Cumhurbaşkanı Erdoğan bu seçimleri kazanırsa önümüzdeki beş yılda nasıl bir Türkiye oluşabilir?
Hayranlarına göre muhakkak Türkiye uçacaktır, hasımlarına göre Türkiye batacaktır. Fakat bu bakışlar bize hiçbir perspektif kazandırmaz. Aksine, analitik düşünmemizi engeller. “Orta gelir” tuzağında debelenen ülkelere bakın, sorunlarına çözüm getiremeyen ama siyasi aşk ve nefret kutuplarında dolanıp duran ülkelerdir.
Analitik bakış ise, verilerden hareketle düşünmeyi gerektirir…
ERDOĞAN NASIL YÖNETİR?
Erdoğan yine kazanırsa Türkiye’yi nasıl yönetecek?.. 2003 ile kabaca 2011 arasında olduğu gibi mi? Ki bu dönemde Türkiye kişi başı gelirde 3 bin dolardan 12.000 dolara çıktı…
Yoksa CB sistemi döneminde olduğu gibi mi?.. Bu sistemde Türkiye’de kişi başı gelir 8-9 bin dolara düştü, hemen bütün dünya ülkeleri ileri giderken biz geri gittik. Dünyadaki sıralamada 1980 seviyesine düştük!
Erdoğan, son olarak CNN International’a verdiği mülakatta nasıl yöneteceğini açıkça belirtti:
- CB sistemini vurguladı…
- Faiz sebeptir sözünü vurguladı, hatta son beş yılda ekonomide başarılı olduğunu, faizi indirtince enflasyonun inişe geçtiğini bile söyledi.
Demek ki son beş yılda ülkeyi nasıl yönettiyse, önümüzdeki beş yılda da öyle yönetecek…
CB sisteminden başlayarak görelim…
CB SİSTEMİ NEDİR?
CB sistemi bir başkanlık sistemi türü değildir. Latin Amerika, Orta Doğu ve çoğu Asya ülkelerinde görülen bir “Güçlü Adam” sistemidir. Ben ayrıntılara girmeyeyim, Prof. Kemal Gözler’in ilmi makalesini mutlaka okuyunuz. (https://www.anayasa.gen.tr/neverland.htm)
“Anayasa’ya Elveda” kitabında da okuyabilirsiniz. (s. 56-92)
Bir tek örnek vereceğim: ABD Başkanı’nın bütün atamaları yasama denetimine tabidir, CB sisteminde hiçbir yasama denetimi yoktur. Kuvvetler ayrılığı kalmadığı gibi partili cumhurbaşkanı denetimsiz atamalarla kamu kurumlarını, hatta yargıyı siyasi tercihleriyle yapılandırmaktadır.
AK Partililer “bizden” diye seviniyorlar ama bu, yargı bağımsızlığına ve kurumların profesyonelliğine güvensizlik yaratıyor, yatırım gelmiyor. Bütün derecelendirme kuruluşlarının raporlarında, Venedik Komisyonu raporlarında, AB İlerleme raporlarında ve Alman SWP vakfı raporunda kurumların kalite kaybı ve siyasallaşması belirtiliyor, eleştiriliyor. Ve, Erdoğan’ın çok arzuladığı yatırımcı gelmiyor.
CB sistemindeki bu güç dengesizliği, “faiz sebeptir” gibi dünyada kimseyi inandıramayan, bu yüzden güven yaratamayan politikalar ekonomiye zarar veriyor.
BİR BEŞ YIL DAHA…
Bu bakımdan CB sisteminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek, en azından kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, yargı bağımsızlığı, güçlü kamu kurumlarına sağlayacak bir sistem revizyonu şarttır. Bahçeli CB sisteminin vahim yanlışlarını sergileyen, parlamenter sisteme yaklaştıran bir revizyon metni açıklamıştı. (4 Mayıs 2021)
Fakat bizde siyaset ilke değil siyasi çıkar odaklı olduğu için, peşini bıraktı.
Türkiye’nin bir beş yıl daha CB sistemiyle yönetilmesi kurumları daha aşağıya çekecektir.
Yargı, denetimsiz yeni atamalarla daha fazla bağımsızlık kaybına uğrayacak, siyasallaşacaktır. Adalet ve hukuk hayatımız evrensel standartlardan daha da uzaklaşacaktır.
Bunlar kehanet değil… Geçen beş yılda olanlardır, aynı yolda gidilerse, gelecek beş yılda olacaklardır.
28 Mayıs seçimlerinde Erdoğan kazanırsa, önümüzdeki beş yıl böyle olacak.
YERİNDE UYARI
İYİ Parti lideri Meral Akşener, 28 Mayıs seçimlerinin bu açıdan önemini hatırlattı:
“Meclis Cumhur İttifakı’nda olabilir ama önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi var. Erdoğan’ın kazanması halinde partili cumhurbaşkanlığı denen ucube sistem bir daha bu ülkede tartışılmaya açılamaz, yerleşir.”
Akşener, bunu önlemek için, tabii Kılıçdaroğlu’nu kuvvetle destekleyeceklerini ekledi sözlerine.
Evet, Türkiye’yi beş yılda bütün uluslararası adalet, hukuk, özgürlük ve ekonomi standartlarında aşağıya çeken CB sisteminin önümüzdeki beş yılda yerleşmesi Türkiye için büyük talihsizlik olur.
Siyaset bilimci Juan Linz’in 1990 yılında “Başkanlık Sisteminin Tehlikeleri” adıyla yazdığı akademik makaledeki sorunlara, önümüzdeki yıllarda da saplanıp kalmaktan sakınmalıyız.
Gelecek yazımda önümüzdeki beş yılın ekonomisine bakacağım.