Mart ayında küresel emeklilik endeksi yayınlanmıştı. Endekse göre emekliler için en yaşanabilir ülkeler yüzde 83 ile Norveç, yüzde 82 ile İsviçre ve yüzde 81 ile İrlanda’ydı.
Emeklilik refahı hemen her rapora baktığımızda İskandinav ülkelerinde el değiştiriyor. Fakat Türkiye ise günden güne gerilemekte. Hatta son endekslerde sonuncu duruma yerleşmiş vaziyette…
Sonuçlara göre Türkiye’de yaşayan emekliler, gelir açısından yüzde 36 ile dünya sonuncusu…
Hindistan ve Türkiye’yi aynı yerde andığımız bir başlık. Emeklilik.
Durum her zaman bu kadar vahim değildi elbette. Türkiye 2017 ve 2018 yıllarında emekliler için yaşanabilecek ülkeler arasında bir sıralamadaydı. Şimdi ise yaşam kalitesi açısından ise 44 ülke arasından Brezilya ile birlikte yüzde 36 ile sondan ikinci oldu. Aynı açıdan Türkiye’den daha kötü durumda olan ülke ise yüzde 10 ile Hindistan. Evet Hindistan. Okurken dahi insan şaşırıyor.
Alınan paranın enflasyon karşısında erimesi benim en yakınlarımda dahi izlediğim bir durum. Aldıkları para hayatın akışındaki giderlerden sadece birisine yetebilir. Gıdaya, faturalara, eğer evi yoksa kiraya- evet, sadece bir tanesine yetebilir.
Oysa emeklilik, “bir kişinin genellikle hayatının ilerleyen yıllarında iş gücünden kalıcı olarak ayrıldığı zamanı” ifade eder. Emeklilik, zamanında yapılmış tasarrufların ve yatırımların hayatın geri kalanında desteklemeye yeterli olduğu finansal bağımsızlık fikriyle eş anlamlıdır.
Çocuklarıyla birlikte yaşamaya başlayan emeklilerden, geçinebilmek için yeniden düşük ücrete çalışmaya başlayanlara, ömrünün kalan kısmını geçim kaygısı yaşamadan geçirmesi gerekirken ev sahibi ile mahkemelik olanına, yatırımlarını satmak zorunda kalana kadar skalamız geniş…
Şu bir gerçek ki bu günler göz göre göre geldi. Ülkenin yaşadığı fecaat ekonomik koşullar önce düşük gelir gruplarını vurdu. Hatta emlak ilanlarında “memura, bekara, öğrenciye uygun” ibarelerinden sonra yeni bir açıklama daha türedi, “emeklilere uygun”
Emeklilere uygun olan evler maksimum 35 metrekare. Kiraları da asgari bir emekli maaşının yarısından da fazla. Vadedilen ev, yaşamaya en alt koşullarda elverişli, kiradan arta kalan para da açlık sınırında bir geçimi ay sonuna kadar salık veriyor. Elbette soruyoruz 23. Yaş gününde,
Nereden nerelere geldi Türkiye?
Söyleyeyim. 23. yaş gününü debdebeli alkışlar eşliğinde kutlayanların evreninde böyle bir sıkıntı hali hazırda mevcut değil. Olsa da kan içer “kızılcık şerbeti içtik” derler, başka türlüsü nankörlüktür. Nankörleri de önce liderleri sonra da Allah sevmez.
Milletvekili ya da bürokrat emekli maaşlarından bahsetmiyoruz neticede, ki bakmayın, onlara da sorsanız bin ah işitirsiniz. Bu hayat koşulları hükümetin layık gördüğü maaşlarla normal bir yaşamı mümkün kılmıyor zira. Doğum gününde bahsedilen o reformlara bu konuyu da iliştirselerdi mutlu olurduk. Gelin görün ki siyaset kendisinde hata bulmaz, bulsa da hatasını anlatmaz, başkasında bulur. Hatanın müsebbibi de başkasıdır.
Nankör değiliz;
Neyse ki aynı gün bir emekli müjdesini duyuverdik. Çünkü bu yıl emekliler yılıydı öyle ya. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyleydi;
“Emeklilerimiz için yeni bir müjde. (Müjdeye doymak bilmeyen emeklilerimize bir sevinç ancak böyle verilir zira)
Emekliler Yılı kapsamında halk plajlarımızda emeklilerimize özel yeni bir hizmet sunuyoruz.
Halihazırda girişleri ücretsiz olan halk plajlarımızda artık şezlong ve şemsiye de emeklilerimize ücretsiz olarak sunulacak.”
Evet halk plajlarına giriş ücretsiz, şezlong ve şemsiye paralı. Neden paralı olduğunu sormamız gerekmez. Paralı fakat artık emeklilere değil.
Oysa emekliler paranın geçtiği yerlerde kendi imkanlarını kullanmayı becermiş kişiler, bir sürü yetenek geliştirdiler zaman içinde. Çoğu benim gözlemlediğim kadarıyla zaten plaja sandalye ve şemsiyesiyle geliyor. Ki zaten o tatil yerine kadar gelebilmiş olmaları da ayrı bir başarı, baştan sonra tebriği hak ediyor.
Bu alay etmek değil, iyi niyetli bir çalışma!
Yeni bir hizmeti Ak Parti’nin yaş günü hediyesi olarak alan emekli şezlong ve şemsiyeden çok empatiye muhtaç. Yaş gününde liderlerini alkışlayanlar, bu partiye o verenler en düşük emekli maaşlıyla 1 ay geçinebilme challengı yapsa kahrından ve öfkesinden şemsiyeyi şezlonga geçirir.
Bu dertle dertlenmemek, bu en basit tabiriyle iyi niyetle bir gösteri yapmaya çalışırken kırmak, incitmek ve nadan kesilmek…
Palyatif seçim öncesi çözümlerden sonra kangren haline gelmiş bu sistemin sonunun gelmesi muhtemel değil. Şezlong görmemiş emekçi emeklilerin olduğu ülkede “ekmek bulamazsan pasta ye” demek gibi bir şey bu. Üzücü…
***
YKS sonuçları açıklandı.
Dünya yapay zekanın etkilerini, yapay zekanın da en çok söz sahibi olacağı alanlardan birisinin “eğitim” olduğu konuşuluyor. Artık bu alana dair, geleceği ve çağı yakalayan vizyoner bir müfredata geçiş yapılmak zorunda.
Eğitimin okullar ve toplum içerisindeki erozyonu ortada ve daha ileri safhalarını da göreceğiz. Eksi net yaparak bir bölüme yerleşebilmenin de ödülüdür bu.
Üniversite sınav sonuçları oldukça vahim bir görüntü arz ediyor. Ülkenin eğitim sisteminin diğer bütün aşamalarında olduğu gibi bu kısımda da senelerdir problemleri çözmek yerine ötelemeyi tercih ediyoruz.
Bu anlamda eğitimin sadece niceliksel boyutu olmadığını hali hazırda anlamış olsak da iktidarın ekonomik politikalarındaki uygulamalarının kapasiteyi nasıl da derinden etkilemiş olduğu bir kez daha yüzümüze tokat gibi çarptı. Totalde, ortalamada 20 sorudan 5 net yapabilen bir eğitim anlayışını zuhura getiren sistem külliyen hatalı ve yanlış bir sistemdir.
Oysa eğitim meselesi diğer bütün alanların ötesinde var olan bir boyutu barındırır. Eğitimin kaybedilmesi geleceğin ve geleceğe ilişkin umutların da kaybedilmesi demektir ki zaten hasbelkader bu eşiği aşmış nice zekalar da giderken “giderlerse gitsinler” umursamazlığını duymuş ve dönmemeye azmetmiştir.
Nerden baksak tutarsızlık kısaca. 24. Yaş gününe Allah Kerim.