve turizminin bundan etkilenmesi düşünüldüğünde dünya ekonomisinde 1 trilyon dolar daralma olacağı söyleniyor.
Belli ağırlığı olan herhangi bir ülkedeki finansal kriz de bütün diğer ülkelerin ekonomilerine zarar veriyor.
Kimse Türkiye ekonomisinin de çökmesini istemez. Artık ekonomimizi yıkmaya çalışıyorlar gibi komplo teorilerini bırakıp iktisadi sorunlara iktisadi rasyonalizmle bakmak ve dünyaya da bu rasyonalizmi göstermek zorundayız.
ÇİN’İ TANIMAK
Bu vesileyle Çin’i tanımanın önemine dikkat çekmek isterim.
Tabii Sadece Çin’in değil; Japonya, Güney Kore ve Uzak Doğu modeli…
Biz tarihimizin hiçbir döneminde, aynı dönemdeki Uzak Doğu modernleşmesinin başarısını gösteremedik. Bunun sebeplerini iyi düşünmeliyiz.
Hepimizin bu konuda önyargıları var ama ne kadar bu meseleyi araştırdığımızı bir düşünelim!
En büyük sorunumuz, önyargılarımızı bilgi sanmak ve araştırmaya ihtiyaç duymamak olmasın!
Koç Üniversite yayınlarından Mustafa Çağrı ve Caner Bakır’ın “Çin Bilmecesi” adlı kitabı yeni yayımlandı.
Kitabın alt başlığı “Çin’in Ekonomik Yükselişi, Uluslararası İlişkilerde Dönüşüm ve Türkiye”dir.
Mao’dan kurtulduktan sonra Komünist Çin piyasa ekonomisine ve dışa açılmaya yöneldi… 2000’li yıllarda Türkiye en fazla yılda 20 milyar dolar yabancı yatırım çekmişti, Komünist Çin’in kapitalist Batı’dan çektiği yabancı sermaye yılda 290 milyar dolara kadar çıkmış!
Çin yazısının zorluğu malum. Buna rağmen kitapta Çin’in okuryazarlıkta ve eğitimde Türkiye’den hayli başarılı olduğunu gösteren rakamlar veriliyor.
Çin’in şimdiki ‘Tek Adam’ı Xi Jimping’in “eli sopalı yönetimi”nde ekonomik gelişmenin yavaşlamaya başladığı ve Çin’in “orta gelir” tuzağını aşmakta zorlanacağı anlatılıyor.
Özetle her alanda bilgi, merak, araştırma ruhu, mukayese, perspektif, yaratıcı düşünce…
Bu çağın lokomotifi bunlar.