Gülşen’in söyledikleri ve sonrasında yaşananlar hepimizin dilinde…
Günlerdir bu konu tartışılıyor. Tam gündemin ağırlığı biraz hafifleyecek gibi oldu. Bu sefer de rüşvet, yolsuzluk iddiaları gündemi kasıp kavurdu.
“Yok, şu kadar para orada, yok bu kadar para bunda…”
*
Paslı kalpler sardı her yanı
Huyu bozuklar da bulandırdı Kızılırmak’ı
*
Dadanmış zalimler şu kapılara
Tutup kolundan dışarıya atan kalmadı mı?
*
Kararmış ay da yıldızlar da
Halin nedir diye soran olmadı mı?
*
Suyun başını tutanlar hiç mi bilmez garipleri?
Nice ahlar da bilinmedi, anca yaktı arsızları
*
Bal tutan parmağını yalar diyenler hani nerede?
Evvelden hiç mi ders alınmadı?
***
Gülşen’in söyledikleri, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları gündemi kasıp kavurunca… Asıl gündem, ‘hayat pahalılığı’ndan ezilen milyonların şikâyetleri bir süreliğine geri planda kaldı gibi düşünülebilir.
Açıkçası işin aslı hiç öyle değil… Sokağın asıl gündemi geçim gailesi…
Ay sonunu getirmeye çalışan kalabalıklar dertli… Zira ödenecek faturaların hesabı ince ince yapılıyor. İndirim haberleri tek tek araştırılıyor.
Sanırsın herkes ekonomist olmuş…
Şu haber kanallarındaki uzun uzun konuşanlardan çok daha iyi anlatırlar olup biteni.
Neden böyle söylüyorum?
Birkaç gündür kolları yine sıvadım ve İstanbul’da AK Partili kararsız seçmene sorular sordum. (Önceki yazılarda belirttiğim gibi bu çalışma kapsamlı bir örneklemi içermiyor. Özellikle kararsız seçmenin son gelişmelerle ilgili genel olarak ne düşündüğüne cevap aramaya çalıştım.)
***
Şimdi balıkçıda çalışan bir kardeşimizin söylediklerini aynen aktarıyorum:
“Şimdiye kadar AK Parti’ye oy verdim. Şu an kararsızım. Hayat çok pahalandı. Eski tadımız kalmadı. Ki bizden durumu çok daha kötü olanları görüyoruz, izliyoruz.
Bizden sabretmemiz isteniyor, ama nereye kadar? Belli değil…
Gülşen’le ilgili söylenenleri takip ettim. Zaten birkaç gündür nereye baksak bu konu konuşuluyor. Şu açık ki Gülşen’in söylediği yanlış. Ama jet hızıyla tutuklama da yanlış. Doğruyu eğip bükmeye gerek yok. Doğru bir tane…”
***
Pazarda çalışan bir esnaf kardeşimizin söyledikleri:
“AK Parti’ye oy verdim. Ama şimdi kararsızım. Ekonominin hali belli… Şu an kim ne diyor diye bakıyoruz. Siz de deminden beri gördünüz, sebzenin fiyatını gören bize kızıyor. Biz kime kızalım?”
Günlerdir konuşulan Gülşen mevzusunu sordum:
“Gülşen’in söylediği yanlış ama tutuklama da yanlış. Kılıçdaroğlu’nun bu konuyla ilgili açıklamasını gördüm. Bir de Kılıçdaroğlu’nun açıklaması üzerinden helalleşme konusunda sanki samimi değilmiş gibi söylendi. Niye samimi olmasın? Bıktık artık o ayrı, bu ayrı denilmesinden.
Şunu söyleyebilirim: Kılıçdaroğlu’nun Gülşen’le ilgili açıklaması helalleşmeye halel getirmez. Asıl burada tutuklamayı savunanlar ya da ses çıkarmayanlar samimi değil.”
Gündemi kasıp kavuran rüşvet iddialarını da sordum:
“Son dönemde konuşulan rüşvet iddiaları oy vermemi etkilemez. Şu an seçim sürecine girdik ve herkes eteğindeki taşları tek tek dökecek. Daha neler göreceğiz, kim bilir?
Gülşen’in söylediklerinin 3-4 ay önce çıkmaması ya da rüşvet iddialarının önce değil de şimdi ortaya çıkması pek normal değil sanki. Ama biz bu kadar zorluk çekerken yolsuzluk haberleri de can sıkıcı.”
***
Görüştüğüm AK Partili kararsız seçmenler ekonomiden, fiyatlardan yaka silkiyor desek yanlış olmaz sanırım. Ki bu ortamda rüşvet, yolsuzlukla ilgili haberlere mesafeli yaklaşsalar da, seçim çalışması dense de, için için yüreklerde öfke bulutunun biriktiği düşüncesindeyim.
Ki bulutların ne zaman dökeceği de belli değil gibi.
Diğer taraftan Kılıçdaroğlu’nun helalleşme söylemi genel olarak olumlu karşılanıyor denilebilir.
Şunu özellikle belirtmek isterim:
Açıkçası kalabalıklar burnundan soluyor. Kolay değil, aynı anda birçok sıkıntıyla uğraşılıyor. Dolayısıyla bu süreçte, şu taraf bu taraf diye ayrım yapılması, bir anlamda kimlik siyaseti üzerinden atılacak adımların geri tepeceği düşüncesindeyim.