CHP’de Genel Başkanlık seçimlerini Özgür Özel kazandı. Hitabet ve polemik kabiliyeti ile dikkat çeken ve genç yaşta parti genel başkanlığına yükselen Özgür Özel’e ülkeye ve demokrasiye hizmet yolunda başarılar dilerim.
Özel’in kazanmasında CHP’deki değişim rüzgârı yanında Ekrem İmamoğlu’nun büyük rolü oldu. Aşağı yukarı görev taksimi belli olmuş bulunuyor: Özgür Özel CHP lideri… İmamoğlu 2024’te İstanbul Belediye Başkan adayı, 2028’de Cumhurbaşkanı adayı.
İktidar karşısında İstanbul’da İmamoğlu’dan başka ‘rakip’ olabilecek bir aday gözükmüyor.
İmamoğlu’nun mahkûmiyeti var fakat iktidarın bunu dört yıl askıda tutması kolay değil.
Kurultay gerilimi bir bölünmeye yol açmadı. Kılıçdaroğlu’nun “tartışmalar geride kaldı, Özel’e ve yeni yönetime başarılar diliyorum” açıklaması iyi oldu.
DOĞRU POLİTİKA?
Genç ve hitabet gücüne sahip Özgür Özel’in, moralsiz CHP tabanında bir heyecan yaratması tabiidir. Muhalefetin daima felç halinde bulunmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen vurmaya başladı bile. Erdoğan, hangisi olursa olsun, muhalefetin hareketlenmesini istemez.
Özgür Özel CHP’yi büyütebilir mi? Vurguladığı “başta laiklik, altı oku canı gibi savunan bir parti” diyerek yaptığı tanım bunu sağlayabilir mi?
Halbuki Kemal Kılıçdaroğlu’nun açılımı hem doğruydu hem CHP tarihindeki değişim dinamiğinin yeni bir aşamasıydı.
Öyleyse seçimleri niye kaybetti? Politikanın “doğru” olması başkadır… Propaganda kapasitesi, karizma, kamu kaynakları, kitleler psikolojisi, yerleşik seçmen davranışları gibi faktörlerin belirleyici olduğu ‘seçim kazanma’ kavramı başka… Bunun somut örneği, yanlışları besbelli “faiz sebeptir” söyleminin seçimlerden galip çıkmasıdır.
Son seçimlerde beş liderin CB yardımcı olması, dil ve davranış âhengi sağlanamaması, Erdoğan’ın ‘yaparsa o yapar’ imajı gibi faktörler de Mayıs 2023 seçimlerini doğru programa sahip muhalefete kaybettirdi.
CHP’DE DEĞİŞİM DİNAMİĞİ
Özel ve İmamoğlu’nun temel sloganı “değişim”di. Cumhuriyet tarihine eş olan CHP tarihinde değişim, otoriter ve devletçi politikalardan kitlelere ve çok partili hayata yönelme çabasının ifadesidir.
Atatürk döneminde 1935 ve 1937 kurultayları, valileri il başkanı yaparak, 6 Ok’u anayasaya koyarak “parti devleti” anlayışının zirvesiydi. İnönü döneminde 1939 kurultayında valilerin il başkanı olmasına son verildi. “Müstakil grup” gibi yumuşama adımları atıldı. Yapay dil ve tarih tezleri terk edildi, gerçek tarihe ve yaşayan dile dönüş başladı.
İnönü 1947 kurultayında, parti programındaki “kuvvetler birilği”ni kaldırmak istedi. Recep Peker ve Süreyya Özgeevren gibi sıkı Kemalistlerin itirazıyla bu mümkün olmadı. 1949’da İnönü, 6 Ok’un anayasadan çıkarılmasını da isteyecek, buna DP lideri Celal Bayar karşı çıkacaktır!
İnönü 1965 yılında “Defter”ine “devletçilik bitti” diye yazacaktır.
Ecevit’in Ortanın Solu Hareketi ise hem bizzat Ecevit’in hem Turan Güneş, Haluk Ulman gibi beyinlerin entelektüel katkılarıyla donanmış bir ‘halka doğru’ hareketiydi. Ecevit’in “inançlara saygılı laiklik” kavramı ve “üst yapı devrimleri” diye ifade ettiği eleştiriler bu açılımın fikrî zeminini oluşturuyordu.
İLK SINAV BELEDİYE SEÇİMLERİ
Ecevit’in “üst yapı devrimleri” söyleminin devamı, Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” söylemidir. Üslup ve uygulama eleştirileri yapılabilir fakat özü ve istikameti doğruydu.
Bu noktada Ak parti lideri Erdoğan’ın sürekli Tek Parti dönemi CHP’sini hatırlatması, CHP’nin “cibilliyetinin” değişmediği söylemesi dikkatten kaçmamalıdır.
İktidardaki lider kültü” ve kullandığı kamu kaynakları karşısında seçim kaybının asıl sebepleri CHP hakkındaki yerleşik kanaatlerin kolay değişmemesi ve “Millet İttifakı”nın 6 parçalı yapısıdır.
Kurultay yarışında söylenen “sağcılaşma… sağ partilere konjenjan” gibi sözler, taktik eleştirisi değil de Baykal dönemi CHP’sine dönüşü ifade ediyorsa, bunun oy oranı yüzde 20 idi. Öyle bir siyaset, muhalefet partileri arasında zaten sarsılmış olan ilişkileri büsbütün çıkmaza sokar.
Kaldı ki “sol” kavramı bugünkü Türkiye’ye 1930’lar penceresinden değil, bir ölçüde sınıfsal bakmayı gerektirir. Yoksul ve iktisaden mağdur kesimlerin kılık kıyafetine, inanç ve hayat tarzlarına, değerlerine saygı duyarak asıl iktisadi gelişmesine ve kamu hizmetlerinden daha çok yararlanmasına yönelmeyi gerektirir sosyal demokrasi…
CHP’deki yeni yönetim, bütün bu açılardan ilk sınavını belediye seçimlerinde verecek.