Yer gök zalim
Dağ taş yalan
Arsızlar baş tacı
Aman ne çare
Âşıklar biçare
Ne duruyor?
Küstüm feleğe
Kırılsın şu dallar
Toz olsun hainler
Dağılsın bulutlar
Yansın kara gönüllüler
Hele neredesiniz?
Edirne, Urfa duy sesleri
Trabzon, Adana duy acıları
Güzelim Anadolu gör garipleri
Bunca derde dayanılmaz
Yetti gayrı
Atın dostlar şu garip yüreğimi Toroslar’a
Sinemdeki yarayla
Bir başına yanam
Fırtınayla akıtam
Şu dağlarda mihman olam
Çaylarda boğulam
Karagüllerle kül olam
Bizim ellerde boran olam
Defne ağacının beline sarılam
Göbeklitepe’yi çağıram
Kop Dağı’yla geri dönem
Kayın ağacıyla can olam
Cümlesine dua edem
Bilince sarılam
Kaynağa koşam
Âşka kavuşam
Gönüllerdeki hakkı bulam
Ve toprağa sessizce gidem!
***
Neşet Ertaş’ın da dediği gibi;
“İnsan olan insan sever insanı
Bizden evvel gelip gidenler hanı”