Adalet sistemimiz maalesef perişan halde.
Senelerce sürüp yılan hikayesine dönen davalar öteden beri en büyük sorunlarımızdan biri.
Mahkemelerimiz, giderek artan dava yükünün altından kalkmakta zorlanıyorlar.
Geciken adalet, adalet değildir. Mahkemelerde hakkını aramak zorunda kalan vatandaşlarımız, bunu bizzat tecrübe ediyorlar.
Adalet sisteminin yükünü azaltmak için hâkim, savcı, avukat sayımızı hızla arttırmaya çalışıyoruz.
Bu sefer de “nitelik problemi” ile karşılaşıyoruz.
Resmi yazışma usullerini ve Türkçe imla kurallarını doğru dürüst bilmeyen; düzgün cümleler kurmakta zorlanan, basit mantık hataları yapan, kanunlardan ve içtihatlardan habersiz savcı ve hâkimlerin iddianame ve kararları, avukatların yazım hatalarıyla dolu dilekçeleri sosyal medyada dolaşıyor.
Nitelik probleminin tek veçhesi bu değil üstelik!
Telaffuzu bile ayıp, ama yargı mensupları için “vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmış” cümlesinin kullanılabildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Her gün, vicdanımızı yaralayan, içimizdeki adalet fikrini zedeleyen haberler okuyoruz.
Yargı üzerindeki siyasi baskılar, tehditler, çeşitli cemaatlerin, siyasi grupların adalet mekanizmalarında kadrolaşma çabaları, Anayasa Mahkemesinin ya da AİHM’nin kararlarının kulak ardı edilmesi, adalet olan güveni azalttıkça azaltıyor.
Mülkün temeli sayılan adalet zayıfladıkça devlet zayıflıyor, fenaya doğru gidiyor!...
Acaba Yapay Zeka (YZ) konusunda yaşanan gelişmeler bu berbat gidişe bir çare olabilir mi?
Acaba Geniş Dil Modelleri bu iş için kullanılabilir mi?
Cevap: Büyük ihtimalle…
Makine öğrenmesi alanında kullanılan derin öğrenme modellerinden GAN’lardan (Generative Adversarial Network) hareketle bir fantezi kuralım.
Adalet sistemimiz YZ ile çalışmaya başladığında, davaları doğrudan internetten açabilir, derdimizi, iddialarımızı hukuki dille ifade edebilmek, bilgi ve belgeleri usulünce sunabilmek için yapay zeka araçlarına başvurabiliriz.
Dava başlayınca “birinci derece yapay zeka mahkemesi” tarafların iddialarını okur, eğer ekstra teyitli bilgiye ihtiyacı olursa NVİ, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü gibi devlet kurumlarından anında sorgulama yaparak bilgileri tamamlar. İhtiyaç duyulan başka belgeler olursa temin etmeleri için taraflara mesaj gönderir. Tarafları, şahitleri, bilirkişileri doğrudan dinleyebilir!
YZ hakim, kararını verip hükmünü kurunca, sonucu açıklamadan önce kararını üst mahkeme sayılan başka bir modele (istinaf / temyiz) gönderir.
Temyiz edilen davalarda verilen kararlarla eğitilmiş üst YZ mahkemesi, bazı düzeltme önerileriyle kararı geri gönderir. İlk derece mahkeme kararını düzeltip yeniden yollar.
Karar, belki bir saat içinde iki mahkeme arasında yüz kere gidip gelir ve her seferinde biraz daha mükemmelleşir.
Tekemmül eden karar, AYM tarafından daha önce ele alınıp sonuca bağlanmış davalarla eğitilmiş, Anayasa mahkemesini simüle eden üçüncü bir yapay zeka hakimine gönderilir.
Eğer AYM-YZ hakimi düzeltmeler gerektiğine hükmederse, kararı düzeltmelerle birinci seviye mahkemeye gönderir ve süreç her üç mahkemenin bir itirazı kalmayıncaya kadar tekrarlanır.
Nihayet YZ-AYM hakiminin de düzelteceği bir şey kalmadığında karar bu sefer başta AİHM olmak üzere uluslararası mahkemeleri simüle eden, uluslararası ölçekte verilmiş kararlarla, içtihatlarla eğitilmiş dördüncü seviye YZ mahkemesine gönderilir.
Dördüncü seviyeden de geçen karar taraflara tebliğ edilir.
Bütün bu süreç, tüm gerekli bilgi ve belgelerin sağlandığı ideal şartlarda en fazla bir gün sürer.
Böylece, hem yargı siyasi müdahale, mafya tehdidi, ideolojik tarafgirlik, rüşvet vs. gibi etkilerden korunmuş hem de davalar günler mertebesinde bitirilerek, gerekçeleriyle birlikte karara bağlanmış olur.
Elbette bu bir fantezi ve YZ’nin hemen ve hatasız şekilde devreye sokulması öyle kolay bir iş değil.
Her yenilik gibi, YZ’nin adalet sistemine entegrasyonu da kendi içinde zorluklar ve sancılar barındıracaktır.
Ancak, mevcut adalet sistemindeki sorunlar göz önünde bulundurulduğunda, YZ destekli bir adalet sisteminin bugünkünden daha kötü olacağını düşünmüyorum.