‘Erzincan’a girdim ne güzel bağlar’ türküsü uzak diyarlarda söylenirken
Gönlümüzün bağlarını solduranlar görüldü mü?
Hele karanlıkta kalan İliç’i sezen, bilen oldu mu?
Bir köşede sıkışmış garipler eziyet çekerken
Kaçkar Dağları’nın için için eridiğini gören, duyan oldu mu?
***
Kızılırmak da sustu kaldı da gizli gizli yandı, kavruldu
Ki neler görmüştü? Nice sultanlar, nice aşklar, nice dertler
Böylesini hiç görmedi ya?
Dedi kendi kendine
Geçti erenler, göçtüler sessizce
Öyle aniden, öyle canımızı yakarak
Sözleri de avuçlarımıza mıh gibi saplandı ya
Kaldık mı geride cana, toprağa, suya yabancılarla?
***
Daha zamanı değildi, daha değildi
Daha hasret olup dağlara varacaktık
Daha rüzgâr olup uçurumun kıyısına vuracaktık
Neşe olup boydan boya saracaktık mavi gökyüzünü
Yapamadık, bütüne de varamadık
Her aradığımızda kalpleri de karıştırdık ya
***
Gittiler birer birer, bıraktılar öylece
Geçti erenler, göçtüler sessizce
Öyle aniden, öyle canımızı yakarak
Kaldık mı bir başına bunca sızıyla?