Son dönem yayımlanan bir makalede karşılaştığım dikkat çekici bir söylem; “Amerika ve Çin’in birbirlerine zarar verme sürecinde, diğer güçlerin manevra alanı da bir o kadar artabilir”.
Bir anlamda, yaşanan bu zorlu süreçte manevraları iyi kurgulayan ülkeler, fırsatları görebilen ya da yaratan ülkeler kazanca daha yakın olabilir ya da tam tersi…
Tam da bu noktada, çok net bir soru ile başlayacak olur isek;
Çin ne istiyor?
Üstünlük…
Zira Çin Devlet Başkanı Jinping’in Çin'in 70. kuruluş yıldönümünde hiçbir gücün Çin’in yükselişini durduramayacağını ifade etmesi tesadüf olmasa gerek…
Amerika ne istiyor?
Üstünlüğü korumak…
Nitekim bütün bu konular bir şekilde gelip, özellikle ekonomide düğümleniyor…
Öte yandan, Rusya’nın Çin’in Amerika’ya karşı zorlu bir rakip olarak yükselişini desteklediği gözlemleniyor. Tabii bu durum Rusya’nın Çin’i ayrıca rakip olarak gördüğü gerçeğini de değiştirmiyor.
Dolayısıyla, bu dönemde ülkelerin birbirlerinin hamlelerini dikkatle izlediği ve Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’nin de özellikle takip edildiği ortaya çıkıyor. Bu noktada, 2013 yılında kamuoyu ile paylaşılan, 60’tan fazla ülkeyi kapsayan ve özellikle kalkınmayı hedefleyen Kuşak ve Yol Projesi çalışmaları kesintisiz olarak devam ediyor.
Çin Devlet Başkanı Jinping’in geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Yunanistan ziyareti kapsamında, Çinli Cosco Grubu tarafından işletilen Pire Limanı’nı ziyaret ederek, limanın Kuşak ve Yol Projesi’nin somut bir göstergesi olduğunu belirtmesi ayrıca dikkat çekicidir.
Nitekim projenin üzerinde durulması gereken çok konu var tabii…
Bu noktada, Kuşak ve Yol Projesi’nin birçok değişimi de beraberinde getireceği ifade ediliyor. Zira bu proje ile Çin’in projenin birinci çemberinde yer alan Türk Cumhuriyetleri üzerinde ekonomik, siyasi, kültürel etkisinin artabileceği belirtiliyor. Son dönemde etrafımızda yaşanan birçok yakıcı konu sebebiyle bu bölgelerin çok fazla konuşulmadığı görünüyor. Dolayısıyla, dikkatlerin bu bölgelere doğru özellikle yönlendirilmesi bizim açımızdan önemlidir.
Anlaşılan o ki, bu dönemde odaklanılması gereken çok fazla konu var. Zira tüm konularda birbirinden önemli…
Gel gör ki, etrafımızda bu denli önemli olaylar yaşanıyorken ülke gündeminde yaklaşık bir haftadır konuşulan konu; kumpas var mı? Haber doğru mu?
Öyle bir dönemdeyiz ki, etrafımızda her an bir fırsat ya da bir risk oluşabiliyor.
Dolayısıyla, yaşanan bu stresli dönemden teknoloji geliştirme çalışmalarına hız verilmesiyle çıkılabilir…
Tüm farklılıkların zenginlik olarak görülmesiyle ve birlikte hareket edilmesiyle çıkılabilir…
Son olarak, 47. Uluslararası Emmy Ödülleri’nde “En İyi Erkek Oyuncu” seçilen Haluk Bilginer’i yürekten tebrik ediyorum.
Ay Yapım’ın yapımcılığında gerçekleşen, yönetmenliğini Onur Saylak’ın yaptığı Şahsiyet Dizisi 2018 yılında online TV kanalı Puhutv’de yayınlandı. Tüm ekibi de bu vesileyle ayrıca tebrik ediyorum.
Haluk Bilginer’in ödülünü aldıktan sonra basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Çok iyi hissediyorum. Kendimden çok Türkiye’ye bu ödül gittiği için çok mutluyum” diye ifade etmesi de ayrıca önemlidir.
İşte bizim konuşmamız gereken meseleler bunlardır…
Hangi iş ile uğraştığı önemli değil… Uğraştığı, çalıştığı konu üzerine bir değer üreten, kaliteli işler ortaya çıkaran herkese selam olsun…