Muhalefet sıralarında sözünüzün gücü iktidara kıyasla daha az dikkat çekici olabilir. Bir taraftan da işin doğası gereği iktidarın mesajları daha çok kişiye ulaşabilir.
Yalnız…
Bu durumun 2018’deki sistem değişikliği ile birlikte daha keskin bir hale geldiği söylenebilir. Yani muhalefetin işi eskiye nazaran daha zor.
Özellikle son seçimler bize neyi gösterdi?
Siyasetin dengesinin daha çok iki parti arasında (AK Parti ve CHP) geçtiği bir fotoğrafı gösterdi bize. Diğer taraftan sistemde diğer partiler de var elbette, yalnız ağırlık AK Parti / CHP’de.
Dolayısıyla ana muhalefet partisinin sorumluluğu eskiye nazaran daha da arttı.
Öte yandan diğer küçük partiler bu durumdan kötü etkilendi. Sözleri daha az duyulmaya başladı. Bir anlamda etkileri daha da azaldı.
Ve doğal olarak asgari ücrete / emekli maaşına sinirlenen kesimler CHP ne diyor diye baktı. Ya da Suriye’deki yeni gelişmelerle ilgili CHP nasıl bir söz söyleyecek diye bekledi.
Nitekim söylenen her söz çok daha önemli hale geldi. Bu noktada iktidara kırmızı kart gösterilmesi meselesine bakalım… Bu meselede beklenti çok yüksek tutulmasaydı bu kadar eleştirilmeyebilirdi. Yalnız ‘büyük bir sürpriz’ diye belirtilince ister istemez kalabalıklar merak etti.
Ve sonrasında gördük ki büyük bir sürpriz denecek bir durum yok.
Açıkçası ekipte ‘duyguların yönetimi’ konusunda daha dikkatli kişiler olsaydı bu açıklamayı büyük bir sürpriz diye belirtmezdi. Zira böyle söyleyince ve sürpriz de bekleneni karşılamayınca ister istemez bir hayal kırıklığı ortaya çıkabiliyor.
Buna benzer birçok örnek belirtilebilir. Asıl gelmek istediğim nokta şudur:
2018’deki sistem değişikliği ile birlikte Meclisin etkisinin azaldığı muhakkak.
Daha merkezi bir yapı oluştu. Şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi kavramlar neredeyse unutuldu.
Bir taraftan da sabahtan akşama adalet şöyle zedelendi, yozlaşma bu seviyeye geldi dense de durum maalesef bu.
Ayrıca bir bakıyorsunuz birçok araştırma önergesi AK Parti ve MHP oylarıyla reddediliyor.
Peki, tüm bunlar ne anlama geliyor?
Muhalefetin sözünün gittikçe zayıfladığı anlamına geliyor. Karşı tarafta da bir ‘güç birikmesi’ gözlemleniyor. Ayrıca diğer küçük partilerin sesleri de etkileri de yeterince hissedilemiyor. Aslında güç dengesiyle ilgili bir anomali ile karşı karşıyayız desem yanlış olmaz sanırım.
İktidar tarafında bir güç birikmesi olduğu için, muhalefet de sesini yeterince duyuramadığı için, bir anlamda etkili bir şekilde muhalefet yapamadığı için kitleler ne yapıyor?
Dönüp dolaşıp, her ne kadar şikâyet etse de tekrar gücün olduğu yere doğru, iktidar blokuna doğru bakıyor.
İşte böyle bir düzende CHP’nin, politika üreten ekiplerin daha dikkatli olması beklenir.
Şu bir gerçek ki artık yeni hükümet sistemiyle birlikte bütün gözler ‘liderleri’ arıyor. Kurumlardan daha çok liderler konuşuluyor. Eskiden de ülkemizde liderlik önemli bir kavramdı ve fakat artık en önemli faktör olarak belirtilebilir.
Dolayısıyla parti liderlerinin sözünün ağırlığının ve etkisinin olması beklenir. Ve liderlerin belirteceği konuların alt ekipler tarafından önceden iyi hazırlanması beklenir.
Ayrıca politikaların özellikle tabana yönelik hazırlanması beklenir.
Niye böyle söylüyorum?
Meclisin etkisinin azaldığı, denetim vs. gibi konuların etkisinin azaldığı bir dönemde yapılacak olan kendini kestirmeden tabana anlatmaktır, tabanın şikâyetlerine hızlı şekilde cevap vermektir. Diğer taraftan belediye seçimlerinde tabana seslenmek başarı getirdi. Dolayısıyla bu yöntemin daha da güçlendirilerek devam etmesi önemli…