15 Temmuz hain darbe girişimine kadar ekonomik alanda yapılan tartışmalar daha çok orta gelir tuzağından nasıl çıkarızın etrafında dönerken bugün geldiğimiz nokta ise çok hazin. Sorunu çözmek için dillendirilen çözüm yolu ise maalesef tamamen popülist. Sanki memleketin asıl meselesi asgari ücretmiş gibi bir hava estiriliyor.
Evet asgari ücret büyük bir sorun ama asgari ücretin sorun olmasının sebebi ülkemizdeki iş gücünün çok büyük bir kısmının vasıfsız olması ve yine vasıflı gözükenlerin de çok büyük bir kısmının vasıflarının sadece kağıt üzerinde olmasıdır.
Maalesef bu vasıfsızlık ortamında çalışanların vasıflarının arttırılması ve nitelikli işgücü haline gelmelerini sağlamak yerine sürekli olarak asgari ücreti yükselterek Türkiye’deki orta sınıfı yok ettiğimizi ne iktidar ne de muhalefet görmek istemiyor.
Asgari ücreti 4-5 bin TL yaptığımız zaman sorunların biteceğini sanan bir siyaset aklının memleketin sorunlarını çözebileceğine inanabilir miyiz?
Yıllardır asgari ücret diğer ücretler karşısında sürekli daha fazla artarken buna karşılık üst ve orta gelir gruplarında maaşların azaldığına sanırım hemen herkes şahittir. Yaşadığım bölge önemli bir sanayi şehri olduğu için bu durumu çok yakından biliyorum. Geçen yıl asgari ücretteki artışın ücretlere nasıl yansıdığını sorduğum bir iş kaynakları müdürünün anlattıkları gerçeğin sadece bir yüzü. Asgari ücretteki artış nedeniyle patronu tüm beyaz yakalıları ve yüksek maaşlıları toplayarak iki tercih arasında bırakmış. Sunulan iki tercih ise şu:
1- İsteyen tazminatını alarak işten ayrılabilir.
2- Devam etmek isteyenler maaşlarında %10’luk bir indirimi kabul eder.
Bu kriz ortamında sonucun ne olduğunu sanırım herkes tahmin etmiştir.
Gelelim bu açmazdan çıkmanın yollarına. Şu an işgücünü oluşturan vasıfsız milyonların nitelikli işgücü haline getirilebilmeleri için devlet destekli projelerin başlatılması şart. Bu sürecin sağlıklı işleyebilmesi için asgari ücrete yapılan şişirme zamlara son verilmeli.
Ülkemiz için bölgesel asgari ücret uygulaması da şart. İstanbul gibi bir metropolde verilen asgari ücretle küçük bir şehir ya da kasabada verilen ücretin aynı olması ekonomik olarak doğru değildir. Bugün pek çok büyük şehirde ev kiraları asgari ücreti yakalamış ve geçmişken İstanbul’daki vasıfsız bir çalışanla faraza Çorum’un Alaca ilçesindeki vasıfsız bir çalışanın aynı ücreti almasını doğru okumak gerekiyor.
Bölgesel asgari ücret uygulaması bazı sektörlerin az gelişmiş bölgelere kaymasına zemin hazırlayacağı gibi uzun vadede de ücretlerin genel ortalamasının yükselmesine yol açacağı bir gerçektir. Bu durum yine büyük şehirlere doğru olan yoğun göçü de engelleyecektir.
Bir taraftan üç çocuk isterken diğer taraftan insanları asgari ücrete mahkum etmek aslında siz çocuk yapmayın demektir. Bugün bir evi geçindirebilmek için karı-koca çalışmak zorunda ise bu ailelerden bu şartlarda 3 çocuk istemek sadece onların değil doğacak çocukların da kötülüğünü istemekten başka bir anlama gelmemektedir.
Geriden gelen nesiller için ise MEB’in acilen lise eğitimine 9. Sınıfı ya da LGS sınavını baraj olarak belirleyip akademik eğitime gidecek öğrencileri sınırlandırması gerekiyor. Akademik olarak belli bir düzeye gelememiş öğrenciler kesinlikle meslek liselerine yönlendirilmeli ve boş umutlarla üniversite önlerine yığılmaları önlenmelidir.
Muhalefetin konuşması gereken konulardan birisi de budur yoksa yalan yere umut vermek değil. Eğitimde fırsat eşitliği kadar gerçekçi hedefler koymak da şart. Kurulu saçma düzen sebebiyle çocuklarımız 30’lu yaşlarına herhangi bir beceri kazanamadan gelmekte ve sonrasında ise büyük bir bunalıma girmektedirler. Siyasiler, bu büyük soruna odaklanmaları gerekirken insanlarımızın yokluk içinde yaşamasını umursamaz bir tavır içindeler maalesef. Memurluğun ana hedef olduğu bir toplumun ilerlemesi mümkün değildir.
Gelişmiş ülkelerde düşük vasıflı işçilerin nasıl oluyor da beyaz yakalılar kadar hatta daha fazla para kazandığını anlamak için sadece kıyas yapmayı bilmek yeterlidir. Bizde asgari ücretin düşük olmasının sebebi vasıfsız işler için yüzbinlerce taliplinin olması iken gelişmiş ülkelerde bu işlerin rica minnet yaptırılabilmesi nedeniyle emek daha kıymetlidir.
Ama kim anlayacak değil mi?
En iyisi biz üretmeden, iş gücümüzü eğitmeden asgari ücreti 5000 TL yapalım ve milli sporumuz olan kendimiz kandırmaya devam edelim.