Beştepe’de 2020-2021 adli yıl açılış töreni yapıldı.
Bekliyordum ki konuşmacılar, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yeni Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Türkiye’de “yargıya güven” sorunundan bahsetsin.
Bekliyordum çünkü Türkiye’de yargıya güvenin yüzde 20 olduğu söylendiğinde CB Yardımcı Sayın Fuat Oktay “hayır, yüzde 38” diyerek halkın çoğunluğunun yargıya güvenmediğini ifade etmişti. (21 Temmuz 2019)
Bulgular bunun altındadır.
Türkiye’deki hukuk düzenine dünyada güven duyulup duyulmaması bakımından fevkalade önemli olan “hukuk devleti endeksleri”ndeki hazin vaziyetimizden ben burada bahsetmiyorum ama bunu düzeltmeye yarayacak birkaç reformu konuşmacılardan duymak istemez miydiniz?
Ama duymadık…
HAKİM TEMİNATI?
Bekliyordum ki Cumhurbaşkanı ya da Yargıtay başkanı “hakim teminatı”dan bahsetsin. Yani iktidarın beğenmediği kararları veren yargıçları oraya buraya sürmesinin önlenmesi…
Bekliyordum çünkü bizzat Cumhurbaşkanı bir yıl evvel yine Beştepe’deki görkemli törende “Yargı Reform Stratejisi”ni açıklarken şöyle demişti:
“Hakim ve savcılar için coğrafi teminat getirilecek. Hakim ve savcıların isteği olmaksızın çalıştığı yerden başka bir yere tayin edilememesi anlamına gelen ‘coğrafi teminat’ düzenlemesine gidilecek…” (30 Mayıs 2019)
Bir yıl üç ay geçti, böyle bir kanun çıkarılmadı. Bir gece bir torba yasaya bir tek madde koymak çok mu zordu? Bırakın kanunu, sözü bile unutuldu. Yargı bağımsızlığı için hayati derece önemli olan bu konuyu
Yargıtay Başkanı’nın gündeme getirmesi beklenmez miydi?
Ben bekliyordum, ama olmadı…
YILLARDAN BERİ...
Bugün “hakim teminatı” dediğimiz bu ilkeyi yüz elli sene önce Cevdet Paşa “hakimlerin halinden emin olması” diye zikrediyordu.
27 Mayıs darbesinin civcivli günlerinde dönemin Yargıtay Başkanı merhum Recai Seçkin, darbe lideri Cemal Paşa’nın önünde adli yıl konuşması yaparken şöyle demişti:
“Hâkim teminatı, kararların halk gözünde saygı yaratması bakımından dahi çok önemlidir ve hâkimin şahsına bağlı olduğu söylenilen teminat, özünde yurttaşın gönül rahatlığının ve adalete güveninin teminatıdır. Yoksa hâkimin kendisine tanınmış bir imtiyaz değildir.”
Hukuk tarihimizin saygın isimlerinden Recai Seçkin’i saygı ve rahmetle anıyorum.
Gerçekten hakim teminatı yargıya güven duyulmasının olmazsa olmaz şartlarından biridir.
Fakat iktidar hakim teminatı yasasını çıkarmıyor; yargıyı etkileme gücünü bırakmak istemiyor.
Beklerdim ki, Yargıtay başkanı, altmış sene önceki selefi gibi yargı bağımsızlığını ve hakim teminatını savunsun… Söz verilen hakim teminatı kanununun çıkarılması istesin. Olmadı.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI
Elbette Sayın Akarca’nın dediği gibi modern anayasa hukukunda erkler birbirinin rakibi değildir, biri öbürlerine üstün de değildir. Hukukun geliştirilmesi yönünde işbirliği de yaparlar. Bu, yargının bağımsız ve eşit güç olmasıyla mümkündür.
Yargının yasama ve yürütmeye tâbi değil, aksine bağımsız ve eşit olduğu bilincine sahip bir yargı, adli yıl törenlerini yürütmenin mekânında yapmaz.
Görüntüsünün bile bağımsız olması gerektiğini bilir.
Yargının hem özde hem verdiği görüntüde bağımsız olması, AİHM’nin 1997 Findlay/ UK kararından beri zorunludur ve bizim anayasamıza göre AİHM kararları bağlayıcı normdur. (Md. 90/5)
Bunlar hukuk filozoflarının kurguları değildir.
HUKUK EKMEKTİR
Bu sorunların önemini Sayın Cumhurbaşkanının şu sözlerinde görmek de mümkündür:
“Adaleti tam manasıyla tesis ettiğimizde diğer her şey zaten kendiliğinden gelişecek, yaşayacak, ülkeyi ve toplumu kuşatacaktır…”
Çok doğru…
Türkiye evrensel hukuk yönünde reformlar yaparken, yine Cumhurbaşkanı’nın deyişiyle “17 yılda 220 milyar dolar yatırım sermayesi” geldi; ekonomimiz çok iyi gidiyordu.
Fakat ne zaman ki yargı bağımsızlığı indekslerinde hazin bir şekilde aşağılara düştük, iktisatçı Kerim Rota’ya göre 60 milyar dolar yatırım sermayesi dışarıya gitti! (Karar, 29 Ağustos)
Özeti, hukuk ekmektir!
Adalet parlak sözlerle, retorikle gerçekleşmez. Adalet; ancak kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, hakim teminatı, denetim ve denge, fikir ve ifade hürriyeti gibi demokratik hukuk devletinin kurumlarıyla birlikte hayata geçirilebilecek bir üstün hukuk normudur.
Gerisi, rertorik…