“Biz muzaffer olacağız, çünkü biz başkalarının dinine, milliyetine ve diğer siyasi kanaatlere saygı gösteriyoruz ve bu zor durumumuzda bile temiz insanlar olmaya çabalıyoruz.” Aliya İzzet Begovic
Karar gazetesi 8. yaş gününü kutladı. Büyük bir iftar organizasyonu olarak tertip edilen geceye eski yeni gazete yazarları olarak iştirak ettik.
Taha Akyol’dan Ahmet Taşgetiren’e, İbrahim Kiras’tan Ali Bayramoğlu’na ve ismini ayrı ayrı yazmadığım kadim duayenler, bir zaman ülkenin tüm basın ahlakına ve tarzına yön vermiş isimler ve siyasiler gecedeydi.
Mikrofonu eline alan isimleri düşündüm. Bu isimler her ne olursa olsun gerçeği yazmaktan imtina etmedikleri için, dertleri hakikati söylemek olduğu için, başına gelecek olanlardan bir şekilde korkmadığı için sistemin dışına atılmış, yalnız bırakılmış, meslek alanları paralize edilmiş ve tedrici olarak değersizleştirilmeye çalışılmış isimlerdi.
Taha Akyol mikrofonu eline aldığında “ben çalıştığım gazeteden ayrıldığımda” cümlesiyle başladı konuşmasına. Sonrasında da yazdıklarına, yazacaklarına bir sansür getirilmeyeceği sözünü aldıktan sonra KARAR’da yazmaya başladığını ve tüm bu yalnızlaştırılma sürecinde yanında her şekilde bulunan kurumun Karar olduğunu söyledi.
Bahsettiğimiz isim ülkenin en değerli yazarlarından, hukukçu, tarihçi bir deha, bir ekonomist kadar ekonominin dengelerinden haberdar bir gözlemci ve demokrasinin neliğine tamamen hâkim bir yazar.
Tarzı, kelimeleri, letafeti ile bahsettiğimiz isim Taha Akyol. Kendisine uzunca süre mesleki anlamda uygulanmış ambargo neyin açıklaması olabilir?
Bu anlamda bu gece özelinde ülkenin geldiği noktayı, hali pül melali anlatmak istiyorum aslında.
Eline mikrofon alan davetli siyasilerin de demeçleri şu noktayı imlemişti. “Bizler siyasi olarak karartmalarla bu kadar zorlanıyorken bu gazete bunca sene bu vaziyete nasıl direnebildi?” işte alkışı hakkeden en önemli nokta buydu.
Ahmet Taşgetiren… 28 Şubat’ın sancılı süreçlerinde, gerçeklerinden, hiçbir duygusundan ödün vermeden yazan ve bu uğurda en çok bedel ödeyen isimlerden olmadı mı? Onun mahkeme salonundaki korkusuz, ikonik fotoğrafı hepimize o baskı ve şerait altında güç olmadı mı? Tüm yaşadıklarımıza onun yazılarından güç devşirmedik mi?
Başörtüsü için direndiğimiz ve sayısız bedel ödediğimiz yıllarda herkes yerinde oturuyor ve sayıyorken, baskıya boyun eğmişken her şeye rağmen hakikati haykıran isim olmamış mıydı?
İşte kendisi mikrofonu eline aldığında ve konuşmasına “Emrolunduğu gibi dosdoğru ol” ayetini önce Arapçasından ardından mealen okuduğunda, aklıma emrolunduğu gibi olmaya çalıştığı için kendisine reva görülen muameleler geldi.
İşte bu isimlerin buluştuğu ortak bir isim olarak Karar sadece bir gazete olarak değil, ülkeye lazım olan basın etiğini sağladığı, bir gazeteciye lazım olan özgürlük alanını açtığı için tüm yaşadıklarına rağmen hayatına devam ediyordu ve 8. Yılında da tüm kadrosuyla oradaydı.
Gecede diğer yazarlar adına da kullanacağım ortak kelime cesaretti. Malumdur ki ben gazetenin yeni yazarlarından birisiydim. Bu kadar kısa sürede kendi yaşadıklarımı düşününce neler hissettiklerini ve neler yaşadıklarını az çok kestirebiliyordum.
Bu sebepten sonsuz fonlarla, kendisiyle tek bağı maddiyat ve çıkarları olan isimlerle, yüksek beka uğruna ıssızda kendisine dahi söylemeyeceği cümleleri köşelerinde yazabilenlerle uzun yıllardır hemhal olduğumuz şu devranda, bu isimlerin yaptıkları işin kıymetini bilen ve onlara çölde bir vaha gibi yazma iklimini açan gazete KARAR’ın yaş gününü buradan bir kez daha tebrik ediyorum.
İsrail’i protesto eden insanlara en ağır hakareti edebilen trolleri var bu ülkenin. İsraille ticareti meşrulaştırmak isteyen, meşrulaştıramayacağını bildiği için de durumdan rahatsız olanlara hakaret eden, hedef gösteren, başka lakaplar takarak bir de suçlu eden gazeteci bozuntuları…
Tüm bu olanlara rağmen İsrail’le ticaretin sonlanması için haftalardır konuyu gündeminde taşıyan hatta kapak sayfasında yer veren kaç gazete var? Tüm merhamet ve izan sahibi insanlar önce bunu düşünmeli…
Karar günlerdir konuyu gündeme taşımaya çalışıyor. Bu dünyanın en ahlaksız savaşını durdurmaya gücü yetmeyen, yeteri kadar yardım sağlayamayan bu çaresizlik bir yana dursun, işgalci devlete nefes aldıracak hamlelerin yapılmaması gerekliliğini ısrarla anlatıyor.
Karar bünyesinde yazmaya başladığım andan itibaren gerek muhalefet gerekse iktidar hakkında ne yazmış olursam olayım, hangi konu hakkında ne düşünürsem düşünmüş ve ifade etmiş olayım hiçbir zaman içerik sebebiyle ikaz edilmediğim, yazmam veya yazmamam hakkında komut almadığım bu özgür iklimin ben de yaş gününü bu yazı vesilesiyle kutlamak istedim.
Ülkede kimsenin dolduramadığı bir boşluğa talip olmak, her şeye rağmen direnmek, gerçekleri yazmaya çalışmak, buna talip olan yazarları da hem siyasi hem de edebi anlamda en iyi ve özel isimlerden seçmek, seçebilmek bir beceri.
Karar her şeye rağmen doğmuş. Nice senelere.