Bizim inancımızda hiç kimse Allah’tan özel emir, özel mesaj alamaz. Allah emirlerini, tavsiyelerini, uyarı ve lütuflarını sadece Peygamberlere bildirir; biz de onlardan öğreniriz.
Tarihte Allah’la iletişim kurduğunu, Allah adına konuştuğunu, söz veya yazılarının “Allah tarafından kalbine indirildiğini” söyleyenler çıkmış ve o kadar suistimal edilmiştir ki, gerçek İslam uleması, rüyanın, ilhamın, vecdin delil olamayacağını belirtmiştir.
Erdoğan, kesinlikle “Allah’tan emir alıyor” olamaz. Sanırım “Allah’ın emirlerine uyuyoruz” demek istedi ama seçim gerilimi, öfke, ak-kara tablolu çizerek kendini ululaştırma, muhalefeti şeytanlaştırma gibi duygularla ağzından öyle yanlış bir cümle çıktı.
KÜRT OYLARI
Millet İttifakı’nın Kandil’den emir aldığı sözünün hiçbir gerçekliği ve geçerliği yoktur. HDP, yeni adıyla Yeşil Sol Parti tabanından oy alma çabasında öncü, Erdoğan’dır. “Çözüm süreci”nde yaşananlar, o kesimin desteğiyle başkanlık sistemine geçiş düşüncesi ve Başbakan Erdoğan’ın “eyalet sistemi”ni öven, “Osmanlı’da Kürdistan, Lazistan vardı” diyen sözleri hatırlardadır...
Mahalli Seçimlerde Abdullah Öcalan’dan mektup alınması, Mehmet Öcalan’ın TRT’ye çıkarılması, Binali Yıldırım’ın İstanbul seçimleri için Diyarbakır’a giderek “Kürdistan”lı konuşmalar yapması daha dün gibidir.
Millet İttifakı’nda hiçbir parti bu kadar “açılım” yapmadı.
Anayasa değişikliği için ihtiyaç duyunca bu iktidar Adalet Bakanı’nı HDP’ye göndermedi mi?
Önümüzdeki seçimde de, kim kazanırsa kazansın, bu partinin yasama sürecinde yer almasını gerektirecek bir parlamento tablosu çıkacak gibi görünüyor.
Türkiye terörle en kararlı mücadeleyi sürdürürken, bu partiyi demokratik sisteme entegre etmeli. Bu, ‘Türkiyelileşme’ dinamiğini güçlendirir.
ALLAH VE SİYASET
Hukukun meşruiyet sağlayacak kadar gelişmediği eski çağlarda, bütün dünyada siyasi hakimiyet Allah’a atfedilmişti. Kelam, felsefe ve tarih alanlarında bu konuda on binlerce kitap yazılmıştır.
Günümüz açısında, Pakistanlı büyük âlim merhum Fazlur Rahman’ın Siyasal İslamcı Mevdudi ile bir tartışması bu konuya açıklık getirecek sadeliktedir.
“İslam devleti” kavramı üzerine Mevdudi ile Fazlur Rahman arasındaki büyük tartışma… Mevdudi’nin kışkırtmalarıyla, Fazlur Rahman aleyhine tehditkar gösteriler yapılan dönem... Fazlur Rahman şöyle yazmıştı:
“Siz İslam devleti kurduğunuzda haşa Allah gelip devleti yönetmeyecek. Devleti yine kusurlu, yanılabilir insanlar kendi anlayışlarına göre yönetecekler.”
Gerçekten Sıffin çarpışmalarında sahabeden 70 bin Müslümanın birbirini öldürmesini haşa Allah istemiş, birbirini öldürenler “Allah’tan emir almış” olabilir mi?! Bu, sahabe de olsa ‘insanların’ güç mücadelesiydi ve dünyanın her yerinde böyle oluyordu.
İTAAT KÜLTÜRÜ
Kanlı anarşik kavgaları önlemek niyetiyle “Sultan Allah’ın yer yüzündeki gölgesidir” diye bir kültür geliştirildi, “itaat” yükseltildi. Fakat otoritenin böyle kutsanması İslam’ın “şûra” prensibini ezdi… Fazlur Rahman’ın yazdığı gibi:
“Yöneticiye mutlak itaat şeklinde ifade edilen Sünni dogmanın düşünülmeden devam ettirilmesi, doğrudan ve dolaylı olarak bizzat İslam medeniyetinin çökmesine katkıda bulunmuştur.” (Fazlur Rahman, İslam, 1981, s. 303)
Nitekim Cevdet Paşa’nın yazdığı gibi, hukukçular, Muaviye yanında “ağız açamazlardı.” (Kısası Enbuya, II, s.285) İlahiyatçı Prof. İlhami Güler’in şu makalesine bakanız: “Müslüman dünyada ve Türkiye’de kamu hukuku neden zayıf?” (Karar, 18 Nisan 2020)
Kamu hukuku gibi felsefe, kelam, uygulamalı ilimler ve bunları doğuracak hür düşünce ve analitik zihniyet de gelişmedi.
ALLAH’IN EMRİ ŞÛRA
Hemen günümüze gelirsek… AK Parti’de, kişi başı gelirde 2013 yılında hangi politikalarla 12 bin dolara çıktık, sonra hangi yanlışlar yapıldı ki 2020’de 8 bin dolara düştük” diye bir kimse sormadı; yanlış politikalarda devam edildi…
Halbuki Allah’ın emri “şûra” değil miydi?!
İşte demokrasinin erdemi: Yanlışları ortaya koyarak, sorgulayarak, müzakere ederek düzeltmek… Bu yapılmadığı içindir ki AK Parti ilk on yıldaki doğru politikalardan kolayca uzaklaştı, dünyada kimseye güven vermeyen iktisat politikalarıyla kendisini de ülkeyi de bugünkü duruma düşürdü.