Yaşar Kemal’in mecbur insanı... Mecbur insanın romanı...

Şule Demirtaş

"Maceralarım insanın gizemini keşfetmeyi amaçlıyor.”

Yaşar Kemal

Yaşar Kemal şüphesiz Türk Edebiyatı’nın en önemli edebiyatçılarından birisi. 91 yaşında vefat edene kadar yazdıkları kadar duruşuyla da her zaman ön planda olan bir yazar oldu.

Kendisini tanımama vesile olan romanı İnce Memed’i elime almamın üzerinden neredeyse 20-25 yıl geçmesine rağmen, müteaddit kereler okuma isteği duyduğum bir kitaptır bu roman. Zira okuduğum her zaman diliminde farklı bir kapı aralamıştır. Farklı bir yönü açığa çıkmıştır. Şimdi ise neler söylemek istediğini daha derin hislerle anladığım bir yaş dilimindeyim. Bu yüzden hakkında yazmak daha kolay ve anlamlı.

İstanbul’da gazeteci olarak çalıştığı yıllarda yazdığı romanı İnce Memed, dünya çapında tanınmasına vesile olan ve uluslararası anlamda da en büyük etkiyi yaratan ilk Türk romanı oldu. En çok yabancı dile çevrilen roman, en çok ses getiren roman ve etkisi en uzun sürecek olan roman... Türkiye’nin güneyinde, Çukurova’da ve Toros dağlarında çiftçilerin ve sıradan insanların zorlu yaşamlarını konu alan romanın bu kadar ünlenmesinin en büyük sebebi kuralsız güce, erke, feodaliteye baş kaldırıyı en lirik şekilde anlatıyor olmasından kaynaklanıyordu.

Bir anlamda eseri otobiyografik öğelerle dolu bir Robin Hood hikayesi olarak tanımlayabiliriz. Romanın baş kahramanı olan Memed, düzene olan hem akıl dolu hem de duygusal baş kaldırısı, hayal kırıklıkları, gücü, aczi ile tam karşımızda, tüm ruh halleriyle durmaktaydı. Tıpkı Sezen Aksu’nun şarkısındaki Ünzile gibi dünyanın geri kalanından kopuk bir köyde, baskıcı bir ağa olan Abdi’nin toprak sahibi olduğu yerlerde büyüyen Memed’di. Ağa’nın çiftçileri, ailelerini acımasızca sömürdüğü Çukurova’da yaşadığı çaresizliklerle isyankara dönüşen o Memed aslında bizim kahramanımızdı. Gitmesek de görmesek de oralar da bizim köyümüzdü.

Hikâye sadece bu sömürü ve baskı altında canı çıkan talihsiz köylüleri canlandırmakla kalmadı. İnce Memed’in, sevdiceğinin, köylünün, çiftçinin, arkadaşlarının ruh hallerini, duygu durumlarını yaşadıkları eziyetlerin içerisinde buluverdik kendimizi. Tıpkı Rus romanlarındaki derin betimlemeler belki daha ustaca bir anlatımla o yer demir gök bakır toprakları bize anlattı, yaşattı. Çukurova, Toros Dağları, sesler, kokular ve renkler güçlü bir şekilde çağrıştı belleğimizde. Her yer capcanlıydı fakat bu denli yoğun anlatımın dili sadeydi. Evet anlatım sadeydi fakat yaşananlar acımasız, kaotik ve karmaşıktı. Bu duyduğumuz sesler daha önce hiç bilmediğimiz Anadolu insanının çilesiydi. İnce Memed’le kuytular dile geldi, sesler çıktı, haksızlığa karşı bir bağıran, bir öncül vardı. Her bedeli ödemeye hazır, korkusuz bir Memed vardı…

Ve sonunda her yüksek ve yüce kötülüğe ses çıkaran insanın ödediği bedeli Memed de ödedi. O da her gadre uğradı. Zira kötülüğe karşı yapılacak en büyük kötülük kendisine “kötü” olduğunu söyleyebilecek bir güç ve cesaret edinebilmekti. Memed de bunu yaptı ve olanlar oldu.

Bu romanı yazdığı andan itibaren ölene kadar devamlı suretle ötekileştirilmiş Yaşar Kemal’i kendi doğruları içerisinde anlamlandırmış olsaydık bugün heyulamız belki farklı bir boyutta da olabilirdi. Ezilenlere biçilen pay “bir lokma bir hırka” şiarı olmaktan çıkar, belki de adaletin sonsuz arayıcılığı olabilirdi. Cesaretimiz baki olurdu, katmerli çıkarların künhüne vakıf olanları teker teker tahtaya kaldırabilirdik. Fakat olmadı.

Katlanmanın ve dini söylemleri kendisine hizmet aracı haline getirmiş yöneticileri kutsamanın yerine baskıya karşı kararlı bir şekilde durmayı ve adaletsizlikle savaşmayı koyabilirdik. O da olmadı. Çoğunluğu kendi safsatalarına perde eyleyenler arkada başka bir hayat yaşadı, göremediler.

Hasılı Yaşar Kemal de düzenden payını aldı. Türkiye’nin en iyi romancılarından birisi olarak toplumsal adaletsizliklere odaklanması otoriteyle çatışma maratonunu da başlattı.

Genç köylü olan Memed’i adaletsizliğe baş kaldırdığı için “haydut” olarak adlandıran düzen elbette müellifine de aynı aynayı tuttu. Kendisi de düzen için bir “haydut” olarak tanımlandı ve hayatı boyunca oradan oraya savruldu. Ha savrulan ruhu değil, bedeniydi. Bu bakmayın Türkiye’nin makus talihi. Bu yazıyı yazmama vesile olan duygu, Yaşar Kemal’i muhafazakâr bir kadın yazar olarak konumlandırdığım yer, büyük bir edebiyat üstadı, en sevdiğim romanların yazarı olmak dışında yaşadıklarımızın benzerlikleridir. Ülke ve yöneticileri kendisi gibi düşünmeyenleri bir arı kovanını tütsülemek gibi boğarak mekânından uzaklaştırırken öznenin bir zaman biz, bir zaman başkaları, başka zaman onlar, bir zamanlar siz oluşudur. Ülkenin makbul vatandaş kimliğinin “her yapılanda hikmet arayan ve bulan, sabreden, her çileyi ve haksızlığı bağrına basan” o kişi olmasından duyduğu mutluluktur. Kısacası Abdi Ağa ölse de yerine Hamza Ağa’nın gelmesidir...

Hasılı…

Bugün İslamcılar elde ettikleri konfora halel gelmemesinin derdinde, adalet için baş kaldıranları da köşelerinde linçlemekle meşgul. İnce Memed sürüldüğü dağlardan baksa göreceği manzaraya istihza ile gülerdi. Yine de ağalık her daim devam edecek olsa da romandaki umut da bizim umudumuzdur. İnce Memedler de ölmeyecektir. Birileri her zaman cesaretiyle doğruyu söyleyecektir.

Hakikat halen fakir olsa da…

Yaşar Kemal İnce Memed’i yazdığı zamanları şöyle anlatmış. “İstanbul’un en soğuk kışlarından biriydi. Sobaya odun koyacak param yoktu. Sadece ateşin güçlü bir şekilde yandığını hayal ettim; kendimi yırtık bir battaniyeye örttüm ve birçok tuşu olmayan eski bir daktiloda yazmaya devam ettim. İnce Memed’i böyle yazdım ve bu roman, kirasını ödeyemediğim o evden sakladığım en iyi anı.”

Bu romanın alameti farikası, yerel bir öyküyü tüm dünya vatandaşları için bir baş yapıt yapma nedeni, insan doğasına nüfuz etme, karakterlerindeki evrensel özellikleri ortaya çıkarma yeteneği ve toplumun tüm kesimlerinin zihninde makes bulan bir anlatım çıtasını yakalayabilmiş olmasıdır.

Kıymetini yaşadıkça anlayacağımız üstada saygı ve rahmetle.

Mekke’den selamlar.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.