Canlar yanar
İçin için ağlar
Gökyüzü dolusu dertle
Kavrulur Anadolu
Hangi dağa vuram şu özü?
Bunca sızıya
Nasıl dayanır canım Anadolu?
Döner durur
Yuvasız kuşlar
Dağ, taş virane
Toprak biçare
Ne gelir elden
Dövünür eller
***
Yere batsın
Şu soyha felek
Hatay’ın çığlıkları
Delip geçti yürekleri
Sarılamadım
Urfa, Adıyaman’a
Çıkamadım Toroslar’a
Ah, yandı ciğerimiz
Yıkıntılar içinde Islahiye
Donar yavrular, analar
Naçar kaldı Amanos Dağları
Elbistan’ın ağıtlarına
Osmaniye’yi sorar durur
Dumanlı Yaylası
Görünmez oldu
Antep’in kalesi
Gözü yaşlı Diyarbakır, Malatya
Tir tir titrer
Sumrular, kelaynaklar
Yaralarını saramadım
Adana, Kilis’in
Vah ki vah
Duramam, dayanamam
Kuş olup uçsam
Şu dağlara, ovalara
Canına can olam
Omuz olam
Dayanak olam
Canım Anadolu’ya
Sırtımda taşıyayım
Milyonların yarasını
***
Tek bir gaye
Bir nefes için
Bir can için
O da gitti
Ne dalımız
Ne de yârimiz
Kaldık mı koca bir boşlukla?
Gün görmesin
O betondan, demirden çalanlar
Gölgeleri yok olsun
Şu gariplerin sırtından geçinenler!
*****
Böylesi zorlu günlerde hükümetiyle, muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle, tüm kurumlarıyla bir bütün olarak vatandaşlarımızın yaralarının sarılma zamanıdır.
Kitlelerin beklediği de budur!
Canların yandığı şu günlerde ayrımcılık yapanlar, öfkeyle, dışlayıcı bir dille konuşanlar vicdanları var mı diye bir kontrol etsinler.
Öte yandan arama kurtarma, barınma, gıda gibi temel meselelerin yanında şu an en mühim konulardan biri de iletişim… Deprem bölgesindeki kardeşlerimizin, canlarımızın seslerini duyurması en öncelikli konu.
Dolaysıyla sosyal medya başta olmak üzere iletişim için gerekli tüm sıkıntıların acilen çözülmesi gerekiyor. Acilen…