“Ben Merkel, beni tanırsınız”

Şule Demirtaş

Almanya Şansölyesi Angela Merkel büyük çapta krizler atlatmasına rağmen uzun ömürlü bir siyasi hayat sürdü.

2005’ten 2021’e kadar tam 16 yıl boyunca Alman hükümetine başkanlık etti ve Helmut Kohl’den sonra en uzun iktidarda kalan isim oldu. Almanlar tam dört kez Merkel ve CDU’ya (Christian Democratic Union of Germany) oy verdi. Bu oldukça önemli bir başarıdır, zira çok az Alman lider iki dönemden daha uzun süre görevde kalmayı başarabilmiştir.

Peki Merkel azalan popülaritesi, seçmen usanmışlığı, peşi sıra 2008-2012 yılları arasındaki ekonomik kriz, Avrupa borç krizi, Avrupa göçmen krizi, Akdeniz, Güneydoğu Avrupa üzerinden kara yoluyla Avrupa Birliği’ne gelen insanlarla oluşan göç krizi, ardından COVID-19 salgını. Merkel bu krizleri nasıl atlattı?
Her seferinde, hızlı ve kapsamlı stratejik kararlar gerektiren belirli sorunlar söz konusuydu. Öncelikle Merkel’in Alman tarihinin ilk kadın şansölyesi olarak taktik ve stratejisi değişen siyasi koşullara göre dönüştü. Almanya’nın “tarafsız lideri” olarak imajını nakış gibi inşa etti ve mülteci sorunuyla birlikte bu imajın altında ezilecekken yeniden bir varoluş yarattı.

Mültecileri kabul etme kararı Merkel’in kariyerinde bir dönüm noktasıydı; malum ‘Alman sağı’ olarak bildiğimiz kadim bir damar vardır ülkede. Farklı ülkelerden göç almış bir göçmen ülkesi olarak da nefret olaylarının en çok yaşadığı, Milliyetçi damarın her an patlamaya hazır bir bomba gibi olduğu ülkedir Almanya. Merkel böylesi bir sosyolojik yapıda nasıl olmuştur da “Tarafsız lider” olarak imajını koruyabilmiştir?

Kadın liderliği erkek liderliğinden paradigma ve uygulama biçemi olarak farklı olsa da tüm bu başarı Merkel’in iktidarı güvence altına almak, ihtiyaç duyduğu imajı korumak için “kendi özel kişisel yöntemini” geliştirdiğini çok net açıklıyor.

Merkel’in başarısının temel sırrı bulunduğu makama ait olan gücü kullanmasından değil, siyasi hayatta kalma içgüdüsüne dayanan hızlı öğrenme ve uyumlanma başarısı oldu.

Şimdi iktidar süreci olarak ülkemizde Merkel’in rekorunu da kıran bir zaman diliminin yaşanması başarı serüveninin de aynısı olduğu anlamına gelmiyor ne yazık ki. Merkel’in yaşadığı krizlerin hemen hemen tamamını biz de yaşadık. Tüm bu olaylar bir ulus-devlet düzeyinde değil, dünya arenasında zuhura geldi. Politikacıların bu yeni zemine göre oluşturdukları kendi seçimleri vardı. Merkel palyatif hamleleri değil, ileriki zamanları düşündü.

Koltuğu bıraktığında kişi başına düşen milli geliri 28 bin eurodan 41 bin euroya yükselten, işsizliği %4,8’den (son 20 yılın en düşük seviyesi olan) %2,7’ye indiren, enflasyonu %2,2’den pandemi öncesindeki gibi %0,3’e indiren Merkel.

Kendi alışverişini kendisi yapan ve koyu bir Hristiyan olan Merkel’in Almanya’sında son on beş yılda, kişi başına düşen milli gelir düzeyinde kaydettiği büyüme hızı Fransa, Kanada, İngiltere ve Japonya’ ya göre iki kat yüksek oranda gerçekleşti.

Öncelikle ismi etrafında bir hale oluşturmadı. Bu siyasi liderin etrafındaki güruh yanlışların eleştirilmesini, doğruların vurgulanmasını, haksızlıkların engellenmesini, makul ve adil olan kararların ivedilikle alınmasını sağlamalıdır. Merkel danışmanlarını “padişahım çok yaşa” desinler ve bir lider kültü yaratsınlar diye değil, ülke gelişimine katkıda bulunması için seçen bir isim oldu her zaman.

Engeller sorunun kaynağına inilerek aşılır, görmezden gelinerek değil. Bizim siyaset anlayışımızda da vurgulandığı gibi problemleri incelemeye ve sorgulamaya açmak salt yargılama anlamına gelmez, aksine kemalat oluşturur.

Fakat şimdi sorun Satürn’ün etrafındaki hulahoplara biz muhalif gazetecilerden daha yanlışı, kötüsü, fenası, vatana ihanet edeni yoktur. Neden: iktidarın mevcut yanlışlarını söylediğimiz için.

Merkel’in ülkesinde gazeteci olsaydık şayet, kendisi ve iktidarı için en gerekli isimlerin yanlışlarını her şeye rağmen söyleyebilenlerin muhalifler olduğunu anlardı. Sahte göz boyamaları, yapay sevgi gösterilerini, menfaat subaylarını, hedef göstermelerle, kutuplaştırmalarla toplumu iki uca savuran trolleri değil, hakikat için çabalayan isimleri tercih ederdi.

Deneyimlerin ışığında yürüyemeyenin elbisesi geçmişin çivilerine takılır. Bu döngüden kurtulmanın tek yolu yüzleşmek ve gereken dersleri çıkarmaktır.

“Ben Merkel, beni tanırsınız.” cümlesi kendisinin seçim mottosuydu. İnsan baştan sona kadar savrulmamışlığı böyle ifade ediyor demek ki, tesis ettiği güvenle…

Beni tanırsın.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (23)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.