CHP İstanbul il binasının önünde, hızla geçen bir araçtan havaya iki el ateş edilmesi, zihinlerde hemen İYİ Parti’ye silahlı saldırı ile birleşti ve bunların siyasi saldırı ya da korkutma eylemleri olabileceği endişesi doğdu.
Bu iki olayın maddi gerçeği ne olursa olsun, önemli olan toplumda yarattığı siyasi endişedir. Fakat mesela sadece bu iki olay değil.
Saldırıya uğrayan liderler muhalefet liderleridir: Kılıçdaroğlu’na linç girişimi… Meral Akşener’e çeşitli tehditler, saldırı teşebbüsleri… Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın dövülmesi…
Dövülen gazeteciler muhalif gazetecilerdir. Hoşlanılmayan gazeteler de saldırıya uğramıştır.
ÇATIŞMA HASTALIĞI
Toplumun vahim surette kutuplaştırılması ve muhalefetin düşman, hatta hain gösterilmesi yüz yıllık siyasi hastalığımızdır.
Türkiye gibi temel siyasi değerlerde uzlaşmamış, dahası din, bayrak, ezan, tarih gibi ortak manevi ve kültürel yüksek değerlerin bile “öteki”mize karşı silah gibi kullanıldığı bir toplumda, kutuplaştırmanın nelere yol açacağına dair ders almamız gereken çok tecrübemiz vardır.
Çok gerilere gitmeyelim, demokrasiye geçtikten sonra 1950-1960 döneminde iki düşman kamp halinde kutuplaşmamız, bunun yol açtığı meydan kavgaları… 12 Eylül’den önce birbirimize kurşun sıkmamız ve politikacıların sorumsuzluğu… İkisi de darbe facialarıyla sonuçlandı, öyle olmasaydı bile işini yapmak yerine kavga eden tolum olmanın yol açtığı “vasat kalkınma” marazımız…
Hiçbir dönemde kalkınmamız dünya ortalamasının üstünde istikrarlı halde devam edemedi. AK Partinin ikinci on yılı hem kutuplaşmanın körüklendiği hem ekonominin bozulduğu dönemdir. Hiçbir dönemde Uzak Doğu performansını gösteremedik. Kurumların zayıf, kuralların fazla esnek olması, çatışmacı siyasetin kitlelerde heyecanlı taraftarlar bulmasını kolaylaştırıyor. Sağduyu hep güçsüz kalıyor. 21. yüzyılda bile!
DEVLET VE PARTİ
Böyle toplumlarda mutlaka sağduyuyu temsil eden politika-dışı toplumsal kesimlerin güçlü olması, sağduyuyu temsil edecek yüksek kurumların bulunması, hukukun etkin olmasına ihtiyaç vardır.
Bu açıdan baktığımızda CB hükümet sistemi Türkiye için gerçek bir talihsizlik oldu. Devlet başkanlığı ile parti başkanlığının birleşmesi hiçbir bakımdan olumlu sonuç vermedi.
Toplumda gerilim tırmandığında, istenmeyen olaylar patlak verdiğinde devlet başkanından, Cumhurbaşkanı’ndan ne beklenir? Elbette sükunet tavsiye etmesi, çirkin hadiseleri kınaması, gerektiğinde hukuku çağırması…
Bizde hangi muhalif politikacıya, partiye, gazeteye, gazeteciye saldırı olduğunda Cumhurbaşkanı kınadı?
Kılıçdaroğlu linç edilmek istendiğinde… Akşener’e çirkin tavırlar sergilendiğinde… Politikacılar, gazeteciler dövüldüğünde Cumhurbaşkanı bir kınama açıklaması yaptı mı? Mağdurlara bir geçmiş olsun jestinde bulundu mu?
Hatta Hürriyet’e fiili saldıranların başında bulunan ve “bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak” diye konuşan şahıs, Bakan Yardımcısı yapıldı!
SİYASET ‘HARP’ DEĞİL
Cumhurbaşkanı’nın, Akşener’e hitaben “bunlar daha iyi günler, daha neler olacak” şeklinde konuşması toplumsal hafızada yer etmiştir, çünkü hiç mi hiç beklenmezdi böyle konuşma. Nitekim bizim tarihimizde bir benzeri yoktur.
Oturup düşünme zamanı: Bu tavırlar neye yaradı? Evet, Reis’e sadık bir seçmen kitlesi ve aktif ekipler oluştu. Fakat böyle görüntü veren bir ülkeye yatırım gelmemesine, ekonomik sorunların ağırlaşmasına, kitlelerde şikayetlerin yaygınlaşmasına da sebep oldu.
Ilımlı ve kapsayıcı davransaydı, kendisini 2011 seçimlerinde zirveye çıkaran tavır ve reformist politikalara devam etseydi bu duruma düşer miydi?
Kutuplaşma ve muhalefeti hain gösterilmesinin yarattığı öfkeli kalabalıklardan çıkan saldırgan eylemler kaygı verici işaretlerdir. Böyle devam ederse “daha neler” çıkabileceğini düşünmek ülkemizin geleceği bakımından son derece endişe vericidir.
Boşuna yazdığımı biliyorum ama tarihe not düşmek için yazıyorum. Ülkedeki gerilim tehlikeli boyutlardadır. Dünyada benzeri olmayan yetkilere sahip Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, siyasetin dili normalleşmeli, siyasetin “harp” değil, medeni rekabet olduğu kitlelere sözlerle ve davranışlarla gösterilmelidir.