8 Nisan 2023 tarihli yazımdan küçük bir bölüm belirtmek isterim:
“MHP’nin kendi logosuyla seçime girme kararı birçok riski içinde barındırıyor olabilir. Ve fakat Bahçeli’nin tabandaki bu memnuniyetsizliği gördüğü düşüncesindeyim. Öte yandan bu adım başta İYİ Parti olmak üzere oylarını kaptırdığı diğer partilere de bir hamle olarak okunabilir. Dolayısıyla bu kararın stratejik bir karar olduğu söylenebilir.”
(8 Nisan 2023 tarihli yazı: https://www.karar.com/yazarlar/semra-alkan/mhp-ince-1596065 )
Bu noktada AK Parti’nin 2018 yılında % 42,6 olan oyunun % 35,2’ye gerilemesinin altında yatan önemli faktörlerden birinin MHP’ye giden oylar olduğu düşüncesindeyim. (Diğer faktörler arasında ekonomi başta olmak üzere diğer konular geliyor.)
MHP’nin sadece AK Parti’den değil özellikle İYİ Parti’den ve kendisine oy geçişi olabilecek diğer partilerden de oy aldığı düşüncesindeyim.
Şunu demek istiyorum.
Yukarıda da belirttiğim üzere; MHP’nin seçime ‘Üç Hilal’ ile yani kendi logosuyla girmesinin stratejik bir karar olduğu söylenebilir. Zira seçim sonuçları da bu kararı doğruluyor.
Birçok seçimde gördüğümüz üzere seçimlerde oyunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurduğu söylenebilir.
Yalnız ilk defa bu seçimde oyunu Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kurduğu düşüncesindeyim.
Şimdi 8 Nisan 2023 tarihli yazıdan bir bölüm daha belirtmek isterim:
“Çok erken bir yorum olabilir belki de… Yine de belirtmeden olmaz sanırım. Bu seçimde değil ancak sonraki yakın dönemde bazı milliyetçi partiler birleşir mi sorusunu da şimdiden not düşmek isterim.”
Aynı yazıda belirttiğim kalitatif araştırma sonucunda ‘milliyetçiler yönünü bulmaya çalışıyor gibi’ demiştim.
Buradan hareketle, önümüzdeki dönemde parçalı yapı gibi görünen milliyetçi partiler belki de birleşebilir.
Yalnız bu noktada şunu belirtmeden olmaz sanırım. MHP’ye giden oyların parti yönetimine değil de özellikle partinin kendisine verildiği düşüncesindeyim. Bunu söylüyorum zira sahada birçok MHP’ye gönül veren kardeşimizle görüştüm. Genelde aşağıda belirtilen konularla ilgili rahatsızlıklar vurgulandı.
Önce ne dediklerine bakalım. Sonra bununla ilgili yorumumu belirtmek isterim.
“MHP’ye gönül veren bir kardeşimiz şunları söyledi: Adalet, hukuk kalmadı. Eskiden bazı sıkıntılar olsa bile bir sistem vardı. Şimdi sistemden söz etmek zor… Maalesef gittikçe Cumhuriyet değerleri unutuluyor. Ayrıca ekonomide bunca sıkıntı var. Ama partimizin bu konuda güçlü bir eleştirisini duyamıyoruz. Bunlar bizi üzüyor.”
Şimdi MHP’ye gönül veren kardeşlerimiz rahatsız oldukları konularda herhangi bir iyileşme görmez ise önümüzdeki yerel seçimler ve sonraki seçimlerde oylarının yönünü başka partilere çevirebileceği ve dolayısıyla MHP’nin bundan sonraki atacağı adımların önemli olduğu düşüncesindeyim.
***
Görünürde AK Parti seçimi kazandı. Yalnız 2018 yılında % 42,6 olan oyunun % 35,2’ye gerilemesiyle birlikte aslında ilk defa bu denli çarpıcı bir şekilde oylarında kayıp yaşandığı söylenebilir.
Bu gerilemenin altında yatan elbette birçok sebep bulunmakta... Ki bunları söylemekten bizlerin dilinde tüy bitti. Belli ki bizim gibi yazanların söylediklerine pek bakılmıyor.
Bir yazıda şunları belirtmiştim:
“Yozlaşma, çürüme, keyfilik gibi kavramlar yükselirken adalet, ifade özgürlüğü, şeffaflık, hesap verilebilirlik, rasyonellik, kalkınma, refah gibi kavramların da yara aldığı söylenebilir.”
Dolayısıyla ekonomi başta olmak üzere birçok konuda sorun yaşanıyor. Ki bu sorunların faturası oylardaki gerilemeyle test edilmiş oldu doğrusu.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinden oylarının fazla olmasının altında yatan en önemli sebebin ‘liderlik’ faktörü olduğu düşüncesindeyim. Sahada ayrı dönemlerde birçok kez görüştüğüm özellikle muhafazakâr kesim tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘doğal lider’ olarak görülüyor.
Yalnız bu denli sorunun olduğu bir vaziyette sadece liderliğin yeterli olmadığı AK Parti’nin oylarındaki düşüşle de ortaya çıkıyor. Bu noktada özellikle ekiplerin zayıfladığı söylenebilir.
Açıkçası AK Parti seçmeninde birçok konuda rahatsızlık söz konusu. Bu konularda acil önlemler alınmaz ise önümüzdeki yerel seçimler ve sonraki yakın dönem seçimlerde daha fazla oy kayıpları ve hatta hızlı bir çözülme sürecine gidilebilir.
Örneğin Kızılay vakası. Bu konuyla ilgili yaşananlar gerçekten sabırları zorlayan bir noktaya gelmişti. Kurumun ve kurumsal kapasite, kurumsal hafıza gibi kavramların yıpranmasının dışında vaziyetin kitlelerin sabrını zorlayan bir noktaya geldiği söylenebilir.
Sabır diyorum zira bu vaka kitlelerin canını yaktı.
Karanlıkta titreyen canlar kitlelerin kanına dokundu.
Yani yara çok derindi.
Görünmediği kadar, hissedilmediği kadar derindi.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali bu söylediğime birçok cevap gelebilir. Ve fakat bir yerde bir bataklık oluşmuş ise ki oluşmuş görünüyor. Burada radikal kararlara ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim. İkinci turu Cumhurbaşkanı Erdoğan kazanırsa eğer… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerinde olsam başta ekonomi yönetimi olmak üzere nerede liyakatsiz ekip varsa görevden alırdım.
Önümüzdeki süreçte bu önlemler alınmaz ise hâlihazırda AK Parti seçmeni içindeki huzursuzluk daha da görünür olabilir.
Son olarak, 12 Nisan 2023 tarihli yazıyı da küçük bir bölüm belirterek dikkatlerinize sunarım. (https://www.karar.com/yazarlar/semra-alkan/catisma-donemi-1596107 )
“Asıl sonucu sandıklar açılınca göreceğiz doğrusu. Zira bir önceki yazı da belirttiğim üzere, son dönemde dünyada ve ülkemizde yaşanan birçok gelişme sebebiyle milliyetçi ve Atatürkçü seçmenin bu seçimde belirleyici bir rol oynayabileceği düşüncesindeyim.”
Muhalefeti de bir sonraki yazıda konuşuruz.