Millet İttifakı iktidar adayıydı, İYİ Parti’nin herkesi şaşırtan ayrılma kararıyla 5’li Masa haline düştü, evet düştü…
Bunun iktidarda yarattığı sevinci, Sabah’ta Okan Müderrisoğlu, “Cumhurbaşkanlığı seçimi artık belli, Erdoğan kazandı” diyerek belirtti.
Sorun, kimin kazanacağından çok daha büyük. Çünkü Türkiye’yi son 6-7 yılda on yıl gerileten politikalarla ve CB sisteminde bir beş yıl daha devam edip etmemesidir!
KRİZİ YÖNETEMEDİLER
Akşener’in bir yıl önceki şu sözleri yaklaşan krizin ilk işaretlerindendi:
“İYİ Parti olmasaydı İstanbul ve Ankara ne olacaktı? Unutanlar açısından bazen hatırlatmakta fayda oluyor...” (23 Şubat 2022)
Bu sözler, İYİ Parti’nin ağırlığını küçümseyen CHP’lilere uyarıydı. Hele de CHP’li Bülent Kuşoğlu’nun sözleri kırılma yaratan olayların bir örneğiydi:
“Kemal Kılıçdaroğlu aday olmazsa masa dağılır!” (16 Eylül 2022)
Akşener’in, Masa’dan kalktıklarını açıklarken “tek bir adayın tasdiki için çalışan bir noter masası” diye konuşması Kuşoğlu’nun dile getirdiği davranış biçiminin İYİ Parti’de yarattığı tepki birikiminin ifadesiydi.
Kılıçdaroğlu evet hemen partisine bu konularda konuşma yasağı getirmişti ama kendisi giderek artan dozda aday gibi davranacaktı.
Akşener ise “kazanacak aday” diye vurguluyor, ABB ve İBB başkanlarını bu amaçla öne çıkarmaya özen gösteriyordu…
Belli ki bir kriz geliyordu.
AYRILMAK YANLIŞ
İki lider de başarılı “kriz yönetimi” yapamadılar. Kılıçdaroğlu ile Akşener arasında başlangıçta güçlü bir güven duygusu vardı. Akşener “sülalesini emanet edebileceğini” bile söyleyerek samimiyetle ifade etmişti bunu. İYİ Parti’nin CHP’nin jestiyle seçime girdiği de bilinmektedir.
Ama “siyaset yolu” kardeşleri bile düşman edebilir! İki parti arasındaki sorunlar büyürken, hiç olmazsa şu son bir ay içinde Akşener ile Kılıçdaroğlu’nun oturup bu sorunları görüşmeleri lazımdı. Benim yazılarımda vurguladığım “kadro” konusunda modeller oluşturup 6’lı Masaya getirebilirler, çözüm üretebilirlerdi.
İkisi de bunu yapmadı. İkisinin de hatasıdır bu.
Buna rağmen Akşener Masadan ayrılmamalı, “Yol Haritası” görüşmelerinde ‘dengeyi’ kuracak şekilde ağırlığını koymalıydı. Masa’dan ayrılması yanlış oldu. CHP’ye yönelik haklı şikayetlerinin yaptırımı Masadan kalkarak seçimleri riske atmak olmamalıydı.
TÜRKİYE’NİN ÖNCELİĞİ
Siyasete bakarken, pek çok vatandaş gibi benim önceliklerim kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, siyasallaştırılan kamu kurumlarının hukukileştirilmesi, “bizden kapitalizmi” yerine adil rekabete dayalı piyasa ekonomisi gibi ilkelerdir. Bunun da yolu, böyle bir programın iktidara gelmesidir.
6’lı Masa’da programlar çok iyi hazırlanmıştı ama şansı artan mevcut iktidar seçimleri kazanırsa, mevcut zihniyetiyle ve yönetim tarzıyla devam edecek, beş yıl sonra Türkiye’nin normale dönmesi bugünkünden çok daha zor olacaktır, diye endişe ediyorum.
Bu vebalden çekinerek şu birkaç gün içinde bir çözüm yolu açılabilir mi? Belediye başkanlarında ısrar yanlıştı, zaten onlara çağrı yapmanın siyasi zemini yoktu. Ama mesela CHP’nin önereceği yeni bir isim, parti içinden, bürokrasiden, akademyadan, iş dünyasından… Altılı ittifakı hayata geçirebilecek bir isim...
Her sorun çözülür ve seçim de alınır. Ama 5’li Masa, “6 Mart’ta adayımızı açıklayacağız” diye açıklama yaptı, yani Kılıçdaroğlu…
Hiç olmazsa tansiyon mutlaka düşürülmeli, İYİ Parti kendini muhalefet partilerinden tecrit etmemelidir.
SEÇİMLERDE HANGİSİ?
CB seçimlerinde İYİ Parti aday çıkaracak mı? Siyaseten çıkarmak zorunda gözüküyor. CB seçimlerinin ikinci tura kalacağını hâlâ sanıyorum. İkinci tura kalırsa, İYİ Parti ne yapacak? Akşener’in ayrılma konuşmasındaki ifadesiyle, “kurumlarımız yıpratılıp, içleri boşaltılırken, devletimizin itibarı, ciddiyeti ve hafızası her gün yok edilirken, 100 yıl önce olduğu gibi bugün de Saray hükûmeti, üzerine düşen sorumluluğu yerine getiremeyip milletimizi yokluğa mahkûm ederken” İYİ Parti’nin oy tercihi ne olur? CB sisteminde Erdoğan’a oy mu, 5’li Masa’nın adayı Kılıçdaroğlu’na oy mu?!
Türkiye siyasi ve iktisadi bakımdan çok zor bir süreçte… CB sistemi verimli ve akılcı kurumsal yönetime müsait değil… Güçlendirilmiş parlamenter sistem yanlısı muhalefet ise parçalanmış durumda.
Her iki yönüyle de Giovanni Sartori’nin dediği anlamda “yönetemeyen demokrasi” sorunundan endişe ediyorum. Umudumuz sağduyu…
Bu konuya devam edeceğim.