OpenAI firması 14 Mart 2023 günü saat 20.00’da bütün dünyayı hayrete düşüren dil modeli GPT-3.5’in bir üst versiyonu olan GPT-4’ü kullanıma sunduğunu duyurdu.
Yapay zeka aracının son versiyonunun yapabildikleri inanılır gibi değil gerçekten!
GPT-4, verilen bir başlangıç metnine veya anahtar kelimelere dayanarak makaleler, öyküler, şiirler, şarkı sözleri yazabiliyor.
Herhangi bir metinle ilgili, sorulara cevap verebiliyor, yorum yapabiliyor, özet çıkarıp başka dillere tercüme edebiliyor ya da o metne dayalı olarak resimler oluşturabiliyor.
Mevcut resimlerin üzerinde talimata göre değişiklikler yapabiliyor.
Resimlerdeki nesneleri tanıyıp sınıflandırabiliyor, resimlerde neler olduğunu tarif edebiliyor. Bu yeni özelliği sayesinde sınavlardaki grafik verilerini okumayı gerektiren soruları çözebiliyor.
GPT-3.5 ile karşılaştırıldığında daha karmaşık ve nüanslı komutları anlayabiliyor. Anlaşılması zor problemleri daha yüksek doğrulukla çözebiliyor.
Verilen metinlerden videolar oluşturabiliyor.
Daha uzun bağlam süreleri ve daha iyi hafıza yönetimi sayesinde daha tutarlı ve akıcı metinler üretebiliyor. Konuşulan konunun bağlamını daha uzun süre hatırlayabiliyor. Daha uzun metinleri analiz edebiliyor.
GPT-4’ün sınavlardaki performansı çok etkileyici. OpenAI’ın iddiasına göre, GPT-4 bir avukatlık sınavında ilk %10’luk dilime, SAT okuma sınavında %7’ik dilime ve SAT matematik sınavında %11’lik dilime girebiliyor. Ayrıca GPT-4 LSAT (hukuk fakültesi giriş sınavı) ve GRE (yüksek lisans giriş sınavı) gibi diğer profesyonel sınavlarda da çok iyi sonuçlar elde ediyor.
Bu sonuçlar çok köklü değişimlerin habercisi.
Eğer yapay zeka bu sınavlara giren insanlardan %90’ından daha başarılıysa belki de bazı meslekler için kitlesel eğitim vermekten vazgeçmenin, bazı işleri yapay zekaya devretmenin zamanı gelmiş olabilir!
GPT-4, metin ve görüntü girişleri kabul edip metin çıktıları üreten çok modlu bir “dil modeli”.
“Dil modeli” dediğimiz, kelimelerin veya kelime dizilerinin “makine öğrenimi” yöntemiyle elde edilen olasılık dağılımlarından başka bir şey değil aslında.
Dil modelleri, insanların hiçbir zaman okuyup bitiremeyeceği miktarda metnin bilgisayarlar marifetiyle analizi neticesinde elde edilen verilerin, doğal dildeki bağlam kurallarını belirleyen bir algoritma aracılığıyla yorumlanmasıyla ortaya çıkıyor.
Yani hangi bağlamda hangi kelimeden sonra hangi kelime gelirse “geçerli” olacağına dair ihtimal hesapları bunlar. Geçerlilikten kasıt dilbilimsel geçerlilik değil. İstatistiksel geçerlilik!
Dil modelleri sadece insanların belli konularda yazdıklarına bakarak neyi nasıl yazdıklarını, hangi kelimeleri nasıl sıraladıklarını öğreniyor.
Yani aslında “yapay zeka” yazılanların mahiyetini, manasını anlamıyor.
Öğrendiği kuralları kendilerine sorulanı doğru bir şekilde tahmin etmek veya yeni cümleler üretmek için uygularken de aslında ne dediğini bilmiyor!
Dil modelleri, kâfi miktarda metin derlemesinin temin edilebileceği her dilde kolayca eğitilebiliyor. Çünkü dilin gramerini, semantiğini öğrenmesi gerekmiyor!
Fakat dil modelleri o kadar başarılı neticeler veriyorlar ki kullanıcılar adeta akıllı, bilinç sahibi bir varlıkla etkileşime giriyormuş hissine kapılıyorlar.
Büyüyü biraz bozmuş oldum sanırım!
Bazı okuyucularım “demek üzerinde bu kadar şamata yapılan yapay zeka hikayesi, aslında basit bir istatistik hesabıymış” diyebilirler.
Gerçekten de bilim kurgu filmlerde gördüğümüz, insan gibi düşünebilen, hatta hissedebilen bilinç kazanmış yapay zeka araçları değil dil modelleri.
Ancak düşünelim: Mesela ortaçağda Arap yarımadasındaki ticaret yolları, ya da Rönesans müziği üzerine çalışan “uzmanların” temel olarak yaptıkları da odaklandıkları konuda yazılmış metinleri okuyup öğrendikleri bilgileri yeniden tanzim etmek değil mi?
Yapay zeka artık bu işi insanların çoğundan daha iyi yapabiliyor.
Yapay zeka çağında eğitim sistemimizden mesleklerimize kadar her şeyimiz değişecek.
Sanırım bundan sonra en öncelikli meşguliyetimiz bu gelişmelere adapte olmaya çalışmak olacak!