Hepimiz birer tüketici olarak sık sık çeşitli sebeplerle firmalarla yüz yüze geliyoruz. “Tüketici Hakem Heyetleri” vatandaş şikâyetlerini çözmek için yoğun mesai harcıyor. Başvurular öyle çok ki bugün verdiğiniz bir şikâyet ancak 1,5-2 yıl sonra gündeme alınabiliyor; cevap geldiğinde ise siz o şikâyeti çoktan unutmuş oluyorsunuz. Yol bu kadar uzun olunca da çoğu kez işi Allah’a havale ediyor ve mağduriyetimizi sineye çekiyoruz. Çünkü karınca duası gibi yazılan sözleşmelerde öyle maddeler var ki hiçbir hak talebinde bulunamıyorsunuz.
Bize hizmet veren ve verdikleri bu hizmet karşılığında az ya da çok bedel alan firmalar verdikleri hizmetin kalitesinden de sorumlu olmalarına rağmen çoğu kez asgari hizmet vermek ama buna karşılık en yüksek kârı elde etmek peşindeler.
Marketten aldığımız ampullerde bile 2 yıl garantili yazıyor. İçimizde aldığı ampul birkaç ay sonra patladı diye firmaya gönderen var mı? Yoktur herhalde. Çünkü biliriz ki böyle bir şeyle başvurmak fiyatından dolayı hem bize zül gelir hem de firmanın muhtemel cevabını biliriz. “Elektrik hattınızdan kaynaklanan bir sorundan dolayı firmamız sorumlu değildir.” Sineye çekelim gitsin ya da elektrik dağıtım şirketlerini dava edelim!
Sıfır otomobil alıyorsunuz; firma size 6 koca yıl araç garantilidir diyor ama ne hikmetse motor dışında araçta karşılaştığınız hemen hiçbir sorun garanti kapsamında değil. Ve siz 6 yıl boyunca ya da kaç km ise dışarıda herhangi bir yerde 200-300 TL’ye yaptırabileceğiniz periyodik bakımlara iki hatta üç kat fazla para vererek soyuluyorsunuz.
Geçenlerde “Değişim seninle başlar” diye reklam yapan dünya markası bir kot firmamızdan bir pantolon aldım. Aldığım kot birkaç giymeden sonra yırtıldı ve firmanın kontrolünden geçtikten sonra “kullanım hatası” denilerek iade edildi. Ne büyük meziyetse benimki işporta malları bile bu kadar kolay yırtılmazken yepyeni bir kotu birkaç kullanımdan sonra yırtmayı başarabilmiştim!
Bir de TV platformları var. Hangisine laf söyleyeceğini bilmiyorsun. Yıllardır üye olduğum platform hem de “Full paket” üye olmama rağmen “Bazı kanalları neden izleyemiyorum?” diye sorduğumda “Efendim sizinle anlaşma yaptığımızda o kanallar yoktu. Bu kanalları izleyebilmek için ekstra ücret ödemeniz gerek” cevabını alıyorum. “Peki, full paket ne demek oluyor?” dediğinizde anlamsız cevaplar alıyorsunuz. Başka platformlarda da benzer uygulamalar var. Bahane hepsinde aynı; “Şirketlerinin sözleşmelerde değişiklik yapma hakları saklıymış.” Madem öyle, vatandaş da aldığı zaman olan ama sonradan çıkarılan kanallar nedeniyle verdiği ücretin bir kısmını geri istese ne olacak? Tabii ki müşteri gariban, kim takar.
Ya GSM operatörlerine ne demeli. Birisi neredeyse tüm Türkiye’de çekiyor ama o da bu özelliğiyle müşterilerini yolunacak kaz hüviyetinde gördüğü için faturalar konusunda hiç insafı yok. Yıllarca bu operatörün hattını kullandıktan sonra sırf kaz değilim diyerek bu hattı kapattım. Diğer iki büyüğe gelince ise işler daha da sıkıntılı; uygun diye aldığınız hat sadece büyük kentlerin merkezinde yaşıyormuşsunuz gibi hizmet veriyor. Yaz aylarında neredeyse Türkiye’nin bir ucundan bir ucuna gezen biri olduğum için bu hatların çekim alanını bizzat test etme imkânını buluyorum. Gülmeyin ama pek çok şehir merkezinde bu hatlar çekmiyor. Hat çekiyor gözüken yerlerde bile ne konuşabiliyorsunuz ne de internete erişebiliyorsunuz. “Mağdurum bu nedenle bu ayki faturamı iptal edin ödemiyorum” desem ne olur acaba? Cevabı hepiniz biliyorsunuz.
Akıllı telefonlara da dünyanın parasını veriyoruz ve üreticiler şikâyetlerimizi çoğu kez yok sayıp sorun yok diyerek telefonlarımızı formatlayıp geri veriyor. Haydi, yeni telefon almaya!
Yeni Türkiye mi diyorduk? Yeni Türkiye’de müşterilere de iyi hizmet vermek düstur olmalı değil mi? Hepimiz iyi hizmeti hak ediyoruz çünkü!