Canlar donuyor
Ateşin başında kemikleri buz
Sarılmış omuzlar birbirine
Cana batıyor
Yakıyor
Ah, nasıl edem?
Çöktü karanlık
Çadır da çadır
Satmışlar
Canları sarmamışlar
Beklemişler
Ağır geldi şu garip yüreğime
Sarmaşıklar dolandı boynuma
Asi, öfkeden kudurdu
Çatladı kayalar
İncindi gönüller
Zulüm yağıyor
Hava ağır
Kara bülbüller ötmesin
Leylaklar kokmasın
Ne feryat ne figan
Ne varsa kapat
Neymiş?
Sessizlik olacakmış
Âşıklar hangi diyarda sustu?
İnadına sevda
İnadına vicdanlı yürekler
Kimse görmez
Nasıl bir derde saplandık diye
Anca dillerde helalleşme
Söküp atılmaz şu arsızlar kapının önüne!
******
Günlerdir özellikle AFAD ve Kızılay konusunda ciddi eleştiriler gündemde. Ki son derece haklı eleştiriler…
Tek tek belirtmeyeceğim zira her şey ortada.
Liyakatsizlikten tutun da planlama gibi hayati yönetim fonksiyonlarındaki aksaklıklar sebebiyle deprem bölgesinde yaraların hızlıca sarılamadığı söylenebilir.
Keşke yönetim bilimcilerden oluşan bir ekip bu kurumların içinde ne olup bittiğini araştırabilse… Sahadan gelen veriler ne yazık ki kötü ama asıl araştırmayla ortaya çıkacaktır.
******
Bir programda soruları cevaplayan Kızılay Başkanı Kerem Kınık, ‘2050 çadırın Ahbap'a satıldığından haberim yoktu, öğrenince arkadaşları eleştirdim. İnisiyatif almışlar, bana sorsalardı veya CEO'larına sorsalardı…’ diye devam ediyor.
Açıkçası hiçbir üst düzey yönetici bana sorsalardı diye bir cümleyle konuya başlamaz.
Kurumsal firmalarda bir sistem vardır, kurallar işler ve bu kapsamda gereken neyse o yapılır.
Hâlihazırda Kızılay’ın sivil toplum kuruluşu gibi değil de ‘özel bir kuruluşa dönüştüğü’ üzerine eleştiriler sebebiyle… Konuyla ilgili özel sektörden örnek vermek isterim. Bu noktada sivil toplum kuruluşu mahiyetinden başka bir yapıya bürünmesi de ayrıca sıkıntılı.
Düşünün bir kere Muhtar Kent basına bir açıklama yapıyor ve diyor ki bana sorsalardı şöyle, yardımcıma sorsalardı böyle…
Olmaz. Olmaz yani…
Yönetici gerekeni yapar.
Yönetici lider olmayabilir. Bir kuruluşun başında bulunan, emrindeki personeli istenilen hedefe götürmek için çalıştırabilen, emir ve kumanda edebilen kişidir.
Dolayısıyla ‘Bana sorsalardı…’ ile başlayan cümle bile sıkıntının ne boyutta olduğunu gösteriyor.
Öte yandan birkaç gündür sahadayım. Şu ana kadar AK Partili seçmenlere sorular sordum. Araştırma devam ediyor. Detayları sonraki yazıda ayrıca belirtirim.
Yalnız şunun altını çizmek isterim. Deprem felaketinde kurumların hızlı bir şekilde yaraları saramamasından dolayı güçlü bir rahatsızlık olduğu söylenebilir. Kızılay, AFAD gibi kurumlarla ilgili özellikle çok eleştiriler geldiğini de vurgulamak isterim.