Son dönemde özellikle Ak Partili seçmenlere soru soruyorum zira muhalefeti destekleyenlerin genel olarak ne düşündükleri ortada…
AK Parti'nin oy oranının belli bir oranın altına düşmemesi ve asıl çekirdek seçmenin bu kadar olumsuzluğa rağmen partilerinden vazgeçmemesi araştırmaya değer açıkçası… Dolayısıyla, geçen hafta yine kolları sıvadım ve Sultanbeyli, Sancaktepe ve Üsküdar’da AK Partili seçmenlerle görüştüm. Merak ettim zam yağmurundan nasıl etkilendiler ve hala sıkı sıkıya AK Parti’ye bağlılar mı diye…
Yaklaşık 3 ay önce de AK Partililere sorular sormuştum. Cevaplar arasında ekonomiyle ilgili şikâyetler vardı ama bu sefer kalabalıklarda ciddi bir yılgınlık gözlemledim. Özellikle elektrik, doğalgaz faturalarının ciddi anlamda zorladığını gördüm. Evet, yine bu faturalara sebep olarak dışarıyı, dünyadaki gelişmeleri de gösteriyorlar, ama artık canları çok yandığı için öfke içindeler. Özellikle temel gıdadaki devasa artışlar için de bu kadar da olmaz diyorlar. Özetle, AK Partili seçmeni “hayat pahalılığı” ciddi şekilde sarsmış durumda… Bunun dışında yaşanan diğer sorunların hayat pahalılığı kadar derin bir etkisi yok açıkçası…
*****
Şimdi sahada konuşulanlardan birkaç örneği belirtmek isterim.
Öncelikle Sultanbeyli’de bir esnaf kardeşimizin söylediklerine bakalım…
“AK Parti’den daha iyisini görsem o partiye oyumu veririm. Ama öyle bir parti yok. Şu an hayat pahalılığından çok şikâyetçiyiz. Bunun da en kısa sürede çözüleceği inancındayım. Son dönemde altı partinin bir araya gelmesi, hepimiz bir olalım Erdoğan’ı yıkalım anlamına geliyor sanki. Ama yıkamazlar bence… Açıkçası çok da konuşmaya gerek yok. Erdoğan siyaha beyaz desin ikna ediyor. Ama muhalefet siyaha siyah desin yine bir şüphe kalıyor insanda. Öyle ki kendi gözümle görmek isterim siyahın siyah olduğunu. Anlayacağınız Erdoğan bir anlamda devlet gibi… Biz öyle görüyoruz. Hele ki 15 Temmuz hain darbe girişiminde gösterdiği basiretli duruşu bizi ziyadesiyle memnun etmiştir.”
*
Burada bir parantez açmak isterim:
‘Siyaha beyaz dese de ikna ediyor’ cümlesi aslında Erdoğan’ın keskin manevralarını da açıklıyor. Hangi adımı atarsa atsın özellikle çekirdek tabandan kabul görüyor. Çoğu muhalefet liderinin cesaret edemediği manevraları Erdoğan kolaylıkla yapabiliyor. Hani söyleniyor ya… Özellikle sağ partilerde sadakat kavramı çok da etkili olamayabilir diye… Burada partiden ziyade lidere sadakat söz konusu… Ve lider demek bir anlamda parti anlamına geliyor. Hatta başkanlık sistemiyle birlikte, lider demek “devlet” anlamına da gelebiliyor. Asıl belirleyici faktör Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Ayrıca, kazandığı hakları bırakmak istemeyenler, ranttan vazgeçmeyenler, yakaladığı standardın altına düşmek istemeyenler, devletten aldığı yardımın kesilmesini istemeyenler ve asıl endişeli muhafazakârlar sebebiyle, bu denli olumsuz gidişata rağmen çözülme aynı oranda yaşanmıyor. Tüm bu sebepler kalabalıkların bir şekilde AK Parti’ye sıkı sıkıya bağlanmasına yol açıyor. Ki bu bağlılık da en önemli faktör liderlik olarak belirtilebilir.
Bir de bu görüşmelerde en çok söylenen konu şuydu: AK Parti’nin gitmesiyle birlikte devlette kadroların değişebileceği ve özellikle başkanlık sistemiyle birlikte devlette kazanılan hakların kaybedilebileceği belirtiliyor. Tabi bunu direkt söylemiyorlar ama biraz soruları detaylandırınca önemli korkulardan birinin de bu olduğu ortaya çıkıyor.
*
Devam ediyorum esnaf kardeşimizin söylediklerine:
“Bu arada bizler geçim sıkıntısıyla boğuşurken Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin son açıklamalarına üzüldük. Açıkçası kendisi Erdoğan’ın gölgesinde olduğu için çok da tepki göstermiyoruz. Reis zamanı geldiğinde gerekeni yapacaktır.”
*****
Üsküdar’da lokantada çalışan bir kardeşimizin söylediklerine bakalım…
“Her şeye günü birlik zam gelmesi bizi çok yordu. Özellikle gıdaya ve benzine gelen zamdan yıldık. Dolayısıyla şu an kızgınım. Bu zamlar cebimize çok şiddetli bir şekilde yansıdığı için kızgınım.”
Bu noktada bir yönetim sorunu mu yaşanıyor diye soruyorum. Cevap şu şekilde:
“Buna yönetim sıkıntısı demeyelim. Yine düzeltirse bu durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan düzeltir. Ama şunu da belirteyim: Şu an seçim olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan kaybeder, bu net! Hayat pahalılığı bizleri gerçekten zorluyor. Doğalgaz, elektrik faturaları keza canımızı yakıyor. Yine söylüyorum, böyle bir ortamda seçimi kaybeder. Açıkçası şimdiye kadar kaybedeceğini düşünmüyordum ama bu faturalardan, bu zamlardan sonra böyle düşünüyorum. Çevremde de çoğu kişi böyle düşünüyor. Geçenlerde kandil vesilesiyle amcamı aradım. Kandil kutlaması sonrasında 80 yaşında amcam hemen hayat pahalılığından şikâyet etmeye başladı. Ki bu yaşına kadar sağ partilerden başka bir tarafa oy vermemiş bir kişi…
Ama tüm bu olanlara rağmen gönlümüz yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yana… İnşallah bu durumu düzeltir. O yüzden 2023 seçimlerine iyi hazırlanması gerekiyor.”
Şu an kızgınsınız, seçimi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaybedeceğini düşünüyorsunuz. Peki, şu an seçim olsa kime oyunuzu verirsiniz?
“Erdoğan’a veririm. Şimdilik başka alternatif göremediğim için…”
Peki, altı parti Güçlendirmiş Parlamenter Sistem kapsamında bir birlik görüntüsü verdi. Buna ne diyorsunuz?
“Açıkçası çok takip etmedim. Yine yaparsa Erdoğan yapar diyorum. Tamam, Davutoğlu’nun, Babacan’ın devlet tecrübesi var. Ama diğerlerinin devlet tecrübesi olmadığını düşünüyorum.”
Görünen o ki, parlamenter sistem açıklaması çok dikkat çekmemiş AK Parti seçmeni üzerinde… Bu cevabı birçok kişiden duydum.
CHP’nin helalleşme söylemini soruyorum:
“Bu konuda atılan adımlar tabii ki olumludur. Ama oyumu vermeyi düşünmem. Şunu da eklemek isterim. 3 ay önce sizinle görüşseydik, ne olursa olsun AK Parti’ye oyumu veririm derdim. Şu an ne olursa olsun demiyorum. Şu an kararsızım. Bu zamlar böyle devam ederse, bilmiyorum biraz zor ama başka partilere de bakabilirim diyorum. Ama sonuçta Erdoğan’ın da bu durumu düzelteceğini düşünüyorum.
Muhalefette altı partinin bir araya gelmesi ve bir masada toplanması zoraki bir ittifak gibi geliyor bana. Örneğin HDP ne olacak? Bu ittifakta görünmüyor gibi ama gerçekte de öyle olacak mı? Bu tam net değil benim için… İttifak olarak değil ama zamlar son gaz böyle devam ederse Davutoğlu’na devlet tecrübesi olduğu için yakın hissedebilirim gibi… Ama inanıyorum ki Reis bu durumları düzeltecek.”
*****
Sancaktepe’de çiftçi bir amcamızın söyledikleri ise şu şekilde:
“Hayat pahalılığı bizleri çok zorluyor. Ama bir taraftan da biliyoruz ki dünyada da kriz var, özellikle enerji krizi… Tabi Rusya-Ukrayna savaşından dolayı da fiyatlar daha da arttı. Yakın zamanda çiftçi olarak, dönüm başına 43 TL mazot-gübre desteği aldım. Fena değil. Eskiden bu da yoktu. Şimdi şükür alıyoruz.
Seçim olsa oyumu yine AK Parti’ye veririm. Babam, kardeşim değil ama Ak Parti’ye güveniyorum. Asıl Erdoğan’a güveniyorum. Oturup, kalkması belli, namazında niyazında…
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem toplantısı bana pek hitap etmedi. İçinde 6 tane parti var, kimin ne yapacağı belli değil. Burada çözüm zor olur. Çözüm çıkmaz yani… Ayrıca muhalefet partileri şu kötü bu kötü diyor da kendileri gelince bu kötüleri düzeltebilecek mi buna bakmak lazım. Ki sanmıyorum. Bir de Ukrayna-Rusya meselesinde Erdoğan’ın birçok liderle görüşmesi, dengeli bir tutum izlemesi önemli. Son olarak, hayat pahalılığına bir an önce çözüm bulunsun istiyoruz. Bunu da büyüklerimiz duysun lütfen.”
*****
Sancaktepe’de kırtasiyede çalışan esnaf kardeşimizin söyledikleri…
“Önümüzdeki seçimde oyumu Tayyip Erdoğan’a veririm. Şu an fiyatlar çok yüksek ve çok zorlanıyoruz ama Erdoğan’ın yerine gelen bu durumu düzeltebilecek mi? Dışarda da sıkıntı var, tek bizde yok ki… Bir an önce fiyatların normale dönmesini bekliyoruz. Bir de Erdoğan tüm sıkıntıların hakkından gelir. Yaptığı hizmetler ortada… Görüyorsunuz son dönemde ülke başkanları ayağına geliyor.”
Burada bir parantez açmak isterim:
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin gösterdiği arabuluculuk çabası kalabalıkların takdirini kazanmış görünüyor. Uzun bir aradan sonra sorunlu olduğumuz ülkelerle görüşülmesi, diyalog kanallarının yeniden açılması memnuniyetle karşılanıyor.
Devam ediyorum:
Peki, Erdoğan dışında muhalefette kime oyunuzu verirsiniz?
“Ali Babacan olabilir. Ekonomiden anlıyor. İşi biliyor. Bize sorunlara çözüm olacak liderler lazım.”
*****
Son olarak, esnaf kardeşlerimizle konuşurken gözlemlediğim bir konuyu da belirtmek isterim:
Çoğunlukla dükkânlarda TRT Haber ya da A Haber izleniyor. Ki hükümet ile ilgili konular bu kanallarda detaylıca yer buluyor. Ve fakat hükümetin icraatları ne kadar anlatılırsa anlatılsın zamlı faturalar bir bir dükkânlara ulaşıyor.
Diğer taraftan, basınla ilgili sorunlu bir durum söz konusu… Gördüğüm kadarıyla, AK Partili seçmen çoğunlukla hükümeti destekleyen mecraları takip ediyor. Muhalefet tarafı ise, çoğunlukla muhalif olarak belirtilen mecraları takip ediyor. Anlayacağınız taraflar bir anlamda kendi yankı odalarını oluşturmuş ve birbirlerini duymuyor. Burada bir anomali söz konusu… Bu noktada sormak isterim:
Herhangi bir muhalefet partisi AK Partili seçmene nasıl ulaşacak? Sadece muhalif kanallara çıkmalarının yeterli olmadığı ortada... Belki de bugüne kadar ilk defa basın içinde makas bu denli açılmış durumda… Dolayısıyla, AK Partili seçmene ulaşmak isteyen muhalefet partilerine yüz yüze görüşmeler yapmalarını tavsiye ederim. Zira muhalefetle ilgili sorduğum çoğu soruya ya eksik cevaplar veriliyor ya da yanlış cevaplar. Muhalefetin yerinde olsam, çok acil birkaç çift spor ayakkabısı satın alıp, şimdiden kalabalıkları dolaşmaya başlarım.
*
(Rahatsızlık sebebiyle yazılara ara vermiştim, şimdi iyiyim ve kaldığımız yerden devam… Bir sonraki yazıda bu konuya devam edeceğim.)