Ne istediniz İkizdere’den? İkizdere’mizden?
Bizlere nefes olmaktan, yaşam olmaktan başka ne yaptı İkizdere?
Bizlere can olmaktan, yürek olmaktan başka ne yaptı Çamlık ve Cimil Dereleri?
Sahi suçu neydi İkizdere’nin?
*
Serde yuvası yıkılmış İkizdereli kuşlar dolanıyor ki sormayın gitsin
Kulaklarımda hiç dinmeyen İkizdereli annelerimizin, kardeşlerimizin feryatları
Gözümün önünde ağlayan, kahreden kestane ağaçları ve İkizdere’nin zenginlikleri
Öyle canım yanıyor, öyle kanım çekiliyor ki sormayın gitsin
*
Ne yapsınlar, nerelere gitsinler, nerelere sığınsınlar İkizdereliler?
Ellerinde olanı biteni yeşilleri, mavileri ve temiz havaları. Birde koca yürekleri var ki tüm dünyaya bedel
Neymiş taş çıkaracaklarmış. Onu yapacaklarmış, bunu yapacaklarmış
Neşet Ertaş ustanın da dediği gibi yazımızı kışa çevirdikten sonra neye yarar?
Bizim eller virane olduktan sonra neye yarar?
Neye yarar?
*
Sahi güzelim İkizdere’ye nasıl kıydınız?
İkizdere’nin iki yüz yıllık, üç yüz yıllık ağaçlarına, hepimizin geleceğine nasıl kıydınız?
İkizdere’nin dilsiz masumlarına, ormanda yaşayan tüm canlarına nasıl kıydınız?
Asıl ormandaki canların yuvalarını nasıl yıktınız?
Ve İkizdereli annelerimizin, kardeşlerimizin evlerini başlarına nasıl yıktınız, yazlarını nasıl kışa çevirdiniz?
*
Değer miydi? Yeşilin, mavinin karalar bağlamasına değer miydi?
Hele de güzelim İkizderelilerin gözlerinden akan bir damla yaşa değer miydi?
Asırlık kestane ağaçlarından sicim gibi akan gözyaşlarına değer miydi?
Yüreklerimizi karartmaya, dertlerimizi çoğaltmaya değer miydi?
Ve artık yetmedi mi? Bu vahşet ne zaman bitecek? Bu acılar nasıl dinecek?
*
İkizdereli annemiz, bunlar benim peteklerim, bunlar benim çaylıklarım, burası bizim köyümüz, yerimiz diye feryat ediyor
Ve bizim gidecek hiçbir yerimiz yok diyor
Bizi de toprağımızı, suyumuzu ve havamızı da rahat bırakın diyor
Daha ne desin? Daha ne söylesin?
*
Yine yeniden zülfü yâre dokundu, acılar yine depreşti gönlümde
Ah İstanbul… Her yeri betona boğulan İstanbul bizi affetti mi?
Hele bir de Kanal İstanbul dendiğinde yüreğim öyle kararıyor ki sormayın gitsin
Ya Hasankeyf… Kökünden koparılan Hasankeyf’in kederi sonlandı mı?
Bunlar yetmezmiş gibi şimdi de İkizdere ve niceleri
*
Tüm bu kara yasa rağmen gönlüm yine de ümit etmek, inanmak istiyor
Yine eski güzel günler gelecek, bu kara kâbus bitecek diye hep bir elden duacıyız
Ve İkizdere, yemyeşil örtüsüyle Rize’nin ta doruklarına selam çakacak yine
Billur gibi sularının çağlaması ta Çoruh’un derinliklerinden duyulacak yine
İkizdere kuşlarının o güzel sesleri ta Trabzon’un yamaçlarından duyulacak yine
İkizdere’nin kestane ağaçları yine uzun yıllar bize nefes aldıracak
İkizdereli annelerimizin neşesi ta Gelin Deresi’nden hissedilecek yine
*
İkizdereli annelerimize, kardeşlerimize milyon kere selam olsun!