Zenofobi

Salih Cenap Baydar

Zenofobi (xenophobia) eski Yunanca’da yabancı, garip anlamındaki xenos, ve korku anlamındaki phobos kelimelerinden türetilmiş bir tabir. Yabancı ve farklı olarak algılanan kimselere yönelen önyargıyı, korkuyu, nefreti ve düşmanlığı tanımlamak için kullanılıyor.

Antik Yunan’da tüm yabancılar köleleştirilmesi gereken “barbarlar” olarak tanımlanırmış.

O zamanlardan günümüze insanoğlu, bir milleti teşkil eden kimselerin tümünün birden iyi ya da kötü olmadığını, insanların deri renklerinin onları vahşi ya da aşağı yapmadığını, medeniyetin biraz da farklı kültürleri bir arada yaşatabilme becerisi olduğunu öğrense de, içerideki ve dışarıdaki “yabancılara” karşı hissettiği şüphe, güvensizlik, korku ve nefretten kurtulabilmiş değil.

Zenofobinin iki ana türü var: Kültürel zenofobi ve göçmen zenofobisi

Kültürel zenofobi, aynı toplum içinde bulunup başka grup veya milliyetlerle ilişkili olanlarına, hâkim kültürden din, lisan, giyim, müzik gibi alanlarda, geleneklerde veya sembollerde ayrışanlarına karşı tepki geliştirmeyi içeriyor.

Mesela nasyonal sosyalist Almanların, yıllarca bir arada yaşadıkları Yahudilere, Amerikalı ırkçı Ku Klux Klan örgütünün, kendileriyle aynı topraklarda var olma mücadelesi veren zencilere yönelttiği nefret ve şiddet gibi.

Göçmen zenofobisi ise bireyin ülkesine başka ülkelerden göç eden, farklı din veya ırklara mensup insanlara düşman olmasını, onlara karşı şüphe, korku ve nefret hissetmesini içeriyor.

Pandeminin sarstığı dünyada yaşanan gelişmeler -sağlık endişeleri, bölgesel savaşlar, yükselen enflasyon, işsizlik, yoksulluk ve açlık- göç dalgalarını tetikleyince “zenofobi” -her türüyle- kitlelerde daha geniş karşılık bulmaya başladı.

Bir geri besleme döngüsüne girmiş gibiyiz.

Ekonomik alanda yaşanan küresel kriz, düzensiz göçleri tetikliyor.

Göç alan ülkelerdeki insanlar fakirleşmelerinin, işsiz kalmalarının sebebinin ülkelerine gelen kalabalık göçmen grupları olduğu fikrini derhal benimseyiveriyorlar.

Endişelerinin acilen izalesi için kararlı, karizmatik, kendinden emin, “iş bitirici”, otoriter liderlerle meylediyorlar.

Otoriter liderler, -tabiatları gereği- problemleri, yetkin ekiplerce iyi düşünülmüş ve zamana yayılmış programları hayata geçirerek değil, kaba kuvvetle ve hızla çözmeye çalışıyorlar.

Ülkelerine yerleşmiş, iyi kötü entegre olmuş, ekonomiye katkı sunmaya başlamış göçmenlerle yeni gelenleri aynı çuvala koyup “defetmek” gibi, yeni gelecek olanlara karşı yüksek duvarlar örmek gibi, denizden gelenlerin teknelerini batırmak gibi, mültecileri başka ülkelerdeki toplama kamplarına göndermek gibi zenofobik kitlelerin çok hoşuna giden ama aynı ölçüde acımasız, mantıksız, insanlık dışı politikalar üretiyorlar.

Üstelik bu politikalar işe de yaramıyor!

Başvurdukları “ad hoc” çözümler, palyatif tedbirler, iç ve beynelmilel hukukun sınırlarını zorlayan uygulamalar -problemleri çözmek bir yana- güvensizlik ve istikrarsızlık hissini daha da kuvvetlendiriyor.

Ülkelerinden artık ümitlerini kesenler -imkân bulabilir ve tehlikeleri göze alabilirlerse- kendilerininkinden daha güvenli ve istikrarlı gördükleri ülkelere “kaçmaya”, göç etmeye başlıyorlar.

Fakat gittikleri ülkelerde onları yine zenofobi bekliyor.

Ve aynı döngü yeniden başlıyor.

Yaşadığımız hercümercin büyük trajedilere gebe olduğu açık.

Kontrolsüz kitlesel göçlerin çok ciddi bir tehdit arz ettiğini, demografik yapının radikal şekilde değişmesinin çok sarsıcı etkiler yaratacağını kimse inkâr edemez.

Ancak fırsatçı politikacıların iktidarı elde etme ve koruma uğruna insanların ilkel korkularını istismar etmesi, zenofobi üzerinde sörf yapmaya kalkması bu krizi çözmüyor, bilakis alabildiğine derinleştiriyor.

Korkular üzerine inşa edilen politikalar asla hayırlı neticeler üretmiyor.

Ne bu bir zombi istilası, ne de bunun çaresi, ölümü bile göze alarak topraklarından kopup gelmeye mecbur olmuş insanları ne pahasına olursa olsun sınırların dışında tutmak!..

Aynı felaketin yarın bizim de başımıza gelebileceğini bir an olsun aklımızdan çıkarmadan, rasyonel, insani ve ahlaki bir çözüm geliştirmek zorundayız.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.