Cuma günü İYİ Parti’nin Kalkınma Kongresi’ne katıldım. Gün boyu kongreyi takip ederken İYİ Partilileri de yakından izleme fırsatım oldu ve birçok kişiye sorular sordum. İlk olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener açılış konuşmasını yaptı. Akşener’in konuşmasında en dikkat çeken bölüm şöyleydi:
“Ülkemiz, maalesef uzun zamandır ciddiyetsizliğin, beceriksizliğin ve liyakatsizliğin adeta bayraktarlığını üstlenmiş bir iktidar tarafından yönetiliyor. Aklı ve bilimi reddeden, hatalarını görmeyen, bahaneleri de, bir türlü tükenmeyen bu zihniyetin, milletimize yaşattığı zorluklara maalesef hep birlikte şahit oluyoruz.”
Akşener’in bu cümlelerini dinlerken son dönemde yaşadıklarımızı düşünmeden edemedim doğrusu… Rasyonellikten adım adım uzaklaşılması ve dolayısıyla kurumlarda sürekli değişen kadrolar, örselenen kurumsal hafıza ve kurum kültürü… Bir anlamda kurumlarda gelenlerin gelmekten, gidenlerin de gitmekten usanmadığı bir dönemdeyiz gibi…
Akşener, bugün burada, bu düzene dur demek için, ülkemize kader diye biçilen bu vasatlığı değiştirmek için, yoksullukta değil, zenginlikte eşitlenen, mutlu, huzurlu ve bereketli bir Türkiye hayalini gerçekleştirmek için önemli bir adım attıklarını belirtti.
Ve kongrenin ana teması olan “yoksulluk, kapsayıcılık, istihdam” başlıklarını kısa kısa açıkladı. Akşener’in ‘TÜİK verilerine göre; yoksul insanlarımızın sayısı, 2006 yılında, 20 milyon 500 binken, 2019 yılına geldiğimizde, yani pandemi öncesinde, 23 milyona yükselmiş. Bu 2 buçuk milyon kişilik artışın da, yarısı, son 3 yılda gerçekleşmiş. TÜRK-İŞ’in açıkladığı sınırlara göre ise; ülkemizde neredeyse, 11 milyon insanımız aç. 54 milyondan fazla insanımız ise, yoksul’ cümlesini dinlerken canım yandı.
Bilmediğimiz hangi ocaklar da ne canlar yanıyor? Ne dramlar yaşanıyor?
Bu can yakıcı rakamlar bu şekilde gözler önüne saçılmışken siyaset yoksulluğu konuşmayacak, çözüm önerileri sunmayacak da ne konuşacak?
Dolayısıyla, kongre boyunca yoksulluk ve diğer başlıklarda yaşanan sorunların detaylı bir şekilde ortaya konması ve bu konularla ilgili çözüm önerilerinin sunulması çok değerliydi.
***
Kongre vesilesiyle Akşener’i ilk defa yakından izleme fırsatım oldu. Şunu özellikle belirtmek isterim. Akşener sahici bir lider… Sizden, bizden biri gibi… Liderin önemli özelliklerinden biri takipçileriyle duygusal bağ kurabilmesi ve dolayısıyla takipçilerini ardından sürükleyebilmesidir. Açıkçası Akşener’de bu özellik dikkat çekiyor. Ki son dönemde İYİ Parti’nin oylarının artmasında Akşener’in liderlik özelliğinin büyük bir payının olduğu düşüncesindeyim. Bir anlamda Anadolu’yu karış karış gezerken partisini de ardından sürükledi denilebilir. Ayrıca gün boyu izlediğim kongre vesilesiyle merkeze doğru yürüyen, sorunları bir bir tespit eden ve çözüm önerilerini sunan bir İYİ Parti’yi gözlemledim.
***
Akşener’in konuşması sonrasında İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale yoksulluk konulu sunumu yaptı. Ardından da panele geçildi.
Özlale’nin sunuma Cem Karaca’nın şarkısı “yoksulluk kader olamaz, kader değildir” şarkısıyla başlaması da ayrıca dikkat çekiciydi.
Ve Özlale’nin sunumda anlattığı şu bölümde önemliydi:
“2016’dan beri yoksullaşarak büyüyoruz. Son 3-4 seneye baktığımız zaman büyüyoruz, fakat hep şu hissediliyor. %6 - %7 büyüme rakamları açıklanıyor, fakat kimse bunu hissetmiyor. Restoranda gittiğiniz zaman size servis yapan garson bunu hissetmiyor, taksi şoförü bunu hissetmiyor, sizler hissetmiyorsunuz. Bunun çok temel bir sebebi var. Türkiye uzun bir dönemden beri büyümeyi vatandaşlarına hissettiremiyor. O yüzden de büyüyoruz fakat yoksullaşarak büyüyoruz. Bu çok temel problemlerden bir tanesi…”
Özlale’nin sunumundaki yoksulluk sebep “yarım simit” sonuç başlığını da belirtmek isterim. Özlale, günde 3 simit alamayan, yani geliri 3 simidi almaya yetmeyen tam 550 bin vatandaşın olduğunu belirtti.
Özlale’nin sunumundan sonra yoksulluk paneline geçildi.
Yoksulluk panelinde Hacer Foggo, yoksullukla ilgili rakamları belirtirken bu rakamlar sadece rakam ya da istatistik değil, bu rakamların her biri bir aile demek diye belirtmesi, çocukların % 6’sının çalışmaya başlaması ve çalışmak zorunda kalması sonucunda bu çocukların artık çocuk olmadığını, artık yetişkin bir yaşlı olduğunu söylemesi çok üzücüydü doğrusu…
***
Yoksulluk konulu panel biter bitmez ayaküstü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a belediye olarak en büyük projeniz, en çılgın projeniz nedir diye sordum ve Yavaş da bir çırpıda şu iki cümleyi belirtti:
“Ankara halkını zengin etmek... Ve kimse yatağa aç girmesin.”
Açıkçası bu iki cümlede bu dönemde o kadar önemli ki… Yoksulluğun, haksızlığın bu denli arttığı bir dönemde insanların yatağına aç girmemesi için çalışmak, bunun için çözüm yolları bulmak elbette kıymetli…
Ayrıca, kongre vesilesiyle Yavaş’ı da ilk defa yakından izleme fırsatı buldum. Yavaş için de şunu söyleyebilirim. Yavaş da sahici bir lider… Ve panelde Ankaralıların sorunlarıyla ilgili, yoksullukla ilgili çözüm önerilerini anlatırken heyecanı her halinden belli oluyordu. Sanki kendi derdi gibi dertleniyordu.
***
Gün boyu birçok kişiye sorular sordum. Gelin şimdi bu sorulara aldığım cevaplara bakalım. İlk olarak İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Hamza Yurtsever’in söyledikleri…
Açıkçası Yurtsever’in bir genç olarak siyaseti seçmesinin nedenini merak ettim ve sordum: Yurtsever, bir avukat olarak adliyelere gittikçe birçok sorunu gördüğünü ve bu sorunların çözümü için de İYİ Parti’ye katılmaya karar verdiğini belirtti. Bu noktada başka bir parti değil de neden İYİ Parti diye sordum. Şu cevabı verdi.
“İYİ Parti’de liyakatli kadrolar olduğu için, özgür bir ortam olduğu için, eleştirilerimi kolaylıkla belirtebildiğim için ve en önemlisi sorunlara burada çözüm bulunabildiğini düşündüğüm için İYİ Parti’ye katıldım.”
***
İYİ Parti Ankara Milletvekili ve eski Merkez Bankası Durmuş Yılmaz'a son açıklanan kur korumalı TL mevduatı sistemini sordum. Yılmaz şu cevabı verdi:
“Bu kararla birlikte bir zaman kazanılmış oldu. Şimdi asıl bu uygulamanın altının nasıl doldurulacağına bakmak gerekir.”
***
İYİ Parti İstanbul milletvekili Ahat Andican son dönemde yaşananlarla ilgili şunları belirtti:
“Aslında yönetimsizlik sorunu yaşıyoruz. Hedef olmadan, rüzgâr nereden esiyorsa ona göre hareket ediyoruz. Sorunlar gerçek çözümlerden uzak, mış gibi yapılarak yönetme politikası uygulanıyor.”
***
İYİ Parti Samsun milletvekili ve Grup Başkanvekili Erhan Usta’ya açıklanan bu kur korumalı TL mevduat sistemiyle enflasyon sorunu çözülebilecek mi diye sordum. Usta’nın cevabı şu şekilde oldu:
“Enflasyonun önemli nedenlerinden bir tanesi kur… Kur korumalı TL mevduat enstrümanı kur artışını sınırlandırabilir, enflasyonla mücadeleye kısa dönemde katkısı olabilir. Ama yetmez. Türkiye’de enflasyonla ilgili mücadele programı yok. İYİ Parti olarak kapsamlı bir enflasyonla mücadele programının yürürlüğe konulmasını zorunluluk olarak görüyoruz.”
Açıkçası Usta’nın belirttiği ‘enflasyonla ilgili mücadele programı yok’ cümlesi ayrıca düşündürücüdür.
***
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Sanayiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Özgür Şimşek’e başka bir parti değil de neden İYİ Parti’desiniz diye sordum. Partiyle ilgili birçok olumlu cümle kurdu ama özellikle dikkatimi çeken Şimşek’in Akşener’in kararlı duruşu, liderliği için İYİ Parti’deyim diye belirtmesiydi.
***
Aradan sonra “kapsayıcılık” konulu ikinci panele geçildi.
İkinci panel biter bitmez ayaküstü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na en büyük, en çılgın projeniz nedir diye sordum.
İmamoğlu’da hiç düşünmeden şu cevabı verdi:
“Mutlu insan, mutlu İstanbul”
Açıkçası İmamoğlu’nun bu cevabı çok önemliydi. Zira son dönemde acıları, yoksullukları, haksızlıkları, kavgaları, sorunları konuşmaktan çok usandık.
***
Panel sonrasında Toplum Gönüllüleri Mütevelli Heyet Üyesi Hülya Eltemur ile sohbet ederken belirttiği şu cümlesi çok çarpıcıydı. “Her 10 gençten 9’u Türkiye’yi terk etmek istiyor.” Hâlihazırda birçok problemimiz var. Görünen o ki, en önemli problemlerden biri de gençlerimizin ümitsizliği…
***
Son olarak “istihdam” konulu panele geçmeden önce İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu bu konuda detaylı bir sunum yaptı. Ve sonrasında panele geçildi.
Panelde istihdamla ilgili şu anki sorunlar ve istihdamın artırılması için neler yapılabileceği konusunda İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz’ı ve Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’i dinledik. Ufuk Hoca, teknolojiden, inovasyondan, bu konulardaki gelişmelerden bahsetti ve ülkemizin de bu konularda daha geride kaldığını belirtti. Ayrıca teknolojik gelişmelerin ve inovasyunun ortaya çıkması için hem durum tespiti yaptı hem de önerilerde bulundu.
Açıkçası Ufuk Hoca bunları anlatırken Doktora döneminde Küresel girişimcilik, yenilik ve değişim yönetimi derslerini aldığım zamanlar aklıma geldi. O dönemde hatırlıyorum, bu dersleri dinlerken ayrı bir heyecan içindeydim. Bizde de birçok girişimciler çıkacak, şu kadar patentler alınacak, şu yenilikler yapılacak, şu gelişmeler yaşanacak diye... Ama şu an görüyorum ki tüm bu gelişmelerin gerçekleşmesi için öncelikle farklı düşüncelerin ortaya rahatlıkla konulabileceği, daha özgür bir ekosisteme ihtiyaç var. Başımıza icat çıkarma sözünün yerine ‘başımıza icat çıkarın’ sözünün içselleştirilmesi gerekiyor belki de…
Dolayısıyla panel sonrasında Ümit Özlale’ye böylesi ağır bir iklimde inovasyon kolaylıkla yapılabilir mi ya da daha fazla girişimciler ortaya çıkar mı diye sordum.
Ümit Özlale şöyle cevap verdi:
“Böyle bir ortamda da rahat çıkabilir. Genelde girişimler ve inovasyonlar zor dönemlerde çok akut problemleri çözmek için de çıkabiliyor. Doğru, şu an çok iyi bir ekosistem yok, fakat çok fazla ihtiyaca çözüm bulabilecek kıvrak zekâlı az da olsa girişimci var. Ben, o yüzden çok umutsuz değilim bu açıdan.
Çok temel sorunlara hemen çözüm üretebileceğimiz bir ortama giriyoruz. Bu ortamda mutlaka girişimcilerde gayet ticarileşmiş ürünlerde çıkartabiliyor.”
***
Hep söyleniyor ya muhalefet ne yapıyor diye… Açıkçası son dönemde muhalefet ciddi çözüm önerileri ortaya koyuyor. Gittiğim tüm muhalefet partilerinin toplantılarında somut olarak birçok çözüm önerisini gördüğümü belirtmek isterim. Ki bugünkü kongrede İYİ Parti’nin şu ana kadar yaptıkları birçok projeyi ve çözüm önerilerini dinledim. Örneğin; Rüzgârgülü Projesi ya da Artagan Projesi, İYİ Yaşam Gelir Modeli, Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi gibi… Bu noktada, pandemiyle birlikte tarımın çok daha stratejik hale geldiği bugünlerde özellikle tarım bilimleri akademisi projesinin kıymetli olduğunun altını çizmek isterim. Ayrıca, gördüğüm kadarıyla İYİ Parti’nin ekonomiyle ilgili iyi bir ekibi var. Son olarak, kongre boyunca yoksulluk, kapsayıcılık, istihdam üzerine durum tespitlerinin yapılması ve çözüm önerilerinin ortaya konması da önemliydi.
Anlayacağınız kongreden ayrılırken heybemde birçok yeni bilgiyle, çözüm önerileriyle ve en önemlisi de yeşeren umutlarımla ayrıldım.