Zenginimiz bedel verir...

Şenol Kaluç

Geçmişte “askerlik yapmayana kız verilmez!” baskısı ve daimi bir iş tutabilme ihtiyacı gençleri bir an önce askere gitmek zorunda bırakırdı. Dünya gibi Türkiye de değişip dönüştükçe gençlerin ve toplumun askerliğe bakış açısı da değişti. Eğitim seviyesi arttıkça, ekonomik şartlar değiştikçe askere gitme yaşı yükseldi ve pek çokları için askerlik ciddi bir problem haline geldi.

Dönem dönem o kadar çok bakaya ve asker kaçağı birikiyordu ki devlet bu birikimi eritmek için bedelli askerlik gibi farklı adımlar attı ancak bu adımlar hep keyfi oldu. Bu konuda bir iki parti hariç hemen hiçbir siyasi partinin geçmişten bu güne tutarlı bir çizgisi yok. Bedelli isteğini desteklemek de karşı çıkmak da tamamen konjonktürel bir durum ve seçmen kitlesinin tutumu da çok farklı değil.

***

Kimse çocuğu için gösterdiği hassasiyeti başkalarınınki için göstermiyor. Herkes “oğlum askerde rahat etsin” diye çabalayıp, tüm aile ve sosyal çevresini kullanırken bedelli askerliğe en çok itiraz bu bedeli ödeyemeyeceklerden değil başka kesimlerden yükseliyor.

Halbuki bu sorun hamaset yapılarak çözülemeyecek kadar önemli ve konuya ‘Gençler neden askere gitmek istemiyor?’ noktasından bakmak gerekiyor.

Kimisi erken yaşta evlendiği ya da ailesine bakmak zorunda olduğu ve askere gitmesi durumunda ailesinin yaşayacağı sıkıntılardan dolayı istemiyor.

Kimisi de kalıcı işlerde çalışmak ya da kariyer planlamalarında önlerine çıkan fırsatları askerlik yüzünden kaybetmek istemediği ya da kendi kurduğu işi ayakta tutabilmek için istiyor.

Çoğumuz hoşlanmasa da, bir de “Vicdani retçiler” var...

Daha bir çok sebep sayılabilir ancak bence bedelli askerliğin önündeki en büyük bariyer tarihsel bakış açımızdaki çarpıklık. Eminim çoğumuz “askerliğini yapmayana kız verilmez” sözünün tarihsel ve sosyal bağlamı üzerinde çok da düşünmedik. Bu söz “Her Türk asker doğar!” gibi bir klişe ile açıklanacak “olgunlaşmak için gerekli” diyecek kadar basit değil.

Askerlik tarihimizi biraz karıştırdığımızda görürüz ki bu topraklarda asırlarca profesyonel ordular var oldu. Tebaanın askere alınması uygulaması 19. Yy.a kadar görülmez, sefer zamanlarındaki gönüllülerle bugünkü zorunlu askerlik aynı kefeye konamaz.

Yeniçeri Ocağı kaldırılınca yeni bir ordu kurmak için Anadolu ve Rumeli halkından 18-40 yaş arası fakir ve mülkiyetsizler arasından seçilenler maaş karşılığı askere alınmışlardı. 1846, 1870, 1886, 1908’de askere alımlar ile ilgili çeşitli kanunlar çıktı ve bazı zümreler askerlikten muaf tutulurken bazıları da bedelini ödemek şartı ile askere alınmadı. Cihan Harbi başlayınca Osmanlı tebaası tüm halk ‘hanedan mensupları hariç’ askerlikle yükümlü sayıldı.

Askerliğini yapmayana kız vermeme hikayesi biraz da buradan doğdu. Erkekler askerlikle yükümlü olup süresi belirsiz bir şekilde silah altına alınınca geride kalan aileler zor durumda kaldı. Pek çoklarından yıllarca haber alınamadığı için öldü kabul edilerek eşleri ya ana-baba ocağına geri döndü ya da eşlerinin kardeşleri ile evlendirildi. Kurtuluş Savaşı ve İkinci Cihan Harbi yılları da farklı değildi. Halk türkülerimiz bu tür travmatik hikayelerle doludur.

Sadede gelecek olursak, bugün de bedelli bekleyenler var. Bedelli askerlik yarın bir gün ehemmiyetli kimselerin güzel evlatlarının hatırı için bir zaruret(?) olarak zaten çıkarılacak. Bu zaruret hasıl olmadan bu işin bir kurala bağlanması ve herkesin kabul edeceği bir çözüm üretilmesi gerekmez mi?

***

Sorunun çözümü aslında usul ve kaideleri belli yarı profesyonel bir ordunun kurulmasından geçiyor. İsteyenin askerlik yaptığı isteyenin bedeline mukabil muaf tutulduğu bir sistem kurulmalı. Askerlik yapacaklara da asgari ücretin üzerinde bir maaş verilmeli ve böylece ailesini geçindirmek zorunda olup askerliği sürekli ötelemek zorunda kalanlar için de askerlik bir yük olmaktan çıkarılmalıdır. Hatta bunlar arasından da daimi profesyonel ordu için gerekli eleman ihtiyacı karşılanabilir. Böylece hem daha efektif bir askeri güce kavuşmuş oluruz hem de askerlik prestijli bir meslek haline gelebilir.

Neden olmasın ki?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.