DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin’in sosyal medyadan paylaştığı şu mesaja dikkatinizi çekmek isterim:
“Aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere ilk turun kaderini köylerde ve mezralarda yaşayan 65 yaş üstündekiler ile yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız belirlemiş.”
***
Çoğunlukla güzelim köylerimizde yaşayan amcalarımızın, teyzelerimizin TRT 1 ya da TRT Haber izlediği söylenebilir.
Diğer taraftan basında çıkan şu habere de dikkatinizi çekmek isterim:
“TRT seçim döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 48 saat, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ise yalnızca 32 dakika ayırdı.”
Bu noktada, muhalefetin bu kanalları izleyenlere sesini duyurmasının zor olduğunu söylesek yanlış olmaz sanırım.
‘Argümanların anlatılması’nı özellikle demedim. Zira konu oraya gelemiyor bir türlü.
Seste kalıyor. O seste alabildiğine cılız…
Bir tarafta şak diye 48 saat, diğer tarafta 32 dakika…
Neredeyse yıldızların bir geceliğine yere inmesi, muhalefetin belli bir kesime sesini duyurmasından daha kolay.
Ya da kara kışta yüze vuran ayazdan kaçmak daha kolay!
***
Dünkü yazıda belirttiğim montajlanmış videoların, yalanların dolanların da unutulmaması gerekiyor.
Merak ediyorum montajlanmış videoda Kılıçdaroğlu haydi derken ardında terörist Karayılan’ın haydi demesini köylerdeki amcalarımız, teyzelerimiz bilmem kaç defa izledi?
Bu noktada sormak isterim bu ‘toplumsal psikolojiyi’ yönlendirmek mi oluyor?
Sadece soruyorum.
Devam ediyorum. Bu konuyla ilgili muhalefetin yaptığı açıklamaların ne kadarı duyuldu, ne kadarı amcalarımıza, teyzelerimize ulaştı?
Ha havaya konuşmuşsun ha toprağa
Ha rüzgâra vurmuşsun ha ateşle yanmışsın
Ha yağmura karışmışsın ha fırtınaya kafa tutmuşsun
Ne farkı var?
Ne söylersen söyle bir bölüme sesini duyuramıyorsun
Hele bir de sarmış dört yanı yalan dolan
Şimdi bu hak mı?
Nerede hakikat?
Gel de vicdanın boynuna sarılma
Gel de şu feleği yerden yere vurma
Gel de yeri göğü birbiriyle çarpıştırma
Gel de kırmızıya kara çalma
Gel de kötülerin köküne vurma
Gel de şu özü çamura bulama
Gel de güneşi ayla karartma
Gel de ağıtlarla güzelim Anadolu’yu inletme
Ah, güzelim köyler, akarsular
Yemlik otları, kar sümbülleri
Söyleyin Cendere Köprüsü, çiğdemler, nere atam şu paslı yürekleri?
Bilemedim, bilemedim…