Dünya başka bir yere doğru giderken bizim kısır döngü içinde kalma ısrarımız hiç hayra alamet değil. Yüz yıl öncenin reçeteleri artık dar geliyor ve yeni reçeteler yazmamız gerekiyor.
Yazılmalı desem de bu topraklarda bunu yapmak çok zor çünkü öğrenilmiş çaresizliklerle çevrelenmiş durumdayız. Çoğu kez bizden adam olmaz diye çıktığımız yolda adam olmak da zorlaşıyor.
Bizden her şey olur ama o istek ve arzuyu eyleme geçirmek için yeterli çabamız yok. Kurulu sistemimiz sistemsizlik ve bu sistemsizlik maalesef kaliteyi değil başka şeyleri ödüllendiriyor.
Eğitim sistemimiz bile bu şekilde. Geçmişte ilkokula başlayan öğrencilerin yarısından biraz fazlası liseyi bitirebilirken şu an okulun kapısından giren her bir birey doğal bir elemeyle ya da ekstra bir durumla karşılaşmamışsa 12 yılın sonunda kendisini üniversite kapısında buluyor. Bulanların çoğu da tabela üniversitesi bile olsa bir okuldan diploma alabiliyor.
Böyle bir sistemin doğru çalışması mümkün mü?
Üretimden çok tüketime dayalı bir ekonomimiz var ve bu bizi ciddi anlamda zorluyor. Katma değeri yüksek sektörlerde yokuz. Tarım sektöründe dünyada aldığımız pay çok az. İç piyasa ile dış piyasa arasında denge kuramadığımız, verimliliği ve maliyetleri doğru yönetemediğimiz için de gıda enflasyonumuz dünyanın çok çok üstünde.
Bizim gibi her şeyi kilo kilo almaya alışmış bir toplumun taneye dönmesi çok zor.
Hizmet sektörü de bir yere kadar. Turizmde bunca yatırıma rağmen hala 2. Sınıf düzeyindeyiz. Gelen milyonlarca turist bizi yanıltmasın. Bize gelen turistlerin büyük bir kısmı parasız turist. Paralı turist maalesef ülkemize rağbet etmiyor. İç turizm ise ilginç bir yerde. Uludağ’da tatile gitmek Bulgaristan’da gitmekten daha pahalı. Hatırlarsanız tüm yaz Ege Adaları dinledik.
Gerçekten paramız çok değersiz ve fiyat algımız kaybolmuş durumda. Geçen gün evdeki küçük bir tamir işi için fiyat istediğimde karşıma çıkan fiyatlar arasındaki uçurum gerçekten şaşırtıcı idi. Aynı işe 1000 TL isteyen de vardı 5000 TL’de.
Bu kadar uçurum nasıl olur? 5000 TL’yi duyduğumda çok da şaşırmadım ama tesadüf bir başkası ile konuşunca kendimi aptal gibi hissetmedim dersem yalan olur.
Bunlar küçük meseleler ama bir de büyük meseleler var. Geçenlerde bir yazımda da belirttiğim gibi yapay zeka çok hızlı gelişiyor ve yakın gelecekte pek çok işi yapay zeka yüklenecek. Düne kadar mavi yakalı meslekler kayboluyordu yakın gelecekte beyaz yakalı meslekler ya tarihe karışacak ya da şekil değiştirecek.
Eğitimle ilgili yazılar yazan birisi olarak çevreme ve gençlere el becerisine dayalı meslekleri önerdiğimde anne babalardan benzer tepkiler alıyorum. İlk tepki “Sen çocuğunu gönderir misin?” oluyor.
Meselenin benim çocuğum olmadığı çok açık ama maalesef bunu anlamak istemiyoruz.
Bu ülkede LGS diye bir sınav var ve bu sınav öğrencilerin %90’ının akademik anlamda gerçek potansiyelini kısmen ortaya koyuyor ama biz nedense devlet olarak da millet olarak da bu gerçeğe sırt dönüyoruz.
Mavi gömlekli işleri hor gören ve hamallık sanan bir zihniyete sahibiz. Bu yüzden de önümüzde üniversite diplomalı milyonlarca işsiz var.
Evimizde kombimiz bozulduğunda kombicinin hiçbir iş yapmadan sadece gelmek için 500-1000 Tl servis ücreti, arabamızdaki 2-3 santimlik sürtünme için kaportacının 3-5 bin TL, bozuk sigortayı değiştirmek için elektrikçinin 1-2 bin TL istemesine fena halde bozuluyoruz.
Neden bozuluyoruz ki? Bu işler dün para etmiyordu bugün para ediyor.
Değişen dünyayı da gidişatı da doğru okumak gerekiyor.
Kızıma söylediğim cümle ile bitireyim: “Kızım önünde bir sınav var, sınavdaki başarına göre kaderini sen belirleyeceksin. Belli bir seviyeyi tutturamazsan yapılacak şey belli; kuaför olmak istiyorsan Muhammed abinin yanında, moda tasarımcısı olmak istiyorsan Ayşe teyzenin yanında çırak olarak başlar işi öğrenirsin.”
Israrla akademik eğitime zorlarsak ne olacak? Açık konuşalım dayınız yoksa bugün nasıl yüzbinlerce genç ailelerine dayanarak yaşamaya çalışıyorsa o da öyle yaşayacak.
Çocuklarımıza ayakları üstünde durmalarını sağlayacak becerileri hor görürken farkında olmadan onların geleceğine de zarar verdiğimizi maalesef göremiyoruz.