‘Yalnız değilsin Tolga’ dendiğinde, Can Atalay gibi birçok isim dillendirildiğinde şu cümleler nasıl akıp gelmez? Ya da hukuk ve adalet konusundan dem vurulduğunda şu cümleler nasıl akıp gelmez?
***
Bitmez canın acısı döşlerde kör olası mahpus yalnızlığı
Duvarlar buz, avlu buz, karanlık buz / Üşür canlar bitmez şu dağların karı, yağmuru
Ha bir başına ha kalabalıklarla bomboş
Yok mu kendini bilen şu âlemde?
***
Hukuk ve adalet, muhalefet partileri, bağımsız medya…
Her geçen gün bu kavramların önemi daha da hissediliyor.
Dillerde hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, hukuk ve adalet… Neredeyse hukuk ve adalet geçen her cümleye dikkat kesiliyoruz.
Eksikliğini derin bir şekilde hissettiğimizden zââr…
‘Hukuk devletinin temel amacı, siyasal erkin ve onun sahip olduğu gücün keyfi biçimde kullanımının önüne geçmektir.’
Tanımları dile getirirken ne kolay söylemesi. Ve fakat yaşananlar ortada…
***
Muhalefet partilerinin vaziyeti de iyi değil maalesef. Şu anki medya sebebiyle çoğu sesini duyuramıyor bile. Hedef kitlesine derdini tam olarak anlatamıyor.
Anca muhalif kanallardan ne kadar ulaşabilirse.
Ana muhalefet partisi de bir başka havada. Seçimden bu yana kaç ay geçti. Yapılan tartışmalar ‘o koltuk, bu koltuk’ çerçevesini geçemedi.
Kurultay sürecinde olması hasebiyle aylardır ‘şu delege, şu ilçe’ cümlelerinden başka neredeyse bir şey duyamadık.
Oysaki etrafımıza bir bakılsa görülecek ne büyük meydan okumalar yaşanıyor. Jeopolitik gerginlikler, çatışmalar, büyük güçlerin kapışması vs.
Bu noktada sahada görüştüğüm bir kardeşimizin şu cümlesini tekrar belirtmek isterim:
“Muhalefet yok. Reis at koşturuyor.”
Yani demek istiyor ki son zamlarla öyle canımız yandı ki bakıyoruz muhalefete derdimize çare olsun diye. Ama nerede? Muhalefet kendi aleminde.
Durum maalesef bu.
Öte yandan bağımsız medya konusunda da çok söylenecek bir şey olmadığı düşüncesindeyim.
Zira tablo ayan beyan ortada.
Ayrıca medyanın fonksiyonu biliniyor hâlihazırda. Bu noktada şu eklenebilir belki…
Medyanın tek başına varlığından ziyade asıl ‘bağımsız medyanın’ varlığının önemli olduğu belirtilebilir.
Bu bağlamda üniversite öğrencilerine final sınavında da şu soru sorulabilir:
“Bilgi çağında bilgilerin, düşüncelerin kitlelere şeffaf bir şekilde, özgürce iletilememesi nelere yol açar?”
Soru bir yana… Bilgi çağında bilgilerin, düşüncelerin kitlelere özgürce iletilememesi konusu üzerine uzun uzun makaleler yazılabilir…