EURO 2004 bitti ve bizler gene sığ dünyamıza geri döndük. Wimbolldon müthiş bir erkekler finali ile sona erdi. Haftaya da Paris Olimpiyat Oyunları başlayacak hani şu çok ister gibi yaptığımız ama yapmak için yeterince spor kültürüne sahip olamadığımız olimpiyatlar.
Dünya geneli sporu bir çeşit eğlence, kaynaşma ve sosyal aktivite olarak görürken bizim pek de öyle görmediğimizi eski Beşiktaşlı çiçeği burnunda yeni Fenerbahçeli Milli yıldızımız Cenk Tosun’un kupa dönüşü verdiği yedi düvele karşı mücadele içerikli açıklamalarından görüyoruz.
İlginç değil mi çok büyük bir bonservis bedeli ile İngiltere yapmış ve oralarda hatırı sayılır bir süre kalmış bir futbolcumuz bir temaşa oyununu nerelere çekiyor.
Futbol bir temaşa oyunu olmaktan ne zaman çıktı bizde bilemiyorum ama buna bir milat vereceksek sanırım bir zamanlar düzenli olarak oynanan İstanbul TSYD Turnuvalarının son bulduğu 2000 tarihini verebiliriz.
Çocukluk ve gençlik yıllarımda tüm Türkiye sezon öncesi büyük bir heyecanla bu kupayı beklerdi. Üç büyük takımımız yenilenmiş yüzleri ile ilk kez bu kupada taraftarının karşısına çıkar, yeni gelen isimler camialarının büyüklüğü ile yine ilk kez burada tanışırdı. Sonuçlardan ziyade büyük bir futbol temaşası ile geçen bir 3 maç oynanırdı. Kazananın lig için büyük moral motivasyon kazandığı, diğerlerinin ise eksiklerini gördükleri son ciddi hazırlık maçları. Evde, sokakta, okulda her yerde bu maçlar konuşulurdu…
1963 ile 1999 yılları arasında 36 kez oynanan bu müthiş futbol temaşası, kendini bilmez bazı yöneticiler vasıtası ile maalesef 2000’de tarihe gömüldü ve bugünün ticari futbolunda çok büyük bir marka olma şansını kaybetti.
Hâlbuki dünyada bu tür klasikleşmiş çok az turnuva var ve biz elimizdekinin kıymetini bilemedik.
Değişen futbol düzeninde belki eski formatla devam etmesi güçtü ama istense idi ona da bir çare bulunabilirdi.
Ben şahsen bu kupayı şimdi müzelerde gururla sergilenen eski adıyla Cumhurbaşkanlığı yeni adıyla Süper Kupa’dan daha fazla önemsiyorum. Eskiden bu maçlar ligin hemen bitiminde yapılırdı. Şampiyon olmuş ve koca bir sezonun stresini atan takımla teselli olarak ama eskiden o da çok önemli görülürdü Türkiye Kupasını kazanmış takımın prestij için daha fazla asıldıkları kupa maçları olurdu bu maçlar. Günlerdir şampiyonluk kutlayan takımın futbolcuları doğru düzgün bir antrenman bile yapmadan bu maçlara çıkarlar ve çoğu kez de kaybederdi. Başbakanlık kupası maçları ise kaybedenlerin oynadığı zoraki maçlar statüsünde idi. Amaç Ankara’ya büyükleri getirebilmekti daha çok.
Süper Kupa Finali bu sene lig öncesinde ama onun da TSYD nostaljisini ver(e)meyeceği bir gerçek.
***
Şampiyonluk derken aklıma geldi, bilirsiniz tarih unutkanlıklarla dolu. Fenerbahçe’nin 103 golle şampiyon olduğu efsane kadrosu o yıl doğru düzgün şampiyonluk kutlayamamıştı ama bugünün gençleri bilmez.
O sezon ligde fırtına gibi esen Fenerbahçe ensesinde Beşiktaş’ın nefesini hep hissetmiş son haftalarda Beşiktaş’ı geçse de Türkiye Kupası final maçlarında alınan skorlar nedeniyle şampiyonluğu biraz buruk kutlamıştı. En azından taraftarı, çünkü Beşiktaş 5 gün içinde Fenerbahçe’yi 2 maç üst üste yenerek psikolojik olarak ezmişti.
O günlerden de hala unutulmayan bir Les Ferdinand golü kaldı…